Mirasçılar arasında mirasın paylaşımına dair uyuşmazlık çıkması nadir görülen bir uyuşmazlık değil. Maalesef kardeşi kardeşe, amcayı halaya, deyim yerindeyse “düşman eden” bir uyuşmazlık türü.
Artık mirasçılar arasındaki ortaklığın giderilmesi ve herkesin kendi payına düşeni alıp kendi yoluna gitmesini konu alan uyuşmazlıklar için doğrudan mahkemede dava açmadan önce alternatif çözüm yolu var; arabulucuya başvurmak.
6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na eklenen md 18/B-1-b hükmü ile 1 Eylül 2023’ten itibaren ortaklığın giderilmesi davaları açılmadan önce son bir kere uzlaşma için alternatif çözüm yolu olarak arabulucuya başvurma şartı getirildi.
Ortaklığın giderilmesi davaları en çok mirasçılar arasında açılmaktadır. Miras bırakanın ölümüyle ne kadar mirasçı varsa, terekenin tamamı üzerinde elbirliği mülkiyet hakkına sahip olurlar, aralarında bir miras ortaklığı kurulur. Ancak bu durumun sonsuz devam etmesi birçok hukuki sıkıntı çıkaracağından, mirasçılar ortaklığa son vererek kendi mülkiyetlerine düşecek olan miras paylarının belirlenmesini isteyebilirler.
Aksi takdirde, başlangıçta örneğin sadece 2 olan mirasçı sayısı zamanla 20’ye, 40’a çıkar. Başlangıçta sadece 2 mirasçının katılımı ile açılacak olan ortaklığın giderilmesi davasına artık adresleri dahi bilinmeyen mirasçıların dahil edilmesi gerekir. Bazısı yurtdışında olduğu için tebligat dahi yapılamaz, yapılsa da tebligat masrafları yüklü bir para tutar.
Dolayısıyla bir an evvel mirasçıların kendi aralarında anlaşarak yazılı bir miras taksim sözleşmesi ile mirası paylaşmaları, iradi olarak ortaklığa son vermeleri tavsiye olunur.
Arada ne fark var?
Ortada geçerli bir miras taksim sözleşmesi varsa, zaten miras ortaklığının giderilmesi davası açılamayacağından, arabulucuya da başvurulamaz. Miras taksim sözleşmesi yoksa, dileyen her bir mirasçı, ortaklığın giderilmesi davası açabilir. Elbette önce arabulucuya başvurmuş ve başvurunun anlaşmazlıkla sonuçlanmış olması şartıyla.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, ortaklığının giderilmesi amacıyla arabuluculuk başvurusunun anlaşma ile sonuçlanabilmesi için bütün mirasçıların anlaşmayı oybirliği ile kabul etmeleri gerekir.
Bu yönüyle teknik olarak, arabulucu önünde yapılan ortaklığın giderilmesi anlaşması da bir tür TMK md 676’daki “miras taksim sözleşmesi”dir. Ama arabulucu önünde yapılan anlaşma icra edilebilir şerhi ile “mahkeme ilamı” niteliğine sahip olmakta, yani mahkeme kararı gücündedir. Doğrudan icra edilebilir. Miras taksim sözleşmesi ile arasındaki en önemli fark budur.
Açık artırma konusu
Arabuluculukta mirasçılar ortaklığa hangi usulle son vereceklerine kendileri karar vereceklerdir. Anlaşamazlarsa, arabulucu hakim yerine geçerek, kendisi bir yöntem belirleyemez. Mirasçılar mirasın aynen bölüşülmesi veya pazarlık ya da artırmayla satılarak bedelinin bölüşülmesi biçiminde anlaşabilirler.
Burada sorun, eğer mirasçılar özellikle açık artırmayla satış yapılarak bedelinin bölüşülmesi yönünde anlaşma yaparlarsa, bunun kim tarafından ve nasıl yapılacağı hususunda bulunan boşluktur Arabulucunun, sulh hukuk mahkemeleri gibi, mirasçıların açık artırma yoluyla ortaklığın giderilmesi hususunda anlaşmaları halinde, anlaşmayı icra etme ve açık artırmayı düzenleyip hasılatı mirasçılar arasında paylaştırma görev ve yetkisi yoktur. Sulh hukuk mahkemelerin açık artırmayı düzenleme görev ve yetkileri de kıyas yoluyla genişletilip arabulucuya da verilemeyeceğinden, bu görev şu haliyle açık bir yasal düzenleme olmadan sulh hukuk mahkemelerine de tevdi edilemez. İİK md 30 gereği icra dairesinin açık artırmayla görevli olduğu düşünülebilir. Ya da mirasçılar arabulucuyu, içlerinden birisini veya üçüncü bir kişiyi yetkilendirebilirler.
Dava şartı yerine gelmiş sayılmalı
Eğer mirasçılardan birisi arabulucu önünde anlaşmayı kabul etmezse, başvuru anlaşmazlık ile sonuçlanmış demektir, artık ortaklığın giderilmesi davası açılabilir. Yasadan anlaşılmıyor ama, bence arabulucuya başvurmayan mirasçılar için dahi dava şartı yerine gelmiş sayılmalı ve sadece arabulucu başvurusunda bulunan mirasçı değil, diğer mirasçılar da artık doğrudan dava açma hak ve yetkisine sahip sayılmalı.
Miras hukukunu ilgilendiren arabuluculuk dava şartı sadece miras ortaklığının giderilmesi ile ilgilidir. Saklı payın ihlali, muris muvazaası gibi diğer miras uyuşmazlıkları bunun dışındadır. Örneğin bir evin mirasçılardan mal kaçırma amacıyla tapuda satış gösterilmesinin iptali davaları için önce arabulucuya başvurma zorunluluğu yok.
Mirasçı sıfatının tespiti için açılan davalarda, mesela evlilik dışı çocuğun mirasçılığının tespiti amacıyla açılan davalarda da arabuluculuk şartı yok, vasiyetin iptali davalarında da. Mirasçılar arasındaki miras paylaşım uyuşmazlığının arabulucu önünde barışçıl ve uzlaşmayla çözülmesi, “kardeşin kardeşe” daha çok dost olması beklentimiz yüksek.