İflas erteleme, borca batık hale gelmiş sermaye şirketler için son bir çare olarak epey sayıda kullanılan bir yoldu. 31 Temmuz 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 669 sayılı KHK ile iflas erteleme kararı verilmesi yasaklanmıştı. O günden bu güne yeni hiçbir iflas erteleme kararı da verilmedi.
İflas ertelemenin en önemli faydası, borçlu şirkete, alacaklılara karşı bir koruma sağlamasıydı. İflas erteleme kararıyla birlikte icra takipleri durmakta, tabiri caiz ise, alacaklılar iflas erteleme süresince icra dairelerinde haciz yoluyla borçlunun mallarını paraya çevirtip, alacaklarını tahsil edemiyorlardı. Bu koruma 4 yıla kadar uzatılabildiği gibi, uygulamada iflas kararının temyiz edilmesi halinde temyiz sonuçlanıncaya kadar da uzatıldığı olaylara rastlanmaktaydı.
İflas erteleme sayesinde iflastan kurtulup ticari hayatına devam eden birçok şirket olduğu gibi, iflas ertelemeyi şirketin içini boşaltmak için fırsat olarak kullanan şirket sahipleri ve yöneticileri de oldu. Bu sebeple çok eleştirildi.
Koruma sağlar
Hükümet’in TBMM’ye sunduğu Yatırım Ortamının İyileştirilmesi tasarısı ile iflas erteleme yürürlükten kaldırılıyor ve yerine konkordato getiriliyor.
Konkordato, tasarıdaki tanımıyla, iflasa tabi borçluların mali durumunun düzeltilerek iflastan kurtulmalarını amaçlayan, alacaklıların da alacaklarının belirli bir kısmından vaz geçerek kalanını tahsil etmelerine olanak sağlayan ya da yeni bir vadede alacağın ödenmesinin kararlaştırıldığı bir anlaşmadır. Tacir olmayanlar da konkordato talep edebilir.
İflas erteleme ise sadece sermaye şirketleri ve kooperatifler içindir.
Konkordatoda düşünülen değişiklikler mali durumları bozulmuş şirkete yeterli koruma sağlayacak mi? Buna olumlu cevap vermek gerekir. Çünkü konkordatonun başarılı olduğu anlaşılırsa, bir yıllık (altı ay daha uzatılabilir) kesin mühlet verilir. Kesin mühlet içinde borçlu aleyhine vergi, harç, SGK pirimi gibi ne kamu ne de özel kişi alacakları için bir takip yapılabilir. Hatta başlamış takipler dahi durur, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararları uygulanamaz. Zamanaşımı ve hak düşürücü süreler dahi işlemez. Sadece son bir yıla ait işçi alacakları, nafaka alacakları için haciz yapabilirler. Mahkemenin kesin mühlet vermeden önce vereceği 3 aylık geçici mühlet (en fazla iki ay daha uzatılabilir) için de borçluya aynı koruma sağlanır.
Rehinli alacaklar
Rehinli alacaklarda ise durum farklıdır. Rehinle teminat altına alınmış alacaklar için icra takibine bir engel yoktur, önceden başlatılmış takiplere de devam edilebilir. Sadece takip sonrası rehinli eşyanın satılması yasaklanmıştır. Sorabilirsiniz, ticarette kim sattığı mallara ve hizmetler karşılığı alacağı için alıcıdan rehinli teminat alıyor ki? Kim örneğin 10 ton buğday satıp alacağı için alıcının arsası üzerine ipotek koyuyor? Her alacak için rehin kurulsa ticaret işlemez. Ama bankalar her verdikleri ticari kredi için genellikle ipotek aldıklarından, işte rehinli alacaklar için öngörülmüş bu kolaylıktan sadece ipotek alacaklısı bankalar yararlanacaklardır.
Tasarı, gümrük resmi ve akar vergisi gibi Devlet tekliflerinden muayyen eşya ve akardan alınması gereken resim ve vergi alacaklarının artık ikinci sırada ödeneceğini, önce rehinle teminat altına alınmış alacakların ödeneceğini öngörüyor. Siz siz olun, ticarette alacağınızı bir şekilde rehinle teminat altına almaya bakın, böylece alacağınızı devlet alacağından daha önce alırsınız. Yoksa yandı gülüm keten helva!
Sözleşmeye müdahale mümkün
Yeni düzenleme, konkordato talep eden borçlunun yaptığı sözleşmelere dahi müdahale edip, bu sözleşmelerin feshedilemeyeceğini öngörüyor. Konkordatolu şirketle sözleşmeniz varsa, sözleşmeyi feshetmeniz yasaklanıyor. İşletmenin faaliyetine devam etmesi için sözleşme önemli ise, sizin sözleşmeye devam etme mecburiyetiniz var. Konkordato yoluyla indirim talep eden bir markete süt satmaya devam etmek zorunda kalabilirsiniz. Buna karşılık, borçlu bazı sözleşmeleri tek taraflı feshetme hakkına sahip oluyor.
Konkordatoda mahkeme kesin süre verirse artık borçlu, konkordato komiseri nezaretinde işlerine devam edebilir. Ama mahkeme izin vermezse kefil olamaz, işletmesini veya taşınmazlarını devredemez, ipotek veremez. Taşınmazlar bu anlamda çok önemli, çünkü taşınmazlar satılabilse, şirket iflastan kurtulabilir. Ancak ne mahkemeler izni vermeye cesaret edebiliyor, ne de ipotek alacağı olan bankalar izin veriyor. Kaybeden hem alacaklı, hem borçlu oluyor.
Borçluya iflas ertelemeden daha güçlü bir koruma sağlanıyor. İflas ertelemede alacaklılara söz hakkı düşmemekteydi. Her şey bilirkişi ve kayyum raporlarına bağlıydı. Şimdi alacaklılar ön plana çıkmakta ve alacaklılar kurulu oluşturulmakta. Kurulu konkordato komiserinin faaliyetine nezaret edebilir, tavsiyede bulunabilir ve mahkemeye görüş bildirebilir. Hatta mahkemeye başvurup, konkordato komiserinin değiştirilmesini isteyebilir.
Şirketi komiser yönetebilir
Mahkeme gerekli görürse, borçlu şirketi yönetim kurulunun yerine konkordato komiserinin yönetmesine dahi karar verebilir. Bu bence daha uygun olur, çünkü konkordato komiseri alacaklıların kontrolünde görev yapacaktır.
İflas ertelemedeki iyileştirme projesinin yerine konkordato projesi getiriliyor. Bu proje borçlunun konkordatoyu nasıl başaracağını izah eden bir projedir. Borçlu, borçlarını ne oranda ödeyeceğini, vadesini, mevcut mallarını satıp satmayacağını, sermaye koyup koymayacağını, kredi çekip çekmeyeceğini belirtir. Konkordato projesi, SPK veya Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’nca yetkilendirilen bağımsız denetim kuruluşu tarafından hazırlanır. Bu iyi olmuş, çünkü uygulamada iflas ertelemesi projesini aynı zamanda bilirkişilik yapanlar hazırlıyordu ve birbirlerinin hazırladığı projelerde iltimas geçiyorlardı.
İşte konkordato komiseri bu konkordato projesinin tamamlanmasına katkıda bulunur, borçlunun faaliyetlerine nezaret eder, alacaklıları sürekli bilgilendirir. Böylece alacaklılar iflas ertelemesinin tersine, borçlunun faaliyetleri üzerinde doğrudan denetim ve etkili olma imkânına sahip olmuş olurlar.
Eksik ve eleştirilecek yönleri bir hayli fazla olsa da iflas ertelemede olduğu gibi, alacaklıları mahkeme kapılarında yıllarca süründürmeden ve onlara söz hakkı tanıyarak, ciddi ve uzman kuruluşlarca hazırlanacak konkordato projelerinin gerçekten uygulanma olanağı var ve tüm bileşenlerin menfaatine olacaksa, yaklaşık 21 aylık süre tanıyan yeni konkordato müessesesi birçok kötüye kullanmayı engelleyecek.. İş dünyasına, iyi niyetli borçlulara hayırlı olsun!