Kredi kullanan müşteri vefat ettiğinde, hayat sigortası şirketi gizlenen kronik hastalıkları gerekçe göstererek bankaya tazminat ödemeyi reddederse, banka vefat edenin mirasçılarından kalan kredi borcunu isteyebilir mi? Yargıtay’a göre, hayır...
Milyonlarca tüketici, bankalardan tüketici kredisi kullanır. Kredi borçlusunun taksitlerin tamamını ödemeden vefat etme rizikosuna karşılık bankalar kredi borçlusunun hayat sigortası yapmasını zorunlu kılar. Hatta hayat sigortasını da ya kendi bankalarının dahil olduğu finansal holdingin bünyesindeki sigorta şirketinin ya da başka bir sigorta şirketinin acentası olarak kendileri yaparlar.
Tüketicilerden hayat sigortası yapılmadan bir bilgi formu doldurmaları istenir ve bu bilgi formunda özellikle sağlık durumlarıyla ilgili bilgilerin verilmesini isterler. Ancak bazen bilerek saklandığı için, bazen de bilgi formu banka memuru tarafından kendiliğinden doldurulup imzalatıldığı için, kredi kullanan tüketicinin kronik hastalıklarıyla ilgili bir bilgi forma yazılmaz.
Sonra ne mi olur? Maalesef kredi borcu taksitlerinin tamamı ödenmeden kredi borçlusu vefat eder. Banka, hayat sigortası yapan sigorta şirketine başvurur fakat olumsuz cevap alır, çünkü sigorta şirketi, sigortalının kanser hastası olduğunu ve bunu gizlediğini iddia eder. Bunun üzerine banka da kalan kredi alacağı için vefat eden müşterisinin mirasçılarına karşı alacak takibine geçer...
Yargıtay ne diyor?
Peki banka bunda haklı mı? Yargıtay’a göre, hayır, isteyemez!
Bahsettiğim konuyla ilgili olan ve Yargıtay (13. Hukuk Dairesi 2017/639 E., 2020/1772 K) kararlarına da konu olmuş bir kredi borçlusunun kanserden ölümü olayı aynen şöyle gelişmiş ve sonuçlanmıştır. Mirasbırakan Muhlis Bey, bir ev almak için bankadan tüketici konut kredisi kullanır. Borcunun ilk üç taksidini ödedikten sonra vefat eder.
Alacak takibi ve itiraz
Kredi alacaklısı banka da ödenmeyen bakiye borçtan mirasçı olmaları nedeniyle sorumlulukları bulunan çocukları Ercan ve Elif hakkında alacak takibi başlatır. Ercan ve Elif takibe itiraz ederler. İtiraz üzerine banka mirasçıların borca itirazlarının iptali ile takibin devamına ve mirasbırakanın kredi borcunun mirasçılardan tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açar. O halde mirasçılar Ercan ile Elif ve kredi alacaklısı banka arasındaki dava, Muhlis Bey’in bakiye kredi borcunun mirasçılarından tahsiline yöneliktir.
Davanın incelenmesinde, Muhlis Bey’in kullandığı krediler için bankanın açılan krediler ödenmeden ölüm halinde teminat olarak hayat sigortası yaptırdığı anlaşılır. Bütün hayat sigortası poliçelerinde krediyi kullandırtan banka için dain ve mürtehin kaydı bulunmaktadır. Bu sebeple bu hayat sigortasında banka lehtardır ve ölüm halinde bankanın sigorta şirketinden sigorta poliçesindeki hakları talep ettiğinde, sigorta şirketinin bankaya karşı ileri sürebileceği bir defi ve itiraz hakkı bulunmamaktadır.
Sigortanın bankanın talebiyle yapılması önemli
Kredi borcuyla vefat eden Muhlis Bey, bankanın talebiyle hayat sigortası yaptırmıştır. Hayat sigortası, krediyi kullanan tüketicinin kendi isteği ile değil, bankanın kredi alacağının teminatı olarak yapılmış bir sigortadır.
Bu sebeple sigorta poliçesinde; kredi kullanan tüketici sigortalıdır, kredi veren banka lehtar ve sigorta poliçesini düzenleyen de sigorta şirkedir. Rizikonun gerçekleşmesi halinde, bankanın poliçe teminatı kapsamında kalan bakiye kredi alacağını, daini mürtehin olarak öncelikle sigorta şirketinden tahsil etmesi gerekir.
Sigorta şirketi, lehtar olduğundan bankaya karşı, vefat eden kredi müşterisinin kronik sağlık sorunları olduğunu gizlediğini ileri süremez. Çünkü, sigorta poliçesini düzenleyen, sigorta şirketinin kendisi veya yetkili acentesidir. Bankanın elinde hayat sigortası poliçesi gibi kolayca alacağını tahsil etme imkânı varken, sigortacının ödeme talebini geri çevirdiği gerekçesiyle, poliçe limiti kapsamında kalan alacağı için vefat eden kredi borçlusunun mirasçılarına karşı icra takibi başlatması veya dava açması TMK 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık oluşturur.
Sigortacı dava açar mı?
Aksinin kabulü, sigorta hukukunun temel ilkelerine ve sigorta yapılmasının amacına aykırılık oluşturacağı gibi sigortaya duyulan güveni de zedeleyecektir. Bu nedenle banka alacağını öncelikle sigorta poliçesinden tahsil etmelidir. Bankalar, hayat sigortası şirketlerinin, sigortalının kronik hasta olduğunu gizlediği gerekçesini bankaya karşı ileri süremeyeceğinden, hayat sigortası tazminatını bankanın talebi üzerine bankaya ödemek zorundadır. Kuvvetle muhtemel ki, sigorta şirketi de kronik hastalığını gizleyen sigortalının mirasçılarından ödediği tazminatı faizi ile tahsil yoluna gidecektir.