Türkiye’de Ağustos 2022 itibariyle kredi kartlarının sayısı 93.832.954 adete, bu kredi kartlarıyla yapılan ödemelerin toplam tutarı ise 294.451,30 (Milyon TL) ulaşmış. Nüfusumuzun yaklaşık 23 Milyonun çocuk, 7 Milyon’unun da kredi kartını pek tercih etmeyen 70 yaş üstü olduğu düşünüldüğünde, 50 Milyondan fazla kişinin çok az bir bölümünün, ki onların büyük bölümü muhtemelen kırsal kesimde yaşayan vatandaşlarımızdır, ceplerinde en az bir kredi kartı olduğu varsayılabilir.
2022 Eylül Ayına kadar ödenmeyen kredi kartı sayısı 706.457’ne ulaşmış. Kredi kartı borcu ödenmediğinde, bankaların uygulanacak aylık en yüksek gecikme faiz oranı, Türk lirası cinsinden kredi kartı işlemlerinde uygulanacak aylık azami akdi faiz oranına 30 baz puan eklenerek belirlenmekte.
Aylık olarak değişmekle birlikte Eylül 2022 Ayı’nda aylık en fazla % 2,03 gecikme faizi işletilir.
Buraya kadar bir sorun yok. Bir kredi kartı müşterisi borcunu ödemedi mi, bankalar ilan ettikleri aylık gecikme faiz oranlarını uygularlar. Borç ödenmedikçe, banka eğer gecikme faiz oranını değiştirirse o oranda faiz işletilir.
Kredi kartı borcunun bankanın ihtarlarına rağmen hiç ödenmemesi halinde, banka elbette icra yoluyla takibe geçer veya doğrudan alacak davası açar.
İşte buraya kadar normal seyrinde giden kredi kartı borcuna işletilen faiz hesaplaması, birden bire değişebilir ve kredi kartı borçlusu, kanunen yasak olmasına rağmen faize faiz, ya da bileşik faiz ödemek zorunda kalabilir.
Mahkemeler kredi kartı borcunun hesaplanması için bankacı bilirkişi atar. Bankacı bilirkişi de bazen farkında olmadan bir bakmışsınız, bileşik faiz uygulayarak borç hesabı yapar.
Bazen de borçların ödenmesinde baklalarla yapılan yeniden yapılandırmalarda, banka işlemiş faiz alacağını da ana paraya ekleyerek üzerinden yeniden faiz işletebiliyor ki, bu da faize faiz işletilmesi demektir. Elbette ben burada hukuki tartışmalara girip, burada bir borcun yenilenmesi var mı yok mu, konusuyla meşgul olmayacağım. Ama okuyucularımın bilmesi gerekenin, tüm faiz borç hesaplamalarına dikkat etmeleri.
Hemen söyleyeyim, iki tarafında tacir olmadığı ticari borçlar dışında bileşik faiz, ya da faize faiz işletilmesi yasaktır. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 4/7.maddesi de tüketici işlemlerinde bileşik faizi açıkça yasaklıyor.
Faize faizi kısaca açıklamak gerekirse; 100 TL borcumuza % 10 faiz işletildiğinde toplam borcumuz faizi ile birlikte 110 TL’ye ulaşır. İşte bu toplam 110 TL üzerinden yeniden faiz işletilirse, faize faiz işletilmiş, bileşik faiz uygulanmış olur. Çünkü faiz işletilen 110 TL’nin 10 TL’si zaten faizdir.
Bursa’dan Tuğçe Hanım’ın başına gelen de böyle bir şey; Tuğçe Hanım bir bankadan kredi kartı alır, kredi kartını kullanmaya başlar, ancak süresi içerisinde geri ödemede bulunamaz, banka iadeli taahhütlü mektupla 01/01/2015 tarihinde ihtarname göndererek ve ödenmeyen bakiyenin faizi ve bu tutara BSMV eklenerek 30 gün içinde ödenmesini, aksi takdirde yasal yollara başvurulacağını ihtar eder. İhtarname Tuğçe Hanımın eşine tebliğ edilir. Tuğçe Hanım yine de ödeme yapamaz. Banka icra takibine geçer. Tuğçe hanım bu sefer bankanın fahiş faiz uyguladığı yönünde itirazda bulunur.
Olay icradan mahkemeye taşınır. Mahkemenin aldığı bilirkişi raporunda kredi kartı ana para borcunun 18.403,84.-TL, faizinin ise 4.621,52.-TL olduğu yazılır. Ancak bu faizin bileşik faiz olarak hesaplanıp hesaplanmadığı açık ve net bir şekilde belirtilmez.
İşte bu yüzden mahkemenin verdiği karar Bursa Bölge Adliyesi’nce ortadan kaldırılır. Çünkü kredi kartı borçlusunun ödeyeceği toplam paranın hesaplanmasında, faiz işletilen borcun faizden arındırılmış olması ve faiz işletileceği zaman da her zaman sadece esas borca işletilmesi gerekir.