Önceki gün Ankara Ulus Meydanı’nda karşılıksız çek mağduru esnafların bir etkinliği oldu. Okudukları basın bildirisinde, şunları dile getirdiler:
“Dış mihrakların ekonomimize yaptıkları saldırılar nedeniyle bizler, ticari kabiliyetlerimizi kaybettik. Konkordatolar ilan edildi, yüksek zararlar ettik, alacaklarımızı alamadık. Dolayısıyla çeklerimizi ödeyemedik. Devletimiz çek borçlarımız nedeniyle bizlere borcumuz kadar adli para cezası kesti. Borcumuz ikiye katlandı. İcralar üst üste geldi. Mallarımız haczedildi. Finans kuruluşları kredileri geri çağırdı ve kredi limitlerini kapattı. Bu halde çeklerimizi ödeyebilmek imkânsız hale geldi. Devletimiz, borcumuzu ödeyemedik diye bize 5 yıl hapis cezası verdi.”
İstedikleri şu: Pandemi dönemi, 31.12.2021’e kadar olan karşılıksız çekleri pandemiyi mücbir sebep sayarak tek seferlik af!
Onları buna iten ise, 14.7.2023 tarih ve 7456 sayılı “Torba Kanun” ile 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a eklenen geçici 15’inci madde, izinli mahkumların izinlerini uzatılırken çek mağdurlarını kapsam dışı bırakılması.
Sorun yaşayan genelde küçük esnaf
Çünkü Kovid-19 nedeniyle izinde bulunan ve ilgili mevzuat uyarınca cezalarının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına beş yıl ve daha az süre kalan hükümlülerin, üstelik taleplerini dahi beklemeden, cezalarının koşullu salıverilme tarihine kadar olan kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazına infaz hakimi tarafından karar verilebilecek. Karşılıksız çek keşide ettikleri için verilen adli para cezasını ödeyemeyenlere verilen hapis cezalarının infazı kapsam dışı bırakılmış. Onlara 1 - 8 Ağustos arası infaz işlemlerinin yürütüldüğü cezaevlerine dönmeleri gerektiğine dair mesajlar gitmeye başlamış.
Vergi borcunu ödemeyenler, SGK prim borçlarını, belediyelere emlak vergisi borçlarını ödemeyenler zaten dışarda. Onlar hiç suç işlemiş olmuyor. Bankalara milyarlarca kredi borcunu ödemeyenler, konkordato ilan edenler suçlu değiller ve hapis cezası almıyorlar. Hatta çek yerine aynı hukuki niteliğe sahip bono veya poliçe düzenleyen de ödememe halinde suç işlemiş sayılmıyor.
Biz hukuk derslerinde konunun anlaşılması için uç örnek vermeyi severiz: Alacaklısının mağazasında hırsızlık yaptığı için hapis cezası alan kişi dışarı, ama aynı kişi mağaza sahibine verdiği çeki ödeyememişse, içeri! Cezalandırma politikasındaki bu kahredici dengesizliğin ortadan kaldırılması gerekmez mi!
Çeki karşılıksız çıkanlar, genellikle küçük esnaf. Kamuoyuna yansıyan feryatlara bakılırsa, haklarında hapis cezası yargılaması devam edenlerle birlikte aldıkları hapis cezasının infazı için tekrar cezaevine çağrılanların sayısı 250 bini buluyor.
Geçici çare için yasal düzenleme
Bir istisna dışında hiçbir borçluyu suçlu kabul etmeyen, sadece çek borçlusunu suçlu kabul eden bir düzenleme, çelişki ve eşitsizlik yaratıyor.
Üstelik, çek’in hangi sebeple ödenmediği dahi sorgulanmıyor. Alacaklılardan mal kaçırmamış, borçlarını ödememek için hileli işlemlerle malvarlığını yakınları üzerine geçirmemiş, ama ekonomik koşulların kurbanı olmuş kişileri suçlu saymak ne vicdanlara sığar, ne de Anayasa ve İnsan Hakları’na.
“Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz” diyerek özel hukuk sözleşmesinden doğan borcun ödenememesi sebebiyle hapis cezası verilmesini yasaklayan Anayasa md 38/8 ile “Hiç kimse yalnızca Sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirmemiş olmasından dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamaz” diyen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 4 No’lu Protokol md 1 kurallarına aykırı olduğu tartışmasız olan karşılıksız çek’e hapis cezası kaldırılarak, çekini ödeyemeyen ve ileride ödeyememe riski bulunan esnaflara umut olmalı, hapis tehdidi olmadan işlerine güçlerine bakmalı.
Geçici çare; çek mahkumlarının da infaz kolaylığından denetimli serbestlikten yararlanmalarını sağlayan yasal düzenleme!