Bazı e-ticaret siteleri doğrudan satış yapar, bazılarında ise belki binlerce satıcı vardır... Peki internetten alınan ürün ayıplı, kusurlu çıkarsa bundan internet sitesi mi yoksa sitedeki satıcı mı sorumlu olur? Gelin bu konuda bir Yargıtay kararına göz atalım...
İnternet hayatımızı gerçekten çok kolaylaştırdı. En büyük faydalarından birisi de alışveriş olanağı... Bazı müşteriler alacakları ürüne fiziken dokunmak, hissetmek ve denemek ister. Onlar için internetten alışveriş çok tercih edilmez.
İnternetten alışveriş yapmanın en önemli faydası, zamandan tasarruf. Mağaza mağaza dolaşarak alışverişte harcanan zamana göre internette alışveriş sitelerini dolaşarak harcanan zaman daha az ve daha az yorucu. Rahat, oturduğunuz yerden kısa sürede yüzlerce ürünü karşılaştırarak tercihinizi yapabiliyorsunuz.
Ama internetten alışverişin dezavantajları da var; internete sunulan ürün ile teslim edilen ürün farklı olabiliyor; ünlü bir markanın sandaletini satın aldığını düşünene plastik pazar terliği gönderilebiliyor.
Belirli bir marka motoryağı satın almak isteyen, hesaplı bir fiyattan internet sitesinde satıldığını görünce, ‘fırsat yakaladım’ sanıp satın alıyor; sonrasında bu motoryağının üreticisinin sadece bayilerde satışa izin verdiğini, internet satışının olmadığını öğrenince, aldığı ürünün sahte olduğunu anlıyor.
Mağazada alışverişlerde ürünlerdeki açık ayıbı müşteri kendi gözüyle görüyor. Zaten Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun md 10/III gereği satıcı da bir ayıplı ürünü yine de satışa sunuyorsa, ayıplı mal üzerine ya da ambalajına, satıcının kendisinin, üreticinin veya ithalatçının ürünün ayıbına ilişkin açıklayıcı bilgiyi içeren bir etiket koyması gerekiyor.
Bu etiketin ayrıca tüketiciye verilmesi veya ayıba ilişkin açıklayıcı bilginin tüketiciye verilen fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde açıkça gösterilmesi de zorunlu. İnternette satışa sunulan ayıplı ürünlerde ise bu kurala pek uyulmamaktadır.
Sorumlu mu, değil mi?
Ama asıl sorun, internetten satın alınan ürünün ayıplı olmaması gerekirken, bazen açık, bazen de gizli ayıplı olmasıdır.
İnternete bazı üretici veya satıcılar, kendi kurdukları internet sitesinde doğrudan satış yapmaktadırlar. Satın alınan ürünün ayıplı olması halinde, kendi sitesinden ürünü satan satıcı tüketiciye karşı doğrudan sorumlu olacaktır.
Ancak hepimiz bilmekteyiz ki, bazı büyük internet alışveriş sitelerinde ürün yelpazesi neredeyse sınırsızdır. Çünkü bu internet sitelerinde yüzlerce satıcı vardır. İnternet alışveriş sitesinin kendisi genellikle doğrudan satıcı değildir, o satıcılara sitesinde yer verir. Satıcılar da müşterilere doğrudan satar.
Ancak algı şöyledir; internet alış veriş sitesine girilerek oradaki satıcıdan ürün satın alındığından, müşteri karşısında satıcı olarak internet sitesinin kendisi olduğunu düşünür. Çünkü sürekli internet alışveriş sitesinin reklamlarına maruz kalmaktadır, oradaki satıcıların kendi reklamları neredeyse hiç yoktur. Alıcı hep internet alışveriş sitesi ile muhataptır, ta ki oradaki bir satıcıdan ürün satın alıncaya kadar.
Böyle olunca da, internetten satın alınan ürünün ayıplı çıkması halinde, satıcının yanında satışın yapıldığı internet sitesinin de sorumlu olup olmayacağı sorunu ortaya çıkar.
Dikkat edilmesi gereken: Ürünü size kim sattı?
Dikkat edilmesi gereken şey, ürünü size satanın kim olduğudur. Satıcı bazen internet sitesinin kendisi de olabiliyor çünkü. İnternet sitesinin kendisi doğrudan satıcı değilse, o internet sitesindeki satıcı sorumludur. Her ne kadar bütün reklamlarda ve tanıtımlarda kimlik olarak internet sitesinin kendisi ön plana çıkarılsa da, ayıptan sorumluluk ona ait değildir.
Yargıtay 3. HD kararına göre, aracı hizmet sağlayıcı internet alışveriş sitelerinin sundukları elektronik ortamı kullanarak ürün satan satıcıların satışa sundukları ürünleri ve içeriği kontrol etmeleri, bu içerik ve içeriğe konu ürünlerle ilgili hukuka aykırı bir faaliyetin ya da durumun söz konusu olup olmadıklarını araştırma yükümlülükleri yoktur.
Gerçekten de internet sitelerinde satışa sunulan yüzlerce satıcının yüzbinlerce ürünü internet sitesi sahibinin kontrol etmesi ve araştırması da fiilen mümkün değildir. Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun’a dayanılarak çıkarılan Elektronik Ticarette Hizmet Sağlayıcı ve Aracı Hizmet Sağlayıcılar Hakkında Yönetmelik de öyle söylüyor.
Ancak şunu da belirtmeliyim ki, bazı internet siteleri, müşterinin kredi kartından ürün bedelini provizyon olarak satıcı lehine bloke etmekte ve alıcının ürünü teslim aldığını beyanı üzerine provizyona alınan bedel satıcının hesabına aktarılmaktadır. Bu tür satış ilişkilerinde, internet sitesi sahibi üründeki ayıptan sorumlu olmasa da, ürünün tesliminden sorumludur.
‘Trüf çikolata’ sorunu Yargıtay’a kadar gitti
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin bir kararına konu olmuş gerçek bir olay, internet alışveriş sitelerinde satın alınan ürünün ayıplı çıkması halinde, kimin sorumlu olacağını bize açık seçik biçimde anlatıyor... Lale Hanım trüf çikolata satın almak istemiştir. Büyük bir internet sitesine girer, orada satışa sunulan ürünlerden bir pastanenin sattığı trüfü beğenir, kredi kartından ürünün bedelini öder, satış işlemini tamamlar.
İki gün sonra ürün kargo şirketi tarafından kapısına teslim edilir. Paketi açar, bir de ne görsün, paketin içinde bir sigara izmariti vardır. Bütün iştahı kaçar.
Lale Hanım internet sitesi ile yazışmalardan bir sonuç alamayınca, soluğu Tüketici Hakem Heyeti’nde alır. Tüketici Hakem Heyeti Lale Hanım’ın haklı bulur ve kullanılan seçimlik hakla ilgili talebe uygun olarak internet sitesinin ürünün bedeli iade etmesi gerektiğine karar verir.
‘Aracı’ kararı çıktı
Bu sefer de bu karardan internet sitesi mutlu olmaz ve kararın kaldırılması talebiyle Tüketici Mahkemesi’nde dava açar. Tüketici Mahkemesi, internet sitesinin kendisi doğrudan satıcı olmasa da, yani trüf satış sözleşmesi pastane ile Lale Hanım arasında yapılmış olsa da, internet sitesinin satış bedelinden komisyon aldığını, satıcı pastane gibi ayıptan sorumlu olması gerektiğine karar verir. Neyse efendim, karar kesin olduğundan bu defa da Adalet Bakanlığı kanun yararına bozma talepli olarak kararı Yargıtay’a götürür.
Yargıtay 3. HD ise, internet alışveriş sitelerinin aracı hizmet sağlayıcı olduklarını, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a göre satıcı veya satıcı gibi ayıptan sorumlu olanlar arasında (örneğin ithalatçı, üretici) yer almadığını belirterek, satıcılara yer gösteren internet alışveriş sitelerinin satıcılarının ayıplı ürünlerinden sorumlu olmadıklarına karar verir.
Bu da şu demektir; örneğin yemek satın aldığınız bir internet sitesinden aldığınız yemek bozuk çıkarsa, bu sitede size yemek satan restoran hukuken sorumludur, yemek sitesinin kendisi değil.