“Acımız çok büyük... Bugün, yaşanan felaketin içinden, sadece bir dramın hukuki sonuçlarını ele alacağım... Coğrafya kaderdir ama Kıbrıslı voleybolcular başka bir coğrafyanın kaderinin kurbanı oldular. Depreme dayanıksız binayı otel olarak işleten, sonuçlarından da sorumludur...”
Kahramanmaraş Depremi dinmeyecek acılar bıraktı... Her gün yeni bir mucizevi hayatta kalma mücadelesiyle sevinirken, kurtulanların yakınlarının dramatik ölümlerini hatırlatmaları, “30 saattir babamın cesediyle birlikteyim” sözündeki, dram, acı, hüzün, çaresizlik, yalnızlık ve kaybolmuşluk bizleri sarstı. Evet, bu cümlede bütün bu duyguları vardı! Çoğumuz bakamayıp kanal değiştirdik.
Bugün bir başka dramın hukuki sonuçlarını ele alacağım... Bir lisenin voleybol takımını düşünün. Gencecik çocuklar, hem eğitim hayatlarında, hem de spor ve kültür hayatında aktifler.
Yargıda ortaya çıkacak
Bir başka ülkede, Türkiye’de voleybol turnuvasına katılmak için sevinçle hazırlanıyorlar. Bilmedikleri, uzak bir coğrafyaya gidiyorlar. Onlar için her şey ayarlanmış, otel rezervasyonları tamamlanmış.
Normalde kendilerine uzak mı uzak, voleybol turnuvası olmasa, gitme olasılığı çok düşük bir coğrafyada, voleybol turnuvasını bitirip evlerine dönecekleri günün sabahı, onlardan 35’i uykuda şiddetli bir depremle hayata veda ettiler. Hayallerinden, umutlarından, gelecekte hizmet edecekleri dünyadan bir anda kopup gittiler.
Kıbrıslı voleybol kafilesi ile birlikte 43 kişilik rehber grubunun kaldığı Adıyaman’daki 7 katlı İsias Otel depremde enkaza dönüştü.
Bizler birer hukukçu olarak acılarımızı bir kenara koymak ve bu kopup giden hayatların cezai ve hukuki sorumlularını bulmak zorundayız.
Henüz teknik incelemeler ve tespitler yapılmadı ama aynı depremde ayakta kalan, hasar görmeyen, en azından yıkılmadığı için içeridekilerin dışarı çıkmaları mümkün olan bir çok bina ve yapı mevcut olduğuna göre, bu yıkılan binaların, yazımız özelinde otel binasının, inşasında bir kusur olmalı.
Eminim ki, kağıt üzerinde her şey usulüne ve Deprem Yönetmeliği’ne uygun yapılmış ve inşa edilmiştir. Ama sonuç onu gösteriyor ki, bu sadece sadece kağıt üzerinde öyle...
Enkazdan bilinçli bir şekilde alınacak kesitlerin, parçaların, delillerin incelenmesi ve değerlendirilmesi yapılacak yargılamada ortaya çıkacak. Benim bugün vurgulamak istediğim, geçmişte depremde yıkılan otellerle ilgili yapılan yargılamalarda nasıl kararlar verildiği ve hangi hukuki değerlendirmelerin yapıldığı...
Öncelikle belirteyim ki, Türk Borçlar Kanunu sadece otellerde konaklayanların eşyalarının zarar görmesiyle ilgili sorumluluğu düzenliyor. Konaklayanların bedensel zararlarını veya ölümlerini düzenlemiyor.
Konaklayanların eşyalarının zarar görmesi mücbir sebepten dolayı ise, otel işletenin sorumluluktan kurtulacağını da söylüyor. Deprem de doğal bir afet olarak mücbir sebep kabul ediliyor ve ilk tahlilde, eğer bir otelde konaklayanın eşyaları depremde hasar görmüşse, bundan otel işletenin sorumlu olmayacağını sonucuna varılabiliyor.
Ancak hemen burada son vermemek, irdelemeye devam etmek gerek; deprem her ne TBK md 576 gereği sorumluluktan kurtaran bir mücbir sebep olsa da, bu durum otel işletenin basiretli bir tacir olarak Deprem Yönetmeliği’ne ve ilgili mevzuata uygun bir otel binası inşa etmiş olması şartıyla mümkündür. Mevzuata uyarak depreme dayanıklı bir otel inşa etmeyip, depremi sorumluluğu ortadan kaldıran mücbir sebep olarak ileri sürmek, hukuken dinlenebilir ve gerekçe olmayacaktır.
Yaralanma ve can kaybı sorumluluğu
Otel işletenin konaklayanların sağlıklarını koruma yükümlülüğü hayatın olağan akışı içinde konaklayan ve otel işleten arasındaki ilişkiye dahil hukuken genel kabul gören bir kuraldır.
Otel işleten sadece mükemmel ve güvenli bir otel işletmekle kalamaz, otelin bulunduğu yapının da güvenli ve sağlam olması gereklidir. Nasıl ki otel müşterisinin kaygan zeminde düşerek ayağının kırılmasından, bozuk yiyecek, içecek verilmesinden otel işleten sorumlu ise, depreme dayanıksız bir binayı otel olarak işletmekten ve sonuçlarından da sorumludur. Coğrafya kaderdir ama Kıbrıslı voleybolcular başka bir coğrafyanın kaderinin kurbanı oldular. Gittikleri yer cennet olsun.
Sevdiklerinin başı sağ olsun. Acıları, acımızdır...