Aygül Hanım’ın küçük bir ithalat ihracat şirketi var. Hep alacaklarını tahsilde sıkıntı çeker ama borçlarını da günü gününe tam zamanında ödemeye dikkat eder.
Geçenlerde başına gelen bir olayı hayretle bana anlatınca, bugünkü köşeme kendisini misafir etmek istedim.
Aygül Hanım’ın başına gelen olay tam da şu; ithalatını yaptığı iki konteyner tekstil boyasının bedelini kararlaştırdıkları vadede ödeyememiş. Satıcıyla irtibata geçerek durumu açıklamış ve 2 haftalık süre istemiş, iki hafta sonra salı günü ödeyeceğini söylemiş. Satıcı, “Biz size döneriz” deyip telefonu kapatmış.
Aygül Hanım iki haftayı bir gün geçe, çarşamba günü saat 14.00 civarında ithalat bedelini satıcının Türkiye’deki hesabına EFT yapmış.
Aygül Hanım bir günlük gecikmeyle de olsa satış bedelini ödeme sözünü yerine getirmenin rahatlığı ile diğer işleriyle meşgul olmaya devam etmiş.
İcra takibi başlarsa
Bir hafta sonra ne görsün! Yurt dışındaki satıcı avukatına vekalet vermiş ve avukatı da satış bedelini icra yoluyla takibe koymuş.
Aygül Hanım tarihleri kontrol etmiş, parayı EFT yaptığı gün de, icra takip tarihi de aynı çarşamba gününe denk geliyor. Bundan bir şey çıkmaz, ben ne de olsa paranın tamamını ödedim, demiş. Ama yine de ne olur ne olmaz deyip, kendisine tebliğ edilen ödeme emrine itiraz etmiş.
Satıcı ödemeyi kabul etmiş, ödemenin yapıldığını ve alacaklarını tahsil ettiklerini bildirmiş. Fakat karşı taraf icra takibinden kaynaklanan vekalet ücreti, faiz, tahsil harcı ve diğer ferilerin tahsili için icra takibinin devamı için itirazın kaldırılması ve takibe devam edilmesi için dava açmış.
Aygül Hanım soruyor, borcunu ödediği gün borcunu icraya koyan taraf yine de vekalet ücreti, faiz, tahsil harcı ve fer’ilerini isteyebilir miymiş? Çünkü kendisinin daha icra takibinden haberi bile olmamış, ödeme emri tebliğ edilmemiş.
Bu söyleyeceğim kural, bütün borçlular için geçerli, ister ticari borçlu olsun, ister tüketici olsun, ister bir kira borcu olsun; icra takibi yapıldıktan sonra asıl borç ödenmiş olsa bile, icra takibinden kaynaklanan diğer borçların da ayrıca ödenmesi gerekir.
Sürekli kontrol edemez
UYAP kayıtlarına göre sistem üzerinden saat 16.00’da Aygül Hanım’a karşı icra takibi başlatılmış. Banka kayıtlarına göre ise Aygül Hanım borcunu aynı gün saat 17.11’de ödemiş. Arada 71 dakika vardır.
İşte bu 71 dakikalık fark sebebiyle Aygül Hanım icra takibinden sonra borcunu ödediğinden, icra takibi masraflarını da ayrıca ödemek zorunda.
Çünkü, Yargıtay’a göre, borçlu Aygül Hanım, banka hesap numarasına yapılan ödemeden takipten sonra alacaklının ya da vekilinin haberdar edildiği ispatlayamamış. Alacaklıların da her gün ve saatte banka hesaplarını denetlemesi hayatın olağan akışı içinde mümkün bulunmadığından dolayı bu ödemenin kısmi ödeme olduğu kabul edilmelidir. O halde, icra takibinin başlatıldığı gün yapılan ödeme takipten önce yapılan ödeme olarak kabul edilemeyecektir ve alacaklının takipte haklı olduğu gözetilmeli, borçlu takip tarihi itibarıyla tespit edilen toplam borç üzerinden icra vekalet ücreti ve takip masraflarından sorumlu tutulmalıdır.
Buradan çıkan sonuç kısa ve öz olarak şöyle; Hiç kimsenin banka hesabını günün her saati sürekli kontrol etme yükümlüğü yok. Aynı gün içinde de olsa eğer bir borç saat, hatta dakika farkıyla icra takibi başlatıldıktan sonra ödenmiş olursa, borçlu, icra takip masraflarını ve vekalet ücretini de ayrıca ödemek zorunda. Bunun tek istisnası, alacaklının banka hesabını kontrol ettiğini ve ödemenin yapıldığını öğrendiğini ispatlayabilmektedir.