Kendi çapında ticaret yapmaya çalışan küçük bir esnaf, sanal POS cihazı üzerinden yapılan 302 liralık tablet bilgisayar satış işlemi sonucunda yaşananların ardından 3 yıl hapis cezası aldı. Gelin tüm yönleriyle yaşanan süreci inceleyelim...
Aslında Tolga’nın başına gelen hikâyeyi okuyunca, bu durumun sosyal ve ticari hayatta aktif olmak isteyen herkesin başına gelebileceğini fark edeceksiniz... Gerçi hiçbir şeye karışmadan bir hayat süreyim deseniz de bazen olaylar gelip sizi bulur. Her şeye hazır olmak gerek.
Ancak asıl vurgulanan konu, 302.00 TL’lik bir zarar için 3 yıl hapis cezası verilmesi... Evet gerçekten yanlış okumadınız, 302.00 TL tutarında bir tablet bilgisayar için takdir edilen hapis cezası dile kolay, 3 yıl!
Tolga kendi çapında ticaret yapmaya çalışan küçük bir esnaftır. Yıllardır bildiği asıl iş, telefon ticaretidir. Telsiz ve cep telefonları çıkmadan önce çevirmeli ve kablolu telefon ticareti yapardı. Teknolojiyle birlikte o ürünler piyasadan çekildi. Tolga da tuşlu ve akıllı cep telefonları ticareti yapıyordu. Ta ki başına bu yazıya konu olan hikâye gelene kadar...
Teşhir ürünü satıyordu
Tolga, dedik ya küçük esnaf, sermayesi de pek yok, o da büyük teknoloji şirketlerinin teşhir ürünlerini satın alıp internetten satışa başlar. İnternetten satış için de teşhir ürününün satışını yaptığı şirketler Tolga’ya bir sanal POS cihazı temin ederler. Müşteri internetten beğenip satın aldığı teşhir ürününün bedelini kredi kartı ile Tolga’nın sanal POS cihazı üzerinden öder. Ürün kargo ile teslim edilir. İşler böyle yürür, gider.
Tolga da işlerini biraz büyütmek ve daha geniş müşteri kitlesine ulaşmak için bazı internet satıcıları ile anlaşır. Anlaştığı internet satıcıları da Tolga’nın ürünlerini pazarlamaya başlarlar ve kendi müşterilerine yaptıkları satışların bedellerini de yine Tolga’nın sanal POS cihazı üzerinden tahsil ederler. Tolga’dan komisyonlarını alırlar.
Bir gün Tolga ifade için Cumhuriyet Savcılığı’na çağrılır. Tolga şaşkındır. Ne olabilir ki? Cumhuriyet Savcılığı’nda, Hatay’da birisinin kendisi hakkında dolandırıcılık şikâyetinde bulunduğunu öğrenir.
Şikâyet şöyledir: Hataylı şikâyetçi bir gün İstanbul’dan sabit bir hattan arandığını, arayan kişinin bir bankanın genel merkezinden aradığını ve sağlık hizmetlerinden faydalandırmak istediklerini söylediğini, kendisinin ise arayana bunu istemediğini söylediğini, bu sefer de arayan kişi hesabından yanlışlıkla 302.00 TL çekildiğini, bunu iade için kredi kartının son dört numarasını bildirmesini istediğini, daha sonra iade işleminin gerçekleşmediğini, sonradan genel merkezi arayarak 302.00 TL tutarındaki harcamayı iptal ettirebileceğini söylemiş, ancak iptal işlemi hiçbir zaman gerçekleşmemiştir.
Sanal POS makinesi...
Teknik inceleme sonucu ortaya çıkar ki, Hataylı şikâyetçinin arandığı sabit numara, Tolga’nın ürünlerini satan bir şirkete aittir ve 302.00 TL tutarındaki bedel de bir tablet bilgisayarın satış bedeli olarak Tolga’nın sanal POS makinesinden çekilmiştir. Kargo kayıtlarına göre de tablet bilgisayar, teknoloji firması tarafından Tolga’nın adresine gönderilmiştir. Aslında bu normaldir çünkü bu ürünü satın alan Hataylı müşteri teknoloji şirketinin değil, Tolga’nın, daha doğrusu Tolga’nın ürünlerini satan satıcının müşterisidir. Önce tablet bilgisayarı onlar teslim alacaklar sonra da nihai müşteriye kargo ile göndereceklerdir.
Hataylı müşteri ile hiçbir irtibatı, görüşmesi olmamasına rağmen, deyim yerindeyse “kabak Tolga’nın başında patlar”. Çünkü görünüşte para Tolga’nın POS makinesinden çekilmiş ve nihai müşteriye teslim edilmek üzere Tolga’ya kargolanmıştır. Normal ve olağan işleyen bu prosedür şimdi Tolga’nın “dolandırıcılığının kanıtı” haline gelmiştir.
Şikâyetçi parayı kabul etmeyince neler oldu?
Tolga, ifadesinde bu olaylardan hiçbir bilgisinin olmadığını, şikâyetçinin zararını derhal karşılamak istediğini beyan eder. Gerçekten öyle yapar, şikâyetçinin adresine, posta havalesi ile 302.00 TL gönderir. Şikâyetçi parayı almaz ve iade eder.
Tolga hakkında, “başkasına ait banka veya kredi kartının izinsiz kullanılması suretiyle yarar sağlama” suçundan Hatay Asliye Ceza Mahkemesi’nde ceza davası açılır. Yapılan yargılamada Tolga, şikâyetçinin, Tolga’nın alt satıcısından bir tablet bilgisayar satın aldığını, ancak her nedense bunu satın almaktan vazgeçtiğini, satış bedelini alıcının kredi kartına iade işleminin teknoloji firmasının iflası nedeniyle mümkün olmadığını, posta havalesi ile gönderilen paranın da kendisine iade olduğunu, yıllardır ticaret yaptığını, dolandırıcı olmadığını, işlemi yapanın dahi kendisi değil, alt satıcısı olduğunu, zararı yine de karşılamak istediğini beyan eder.
Velayeti kaybetti
Mahkeme, tablet bilgisayarı teknoloji firmasından satın ve kargo ile teslim alanın Tolga olduğu, ödemeyi de şikâyetçinin kredi kartı bilgilerini kullanarak yaptığı gerekçesi ile Tolga’yı suçlu bulur ve mahkumiyet kararı verir.
Tolga’ya bu 302.00 TL tutarındaki tablet bilgisayar alışverişi nedeniyle, suçun işleniş biçimi, sanığın amaç ve saiki, sanığın kastına dayalı kusurunun hafifliği, meydana gelen zarar miktarı göz önüne alınarak eylemine uyan 5237 sayılı TCK’nın 245/1. maddesi uyarınca takdiren alt sınırdan 3 yıl hapis ve 5 gün adli para cezası verip, duruşmadaki olumlu hal ve tavırları ile verilecek cezanın Tolga’nın geleceği üzerindeki olası etkileri bir arada değerlendirip 1/6 oranında indirim yapar.
Tolga’ya verilen ceza sadece hapis ve adli para cezası da değildir. Ayrıca hapis cezasıyla mahkumiyetinin yasal sonucu olarak cezası infaz oluncaya kadar Tolga’nın memur olması yasaklanır, seçme ve seçilme ehliyetinden yoksun kılınır, çocuklarının velayetini kullanamaz hale gelir, vakıf, dernek ve şirket yöneticisi olamaz. Bütün bunlar ne için, 302.00 TL’lik bir tablet bilgisayar için!
3 yıldan 6 yıla kadar
Şimdi Tolga için değil ama adalet duygularımızın zedelenmemesi için sormak gerekiyor; bu kadar ağır sonuçları olan bir mahkumiyet kararını vermede cömert olmak ne kadar adildir!
TCK md 245’e göre kredi kartı dolandırıcılığının cezası 3 yıldan 6 yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar da adli para cezasıdır. Kredi kartı dolandırıcılığı ile verilen zararın miktarı önemli değildir, 1 TL de olsa milyon TL de olsa aynı suçtur. Hiç şüphesiz ki kredi kartı bilgilerimizi çalarak adımıza alışveriş yapan dolandırıcıların cezalandırılması içimize su serper ve ağır cezalar bu tür dolandırıcılar bakımından caydırıcı olur.
Ancak, somut olayın özelliği; yeri yurdu belli olan, her yaptığı işlemin banka kayıtlarına geçtiğini bilen bir esnafın 302.00 TL tutarındaki bir tablet bilgisayar uğruna göz göre göre böyle bir cezayı alacak bir suçu işleyip işlemeyeceğinin hiç değerlendirilmemesi, sadece görünüşün yorumlanarak suçun işlendiğine karar verilmesine neden oluyorsa kendimizi bir sorgulamamız gerekiyor!
Üzgünüm Tolga!
Mahkemelerimizin verdiği her karar maddi gerçeğe uymayabilir, ama biz karara uymak zorundayız.