PKK Apo’nun idamını neden istiyor?

Öcalan hakkındaki ceza kesinleştiği takdirde idam hükmünün infaz edilip edilmemesi konusunda verilecek karar, PKK terörünün kökünü kurutmak için yürütülen mücadeleden soyutlanacak bir olgu değildir.
Türkiye’nin, 15 yıldır binlerce şehit vererek ve çok ağır ekonomik fedakarlıkla sürdürdüğü bu mücadelenin tam olarak kazanılması ve soruna temelli ve kalıcı bir çözüm getirilmesi ülkemizin ve milletimizin bütünlüğünün korunması ile güven ve refahının sağlanması için yaşamsal önemdedir.
İnfaz meselesinin bu gerçek ışığında değerlendirilerek Türkiye’ye ne kazandırıp, ne kaybettireceğinin ciddiyetle hesaplanması zorunludur.
Konuya, PKK’nın üst düzey yöneticileri ile Avrupa’daki Kürtçülerin Abdullah Öcalan’ın asılmasını istediklerini belirterek girelim.
Bu tutumun temel nedeni, Öcalan’ın İmralı mahkemesinde yaptığı açıklamalara dayanıyor.
Öcalan’ın; Kürt devletinin kurulmasının hayal olduğu, PKK’nın giriştiği mücadelenin çıkmaz sokaktan başka bir şey olmadığı ve Kürtlerin özgürlüklerini Türkiye’nin üniter devlet ve toprak bütünlüğü yapısı çerçevesinde elde etmelerinin mümkün olduğu yolundaki ifadeleri, Kürt davasına ağır bir darbe vurmuştur.
On binlerce telefat verdikten sonra, PKK hareketinin büyük bir hata olduğunun ve Kürt devletinin kurulamayacağının davanın lideri tarafından ilan edilmesinin örgüt açısından yıkıcı sonuçlar doğurması kaçınılmazdır. PKK saflarından Apo’ya yöneltilmeye başlanan suçlamalar, örgütün ve yandaşlarının uğradığı şaşkınlık ve düş kırıklığı hakkında bir fikir vermektedir.
Özellikle, Öcalan’ın, Kürt sorununun çözümünü, Kürt kimliğinin tanınmasına ve Kürtçenin serbestçe kullanılması koşullarına bağlamış olması, PKK kadroları ve yandaşları üzerinde moral çöküntü yaratacak niteliktedir.
Düşünün bir kere... PKK’nın, kimlik ve dil sorunlarına indirgenmiş hedefler için dağa adam çıkartması mümkün mü?
Tabii ki değil... Buna rağmen, halen PKK’nın üst yönetimi olan Başkanlık Konseyi Öcalan’ın çizgisini desteklemek zorunluluğunu hissediyor. Esasında bu taktik bir davranış. Konsey, Öcalan’ın tutumunun teslimiyet olmadığı izlenimini yaratarak örgütün paniğe uğramasını engellemek, böylece dağılmayı önlemek ve zaman kazanmak istiyor.
Konseyin tutumunu etkileyen bir başka husus da, Öcalan’ın PKK üzerindeki etkisinin devam etmesi. Örgütü kuran, geliştiren ve yıllarca kaderlerine hükmeden kişiye, o hapiste olsa da, karşı çıkacak gücü Başkanlık Konseyi kendinde bulamıyor.
Ancak, hem şiddet yanlıları, yani örgütün eskisi gibi teröre devam etmesinde ısrarlı olanlar, hem de PKK’nın faaliyetlerinin siyasi zemine kaydırılmasını isteyenler, Öcalan’ın misyonunu bitirdiğini ve sahneden silinmesi gerektiğini düşünüyorlar.
Başkanlık Konseyi, söyleyemiyor ama, Öcalan’a davayı kaybetmiş bir siyasi ölü diye bakıyor. Konsey, Öcalan’ın geliştirdiği yeni söylemle örgütün bölünmesinin engellenmesinin imkansız olduğunu görüyor. Bu bakımdan PKK yöneticilerinin, Apo’nun idam edilmesinin kendilerini bir ayak bağından kurtaracağı gibi, örgütü motive etmek için de bir koz kazandıracağını düşünmeleri doğal...
Örgütü siyasi alana çekmek isteyenler ise, cerbezeli, medyatik, entelektüel ve teröre bulaşmamış bir liderle yeni bir sayfa açmak ve Kürt davasına siyasi zeminde saygınlık kazandırmak istiyorlar. Bu bakımdan, onlar da Öcalan’ın ipe çekilmesini arzu ediyor.
Apo’nun yaşaması Türkiye’nin yararına
PKK örgütünün bu denli ölümünü istemesine karşın, Türkiye’nin temel çıkarları, şu beş somut neden dolayısıyla, Öcalan’ın yaşamasını gerektiriyor.
1) Öcalan yaşadığı sürece, onun Kürt sorununun çözümünü kimlik ve dil sorunlarının aşılmasına bağlayan yaklaşımı canlı kalacaktır. Normalleşme zeminini hazırlayan bu çizginin devam etmesinde Türkiye’nin büyük çıkarı vardır.
2) PKK Başkanlık Konseyi’nin Öcalan’ın çizgisine bağlı kalarak örgüte çekidüzen vermesi ve “motiveö etmesi kabil değildir. PKK eylemsiz yaşayamaz. Terörün gıdası kandır. Bu bakımdan, PKK içindeki çekişmeler örgütün çözülme sürecini hızlandıracaktır.
3) Öcalan’ın ifadeleri, PKK’ya destek sağlayan devletler hakkında Türkiye’nin eline ciddi kozlar vermiştir. Ankara, bunlara dayanarak etkili girişimlerde bulunmaktadır. Bu kozların elden çıkarılması akılcı bir hareket olmaz.
4) Öcalan asılırsa, PKK içindeki rekabet ve çekişme son bulacak, örgütün yeni bir lider öncülüğünde toparlanması ve saflarını sıklaştırması imkanı doğacaktır.
5) Apo’nun asılması, onu bir kahraman yapmaktan da öteye, ona efsanevi bir kişilik kazandırma sonucunu doğurur. Böyle bir gelişme 15 yıllık mücadelenin açtığı toplumsal yaraları derinleştirir ve iyileştirilmesini güçleştirir.
Görüleceği üzere, Öcalan’ın idamı, PKK’nın çıkarlarına ciddi katkılarda bulunacaktır. Bunun anlamı da, zayıflayan bir düşmanı Türkiye’nin kendi elleriyle güçlendirmesi ve onunla mücadelenin bedelini bile bile artırmasıdır.
Bu bedelin de ilave şehit kanı olduğu unutulmamalıdır.



Yazara E-Posta: selekdag@milliyet.com.tr