Patrick Özdemiroğlu

Patrick Özdemiroğlu

patrickozdemiroglu@gmail.com

Tüm Yazıları

Çocukluktan itibaren genelde aile ve toplum tarafından kibar davranmaya teşvik ediliyoruz. Ancak büyüdükçe, anne babalarımızın (hatta Nuri Bilge’nin bile) nezaket ve mütevazılıkla “işlerini göremediği” bir paralel gerçekliği de fark ediyoruz. İdeal olanla kullanışlı olan arasındaki dengeyi nerede bulduğumuz da çoğunlukla “karakterimizi” belirliyor. 

Bu realite canlılar arasında yeterince kaos yaratmıyormuş gibi, denkleme yeni bir bilinmeyen daha eklendi: Robotlar. 

Yapay zekâ ile iletişim genelde “işlevsellik” tabanı üzerine oturuyor. Bir sorumuz var, ona en doğru yanıtı arıyoruz. Ve bunu sağlayacak istemi bulmak belli ki artık hayatımızın önemli parçalarından biri olacak. Ancak YZ ile diyalog kuran birçok insan için söz konusu işlevsellik beklentisi, nezaketi terk etmek için yeterli bir gerekçe değil. Karşımızda kabalığımızı hiçbir şekilde yargılamayacak bir muhattap olmasına rağmen. 

Haberin Devamı

Öyle ki yapılan araştırmalara göre İngilizlerin yüzde 71’i ve ABD’lilerin yüzde 67’si YZ ile kibarca konuştuğunu söylüyor. Bunların yüzde 12’si motivasyonlarını “İlerde robotlar dünyayı ele geçirdiğinde başımız ağrımasın Ali Rıza Bey” diye anlatıyor. 

Peki Skynet’i bir kenara koyarsak, yapay zeka ile kibar bir iletişim kurmak sonuç bağlamında neleri değiştirir? 

‘Lütfen’lerin maliyeti 

Önce işin ekonomik tarafına bakalım. Aslında bu konuya girme fikrini bana veren açıklama OpenAI CEO’su Sam Altman’dan geldi. Bir X kullanıcısının, “İnsanların lütfen ve teşekkür ederim demesinden ötürü OpenAI elektrik faturaları ile ne kadar para kaybediyordur” tweetine Altman, “Yerinde harcanmış on milyonlarca dolar” diye esprili bir yanıt verdi. Toksik ilişkilerde sıklıkla iddia edildiği üzere her şakada gerçeklik payı var mıdır bilmiyorum ama Altman’ın esprisi acı gerçekler içeriyor. ChatGPT öngörülenden çok daha fazla kullanılıyor. OpenAI hiç de ucuz olmayan PRO aboneliklerden bile para kaybediyor. 

YZ pahalı bir iş. Altyapısı, uzmanlığı, eğitimi, lisanslaması hepsi maliyet. Ancak işin daha karanlık tarafı gezegene olan maliyeti. Üşenerek YZ’ye yazdırdığımız 100 kelimelik bir e-posta bile bir şişe suya mal oluyor. Yapılan hesaplara göre 2027 yılında YZ’nin harcadığı suyun Danimarka’nın yıllık tüketimini geçmesi bekleniyor. Bu bağlamda “nezaket” sadece Instagram’a atmak için yarınlar olmayacak gibi Studio Ghibli görseli oluşturmamak olarak da tanımlanabilir. 

Haberin Devamı

Kibarlık işe yarıyor mu? 

Şimdi asıl soruya geleyim: Yapay zekâya daha kibar hitap ettiğimizde bu aldığımız yanıtları olumlu anlamda geliştiriyor mu? Şaşıracaksınız ama cevap; evet. Ama burada nüanslar mevcut. Anlatayım: 

■ Kibar istemler YZ’de “Bu tatlı insana daha fazla yardımcı olayım” arzusunu tetiklemiyor. Bu süreçte duygular yok. 

■ Ancak nazik yaklaşım genellikle daha detaylı ve daha derinlenmesine düşünülmüş istemlerin doğmasına neden oluyor. Bu da YZ’nin bağlamı daha iyi anlamasıyla ve daha isabetli yanıt vermesiyle sonuçlanıyor. 

■ Sohbet robotları karşıdakini yansıtmak üzerine eğitiliyor. Siz nazik bir şekilde iletişim kurduğunuzda, benzer bir dil ile karşılık görüyorsunuz. Bu da kullanıcı deneyiminin daha tatmin edici olmasını sağlıyor. Ve insan psikolojisi olumlu iletişimin sonuçlarını daha faydalı, güvenilir görmeye eğilimli. 

Haberin Devamı

■ Öte yandan istem kavgacı bir dil ile yapıldığında çatışmadan kaçınmak isteyen

YZ yanıtları daha kısa tutmaya özen

gösteriyor. Bu da alınan yanıtları nispeten daha az faydalı hale getirebiliyor. 

■ Bir başka deyişle nazik davrandığımızda YZ daha akıllı hale gelmiyor, onun yanıtlarının doğruluğu bundan etkilenmiyor ancak aldığımız yanıtların kalitesi dolaylı olarak değişiyor. 

Uzun lafın kısası, yapay zekâ ile olan iletişiminizde nazik olmanız yarattığınız çevre hasarına değebilir. Yeter ki gerçekten ihtiyacınız olduğunuzda YZ’ye başvurun. (Hayır, “Ya Gemini, canım çok sıkılıyor sence neden sıkılıyor?” demek yeterli bir ihtiyaç değil)