Çok üzgünüm ama ilk beşin yakınında bile değiliz. Neden mi? Tabii böyle sert bir iddia, ispat ister değil mi? O zaman bana Türk mutfağına ait, evinizde pişen 20 yemek sayın. Ama bu yemekler herkes tarafından bilinsin. Malzemeleri yerel olsun. Teknik bize özgü olsun. Çok zor değil mi? Bugün eleştirmeye önce sizlerden başlayacağım sonra kendimden çıkacağım. Türk mutfağı, coğrafi olarak bakıldığında zengin gibi görünüyor. Geçmişte yaşanılan yokluk ve savaşlar, bu kültürün üzerine ince bir toprak atmış. O toprağın altında dünyanın en verimli bitki örtülerinden biri var. Bizim topraklarımızda her şey çok lezzetli yetişiyor ama biz bunu değerlendiremiyoruz. Dünya mutfağı olamıyoruz. Peki neden?
1- Tarım politikalarını eleştirmeyeceğim. Çünkü balık baştan kokar, o kadar müsrif millet olduk ki, evimize aldığımız domatese saygı duymazsak, politika iyi yapılsa ne olur, yapılmasa ne olur! O domatesi çöpe atarken; onu ekip büyüteni, manava getireni bir düşünün. İşte mutfak olmak buradan başlıyor, malzemeye değer vermekten.
2- Çok gelenekselci bir damak yapımız var, yeniliklere açık değiliz. Hep bildiğiniz yemekleri istiyorsunuz, hep bildiğiniz restoranlara gidiyorsunuz. Hayat mercimek çorbasıyla geçmez. Yapabileceğiniz binlerce çorba var.
3- Örgütlü bir tüketici bilincimiz yok. Ne demek bu? Dedim ya dünyanın en güzel topraklarına sahibiz. İstanbul Boğazı’ndan çıkan balıklar istisnasız dünyanın en güzel balıkları. Yeryüzünde kimse aksini söyleyemez. Lüferse balıkların kralı ama seneye kalmayacak, “Yemeyin şu lüferi birkaç sene” diyoruz, takan yok. Bunun gibi bir sürü örnek gösterebiliriz. Marketten aldığınız neyin tadı kaldı? Sucuğa bakın, size sucuğun tadını unutturdular. “Kullanmayın kardeşim şu katkı maddelerini, rahat bırakın sucuğumuzu” diyorum, ama kendi kendime...
4- “Türk şefler çok iyidir, çok yeteneklidir” diyoruz değil mi? Yok! Yetenekli olsak kaç yazar? Dünyaya kim bizim lezzetlerimizi, ürünlerimizi tanıtıyor? Kimse! Birkaç şef arkadaşım diyor ki, “Biz yurt dışındaki yarışmalara katılıp Türkiye’yi temsil ediyoruz.” Hadi oradan! Yarışmayla mutfak mı tanıtılır? Önce marka olacaksın, sonra o ülkeye gidip bir şubeni açacaksın, o ülkedeki herkesi lezzetlerine hasta edeceksin, sonra şubelerini kendi uçağınla gezeceksin. Öyle bakanlığın verdiği bedava biletle gittiğin yarışma sadece seni eğlendirir.