Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

■Sosyal medya, internet, televizyon, radyolar ve aklınıza gelebilecek “her an” yayın yapma şansına sahip tüm mecralar karşısında gazetelerin şansı yok zannediliyor uzun zamandır. Bu hatalı algıyı düzeltmek zor ama imkansız değil. Milliyet olarak cumartesi ve pazar sabahı elinize aldığınız gazeteler bunun için güzel bir örnek oldu.

■Gazeteler güçlerini markaları ve insan kaynağından alırlar. Milliyet olarak Cuma akşamı İsrail’in Lübnan’a düzenlediği saldırının ardından gözümüzü kulağımızı bölgeye çevirdik. Yazı işlerimizin toplam meslek tecrübesi iki asır, dış haberler servisimizin toplam meslek tecrübesi de yarım asırdan fazla. Sahip olduğumuz tecrübe bize, kriz durumlarında kimlerle konuşmamız, nerelere bakmamız gerektiğini söylüyor.

Haberin Devamı

Bölgedeki tüm haber kaynaklarımızı, dinleme ve izleme servislerimizi aynı anda harekete geçirdik. Sonuçta Milliyet’in pazar günü karşınıza çıkan manşeti, dün internet sitelerinin manşetlerinde yer alıyordu. Eğer işinizi doğru yaparsanız “gazetelerin bu çağda şansı yok” inanışının doğru bir inanış olmadığını herkese göstermiş olursunuz.

Milliyet’in inadı…

Milliyet’in inadı…

■Söylediklerimi biraz daha açayım: Sayfaya aynı gün çıkan iki farklı Milliyet’in birinci sayfa fotoğraflarını bilerek aldım.

Birinci sayfayı yıkmak ve yeniden yapmak, manşetin devam haberi için içeride tüm düzeni değiştirmek normalde çok sık yapılan bir iş değildir.

Biz iyi haber her çabayı hak eder anlayışıyla sık sık değişiklik yapıyorduk ama ilk kez üst üste iki gece aynı şeyi yaptık.

Cumartesi sabah elinize aldığınız gazeteyi 01:43’te, Pazar sabah elinize aldığınız gazeteyi de 01:47’de matbaaya yolladık. Bu zamana karşı yarışta ilgili servisler, yazı işleri kadar, editörlerimiz ve sayfa sekreterlerimiz de ellerini taşın altına koydular. Hem okurumuza karşı sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmiş olduk hem de ertesi gün, Milliyet’in haberlerini tüm mecralarda izlemenin keyfini yaşadık.

■Kimse iddiasını ispatlamak zorunda olmadığı ve iddiası boş çıktığında da özür dileme erdemini göstermediği için, Türkiye bir iddia etme cenneti. İddialı cümleler kuruyorum zira paragrafın devamında ispatını sağlayabiliyorum. Diyelim ki tek bir haberle ilgili olarak 12 saat boyunca kafanızı sosyal medya platformlarından ayırmadınız. Ertesi sabah gazeteyi aldığınızda okuma süresi iki dakika olan bir haberde, sizin 12 saat boyunca ulaştığınızdan daha fazla bilgi ve doğru ayrıntılar yer alır. Bu bir sihir değil, gazeteler Türkiye ve dünya genelinde yayın yapan haber ajanslarına her ay yüzbinlerce liralık faturalar ödüyorlar, yani bir haberdeki tüm gelişmeler zaten ellerinin altında oluyor. Bunun üzerine mesleki tecrübenin getirdiği doğru kaynaklardan bilgi alma kısmını da ekleyin. Bitti mi derseniz bitmedi, bir de bu çağda hemen her habere eklenen manipülatif ya da abartılı bilgileri eleyen editoryal gözlerimiz var. Siz 12 saatinizi tek bir haber için harcar ama geride kalır, yanlış yönlendirilirken, gazeteler her önemli gelişmeyi bu saydığım çerçevede takip ediyorlar. Bu çağda en değerli şey zaman ya, gazeteler aslında okurlarına müthiş bir zaman kazandırıyorlar.

Haberin Devamı

■Tüm bunlara karşın gazetecilik tehdit altındaki mesleklerin başında geliyor. Yanlış anlaşılmasın tehdit, yapay zeka falan değil. Massachusetts Institute of Technology (MIT) tarafından yapılan bir araştırmaya göre, yapay zeka şu an için çoğu işte insanların yerini almak için hâlâ çok pahalı. Çalışma, işçi ücretlerinin yalnızca yüzde 23’ünün maliyet etkin bir şekilde yapay zeka ile değiştirilebileceğini ortaya koydu. Araştırmacılar yapay zeka maliyetinde her yıl yüzde 20’lik bir düşüş olsa bile, bilgisayarla yapılan görevlerinin şirketler için finansal olarak verimli hale gelmesinin on yıllar alacağını yazdılar raporlarına. Bizim mesleğimizi tehdit eden gelişme, reklam pazarının sosyal medya devleri tarafından manipüle edilmesi. İddia benim iddiam değil, İspanya’da aralarında El Mundo, El Pais gibi devlerin de olduğu 83 medya şirketi birleşti ve Meta’nın kullanıcı verilerine dayanan kişiselleştirilmiş reklam stratejisinin AB düzenlemelerine uymadığı iddiasıyla 550 milyon dolarlık tazminat davası açtı. Dava dilekçesinde, “Meta’nın demokrasinin kalitesi için temel olan İspanyol medyasının hayatta kalmasını tehlikeye attığı” ifadesine yer verildi. Biz Türkiye’de birleşip böyle bir dava açamayız zira buna dair yapılmış yasal düzenlemelerimiz yok. Bu düzenlemelerin bir an önce yapılması gerekiyor artık.

Haberin Devamı

■Bizim iddiamız çağın teknolojik gelişmelerinin gazeteleri gereksiz değil, aksine çok daha gerekli kıldığı yolunda. İnadımız, örneklerle bunu herkese gösterme inadı. Tek başımıza yapabileceklerimiz var ama sonuçta okurun gazetelerin değerini bilmesi ve hangisi olursa olsun bir bayiye gidip alması, şirketlerin de reklam bütçelerini gazetelerin gündem belirleme gücüne göre ayarlaması gerekiyor. Herkese güzel bir hafta ve iyi okumalar diliyorum...