Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

*Çağımız, çok uyaran olması nedeniyle, bir konuda odaklanmanın en zor olduğu çağlardan birisi. Milliyet olarak odaklanma konusunda ısrarımızı sürdürüyoruz. Mesela, geçen hafta çok konuştuğumuz iki genç kızı katledip, surlardan atlayarak yaşamına son veren Semih Çelik’in durumu. Psikiyatri servislerinde defalarca tedavi görmüş birisinin yarattığı vahşeti sadece ceza yasaları açısından ele almadık. Muhabirlerimiz konuya dair yetkin her isimle konuşarak, Ruh Sağlığı Yasası çağrısını manşete taşıdılar. Sadece bu değil. Mavi yakalıların maaşlarının beyaz yakalıların maaşını geçtiğine, iş dünyasının ara eleman ihtiyacının giderek arttığına dair yüzlerce haber yapıldı. Milliyet işin peşini bırakmıyor ve Mesleki Eğitim zirveleri yapmaya devam ediyor. Bu zirvelerde iş dünyasının temsilcileriyle, öğrencileri, meslek liselerinin idarecileriyle, üniversite yöneticilerini buluşturmaya devam ediyoruz. Bizim için Türkiye’nin sorunları, bir başka sorun gündemi kapsayıncaya kadar konuşup, unutulacak sorunlar değil. Bazen dosya haberlerle, bazen zirvelerle, sorunumuz olan her konu için uğraşmaya devam ediyoruz.

Haberin Devamı

Milliyet ve odaklanmak üzerine…

*Ulusal güvenlik ve Türkiye’nin savunma ihtiyaçları her zaman odağımızda olan bir diğer konu. Almanya Başbakanı Scholz’un Türkiye’yi ziyaretinden önce gelen Eurofighter uçaklarının satışına onay sürecini ve Ankara’da başlatılan müzakereleri duyuran tek gazete yine Milliyet oldu. Durduk yere odaklandığımız bir konu değil savunma ihtiyaçlarımız. Yaşadığımız coğrafyanın getirdiklerinin, hava muharebelerinde it dalaşı yerine, düşmanı erken tespit etmek ve görüş ötesi füzelerle vurma konseptinin geldiğini biliyor ve Gökvatan’ı odağımızda tutmaya devam ediyoruz.

Milliyet ve odaklanmak üzerine…

*Bir diğer odak noktamız da elbette diplomasi. Ankara Temsilcimiz Didem Özel Tümer, KKTC Cumhurbaşkanı Tatar’ın, 15 Ekim’de New York’ta Rum Yönetimi Lideri Hristodulides ile gayri resmi yemekte buluşmasını yazdı. Yazının en önemli noktası Türkiye’nin, Rum Kesimi federasyon dışındaki seçenekleri konuşmaya hazır olduğu zaman gündeme gelecek ve iki ana vatanın da katıldığı 4 artı 1 görüşme önerisi. Bu öneriye Atina da kayıtsız kalmayacaktır. Bu arada Milliyet olarak Türk-Yunan ilişkilerine dair çalışmalarımıza devam ediyoruz. Levent Köprülü, dış haberler servisimizin başı olarak hafta içerisinde Kadir Has Üniversitesi’nin düzenlediği Türk-Yunan Genç Liderler Sempozyumu’nda bir konuşma yaptı. Milliyet’in bir konuya odaklandığı zaman nasıl ilerlediğini gösteren örneği de Türk-Yunan ilişkileri üzerinden anlatayım:

Haberin Devamı

Ankara Devlet Opera ve Balesi’nin baş dansçısı İlhan Durgut, geçen hafta Atina’da Kazancakis’in ünlü eseri Zorba’daki John karakterine hayat verdi ve dakikalarca alkışlandı. Bu haber de sadece Milliyet’in kültür-sanat sayfalarında yer aldı.

Milliyet ve odaklanmak üzerine…

*Diplomasi deyince, odaklanma alışkanlığımızı, ustalarımızın izinde sürdürmek yaptığımız. Milliyet’te tam 66 yıl çalışan Sami Kohen’in aramızdan ayrılışının 3. senesi geldi bile. Bu Perşembe günü Bahçeşehir Üniversitesi’nde Sami Kohen Anısına Dış Politika Sohbetleri’nin ilkini gerçekleştireceğiz. Alanının en uzman isimlerinin katılacağı etkinlik geleceğe dair birçok başlıkta bize ışık tutacak.

Haberin Devamı

Milliyet ve odaklanmak üzerine…

*Odaklandığımız değil odaklanmak zorunda kaldığımız bir konu daha var, o da kaynağı Milliyet olan haberlerin medyada kaynak gösterilmeden kullanılması. Eğitim Servisi Müdür Yardımcımız Ozan Kadüker ve muhabirimiz Çiğdem Yılmaz, bir ajans gibi çalışmaya devam ediyorlar, adlarını bu köşede sık anmamın nedeni de meslektaşlarımızın eksik bıraktığını tamamlama çabamla alakalı...

*Başlıkta ve yazının ana fikrinde neden odaklanmadan söz ettiğimi de izah ederek bitireyim zira bu bizden çok sizi alakadar ediyor. Dünyadaki çeşitli düşünce kuruluşları ve üniversitelerin medyanın geleceğine dair yaptıkları araştırmalara katılıyor, soruları cevaplıyorum. Biten ve elime ulaşan çalışmalarda basılı medyanın öne çıkan özellikleri somut ve güvenilir olmak, özellikle dosya haberlerde okuma ve anlama kolaylığı, arşiv değeri, algılanan yüksek kalite gibi maddeler ön plana çıkıyordu. Son 7 ayda yapılan 2 ayrı çalışmada, gazete okurları, “dikkat için daha az rekabet, kolay odaklanma” üzerinde durmuşlar. Bu konuda dikkatimi en fazla çeken yorum, İrlanda, Lüksemburg, Belçika ve Hollanda’da faaliyet gösteren Madiahuis’in CEO’su Peter Vandermeersch’e ait. Vandermeersch, basılı yayınların gelecekte insanların dijital dünyanın acımasızlığından uzak kalıp, gazete arkasına saklanarak kaliteli zaman geçirmek için kullandıkları bir “lüks ürün” haline geleceği görüşünde.

*Bu tür araştırmaların sonuçlarını aslında sadece gazete yöneticilerinin değil, şirketlerin karar mekanizmaları ve bütçe dağıtan birimlerinin başındaki kişilerin de okuması gerekiyor. Mesela sadece fiziksel basılı materyallerin okuyucularda kalıcı bir izlenim bırakabildiğini gösteren araştırma sonuçları, META mecralarında bütçe kullanan on binlerce firmadan biri olmanın sanıldığı kadar avantaj sağlamadığını anlatmak açısından önemli bir veri seti. Evet, papirüs artık kağıt olarak kullanılmıyor ama tarihe geçmişin üzerine yazıldığı tabletler ışık tutuyor.

Herkes bu gerçeğin farkına varıncaya ya da Türkiye’de haber, habere verilen emek, haber için harcanan bütçe, yasalarca koruma altına alınıncaya kadar geçecek zaman hepimizin aleyhine işliyor. Herkese iyi bir hafta ve iyi okumalar diliyorum...