Dün vaka sayısı 10 binin altında geldi ama çarşamba günü gelen vaka artışı dikkatinizi çekti mi?
Virüsün kuluçka ve belirti gösterme süresine bakacak olursak, tam kapanma döneminin sonunda hasta sayımızı arttırdık. Dün gelen sayı dahil hepsi tam kapanma döneminin vakaları, kademeli normalleşmenin tablosunu gelecek hafta alacağız.
Yaz geldi, dışarıda virüsün bulaşma imkanı azalır tezi doğru ama yeterli değil.
Yine çarşamba günü İstiklal Caddesi’ni hatta birden fazla ailenin aynı masada buluştuğu Belgrad Ormanı pikniklerini görünce insan daha fazla endişe ediyor.
Koronavirüs sürecinden en az hasarla çıkmamız için bir haftalık daha kapanmaya ve her gün 800-900 bin kişiye aşı yapmaya ihtiyacımız var.
Şu an nüfusun ancak yüzde 13’ü aşı korumasında, bu oranı hızla arttırmadığımız sürece, şimdi ya da sonbaharda kapanmalarla geçecek hayatımız.
Sağlık Bakanlığı, toplumun en hareketli kesimlerine hemen, ardından yaş kriterini bir anda 40’lara kadar düşürüp, bir haftalık kapanma sırasında milyonlarca aşı yapabildiği takdirde sonbahara rahat gireceğiz. Kaldı ki, aşılama takvimine bakacak olursak sonbaharda, daha önce aşılanan sağlık emekçilerinin, tekrar aşı olma zamanı geliyor.
Evet çok çektik, çok sıkıldık ama eylülde okulları açmanın, insanları ofislere döndürmenin yani normalleşmenin tek yolu maalesef bu...
Fenerbahçe’yi Löw değil bu adam şampiyon yapar
Fenerbahçe’nin gelecek sezon şampiyon olması, 7 yıllık hasrete son vermesi tek bir adama bağlı.
Bu adam ne bir futbolcu ne de bir teknik direktör.
Bein Sport spikeri Özkan Öztürk bu sene Süper Lig’de 12 Fenerbahçe maçı anlattı, Fenerbahçe 12 maçı da kazandı.
Son hafta, Kayseri’de, “Maçı kaybettik, Özkan’ın uğuru da boş çıktı” diye televizyonu kapattım, baktım o maçı da kazanmışız.
Uzun yıllar aynı radyoda çalıştığım, spikerliğinin ilk yıllarında sabaha karşı işe gidip Brezilya Ligi maçları anlatan, Fransa 2. Lig maçlarını anlatırken kazandığı tecrübe nedeniyle futbol dünyasının tanıdık isimlerinin fikir sormak için aradığı Özkan, şimdi Fenerbahçe maçlarındaki uğurum haline geldi.
Bir Fenerbahçeli olarak başarıyı uğurlara inanarak aramaktan mutlu değilim ama insan doğası böyle işte.
Benim Özkan Öztürk’ün uğuruna inanma lüksüm var ama Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un böyle bir lüksü yok.
Aslında, kendisini Fenerbahçe kadar büyük gören “Fenerbahçelilere” bakınca Ali Koç’un hiçbir lüksü yok.
İsmail Hakkı Durusu vapurundan bugüne dersler
Mustafa Kemal Atatürk’ü Samsun’a taşıyan Bandırma vapurunun kaptanıydı İsmail Hakkı Durusu.
Adı Şehir Hatları’nda bir vapurda yaşıyor ama hikâyesi her sene biraz daha unutuluyor.
1922’de, daha Cumhuriyet kurulmadan, Büyük Taarruz başlamadan emekli oldu İsmail Hakkı Kaptan.
Kasımpaşa’da eski, bahçeli evine yerleşti.
Bağımsızlık kazanıldı, Cumhuriyet kuruldu, İsmail Hakkı Kaptan hiç hatırlanmayı istemedi, kahramanım diye ortaya çıkmadı.
İçişleri Bakanı olduğu dönemde Anadolu’daki direnişin ezilmesi için emirler yollayan, gazetesinde “Hangi Şark ülkesi Garp’a karşı başarı sağlamış ki” diye sorular soran Ali Kemal, İzmir kurtuluş haberini “Gayemiz birdi” başlığıyla vermişti.
Cumhuriyet’in kuruluşunun ardından, Atatürk ilk kez Temmuz 1927’de İstanbul’a geldi.
Aynı gün görmek istediği, Dolmabahçe’ye ilk davet ettiği kişilerden biri, Bandırma vapurunun kaptanı İsmail Hakkı Durusu oldu.
O davete gitmedi Durusu Kaptan zira mürettebatından birinin Mustafa Kemal Atatürk’e ulaşıp para yardımı istediğini duymuştu.
Torunlarına “Türk ulusunun yeniden doğmasına tanıklık etmenin gururu bana yetti” diye anlattı tercihini.
Atatürk daha sonra bir kere daha davet etti İsmail Hakkı Kaptan’ı ama hastaydı, o zaman da gidemedi Atatürk’e.
Düşünün, böyle bir kahramanın ilk gazete röportajı, Cumhuriyet kurulduktan 14 sene sonra, 1937’de yapıldı.
Hayatını, yaptığını ve hatta kahramanlığını bile paraya, şöhrete tahvil etmek isteyenlerin olduğu bir dünyada bindiğiniz vapurun adı, aslında hikâyesi unutulmaması gereken bir kahramanın adıdır.
Hayırdır Türkiye...
Babasını öldüren evlat,
Kızını öldüren anne,
Annesini öldüren oğul...
Son bir haftada yaşandı tüm bunlar.
Hayırdır Türkiye diye durup bir düşünmemiz lazım...