Biri, seçilirse görev süresinin sonunda 82, diğeri görevine devam ederse, dönemi bittiğinde 86 yaşında olacak.
Cuma gününün ilk saatlerinde karşı karşıya gelen ve ABD’yi yönetme adayları Trump ve Biden’dan söz ediyorum.
BBC her iki adayın söylediklerini doğruluk kontrolünden geçirmiş.
Zıt dünyaların insanları olsa da yalan söylemek konusunda ikisi de oldukça başarılı.
Trump, Biden’ın vergileri dört katına çıkaracağı ve ileri dönem kürtaja izin vereceği konusunda yalan söyledi.
Biden da döneminde hiç ABD askeri ölmediği, Trump dönemine oranla göçmen sayısını yüzde 40 düşürdüğü konusunda yalan söyledi.
Sonuç olarak ABD’nin geleceğini şekillendirecek, yapay zekadan, Rusya ve Çin ile olan gerilimleri yönetecek adamların durumları bu.
Batı’nın yeni ve karizmatik liderler çıkaramaması aslında küreselleşmenin tıkanmasının da bir sonucu.
Pandemi sırasında kırılan tedarik zinciri, maske dahil çok basit şeylerin bile üretimini Asya’ya kaydıran Batı’yı hazırlıksız yakaladı.
Üzerine gelen Ukrayna-Rusya savaşı ve yaptırımlar Avrupa’nın savunma ve enerji konusunda ne kadar zayıf olduğunu ortaya koydu.
İsrail’in Gazze’de giriştiği katliamsa başkentlerin ülke sokaklarından ve vatandaşlarından kopuşunun ilanı haline geldi.
Özgürlükler ülkesi diye bilinen ABD, kampüslerdeki eylemleri yasaklamak adına neredeyse Hristiyanlığı inkar edecek hale geldi, bir zamanlar özgürlüğün başkenti Paris’te, Filistin’e destek eylemleri yasaklandı.
1980’lerde, dünyanın değiştiği ve soğuk savaşın sona erdiğini düşündüğümüz dönemin liderlerini bir düşünün bir de şimdiki liderlerini.
Sadece liderler değil sistemler de aşındı. 1980’lerde tüm dünyaya örnek gösterilen Baltık tipi sosyal demokrasi vardı, şimdi Baltık ülkelerinde de aşırı sağ partiler iktidarda.
Batı artık dünyanın fikir ve özgürlükler lideri değil, yaşlanan nüfusu, işlevini yitirmiş ordularıyla güç merkezi de değil.
Doların gücü ve Avrupa pazarının ekonomik üstünlüğü olduğu doğru ama gidişat bunun da çok uzun sürmeyeceğini gösteriyor.
Batı’nın çöküşü, sarsıntısız ve 1-2 yıl gibi kısa bir sürede olmayacak, bu kesin.
Batı, gücünü koruyabilmek adına, Afrika ve Güney Amerika’da darbeleri desteklemeye, Gürcistan ya da Ukrayna’da gördüğümüz gibi kendisinden yana isimleri iktidara taşıyacak sokak hareketlerine, 3. Dünya Savaşı’na değil ama bölgesel çatışma yollarına başvurabilir.
Buna karşın Asya’nın, ekonomik ve askeri yükselişini nasıl sürdüreceği, ortaya ekonomik bir model koyup koyamayacağı önemli olacak.
Bu belirsizlik döneminde dünyada demokrasinin değil güvenlikçi politikaların yükseldiği bir zaman dilimi yaşayacağız.
Türkiye, Batı’dan kopmayarak ama Asya seçeneğini de dışlamayarak güvenli bir politika izlemeye çalışıyor ama her iki taraf da bizi bu politikayı değiştirmeye zorluyor. Bu zorlama, zorlu testlere de dönüşebilir, o yüzden de içeride daha sağlam ve birlikte durmak gerekiyor.
Şu okulları bulun lütfen…
Türkiye’de hep öğretimi hatırlayıp, eğitimi unutuyoruz ya, bugün saçma bir noktaya geldik.
Çocuklarımıza “hasta olmasan da rapor al, test çöz, arkadaşlarının önüne geç” diye bir eğitim vermiştik.
Bu eğitim hasarını düzeltemeden ortaya bir başka hasar alanı çıktı: Bu hasarın sebebi öğrencilere 100 tam puanla mezuniyet garantisi veren bazı özel okulların varlığı.
Ciddi ve gerçekten eğitim verme derdi olan özel okullar, öğrencileri zorlar, ciddi sınavlar yaparken, kimi adı özel okul olan ticarethaneler tüm öğrencilerini 100 tam puanla mezun ediyor ve haksız bir menfaat sağlanmasına neden oluyorlar.
Millî Eğitim Bakanlığı’nın bu okulları bulması ve mutlaka sistemden ayıklaması gerekiyor. Aksi takdirde lise çağına gelmiş çocuklara verdiğimiz eğitim, ailenin parasıyla arkadaşlarının önüne geçmeye devam edebilirsin eğitimi olacak.
Liseye bu eğitimle başlayan çocuktan iyi yurttaş olmaz, o çocuk, ileriki hayatında hep yasadışı yollara sapar, işlerini rüşvetle çözmeye kalkar.