“Zeki Abi anlatsana, Zeki Müren neden önünü kesti, neden çok ünlü olamadın?”
Bu soruyu bir değil onlarca kere sordum Zeki Çetin’e.
Mekânın kapısına ilk adım attığımda 15 yaşındaydım, son adımı attığımda 49.
Aradaki yıllara yayıldı sorularım, hiç doyurucu bir cevap vermedi Zeki Çetin.
2018’de bir kitap çıktı, bu iddiadan da söz ediyordu, koronavirüsün başında, mekânların durumlarını konuşmak için davet ettiğim televizyon programında, reklam arasında son kez sordum, yine geçiştirdi.
İşte böyle bir adamdı Zeki Çetin. Türk sanat musikisi âşığı, bu aşkla yanan kimse için kötü söz söylemeyen adam.
Türkiye’nin en ünlü dolar kuru mağduruydu aynı zamanda Zeki Çetin.
Bankadan kredi alarak taşındığı Maltepe’de alt katı kafe, orta katı müthiş bir balık lokantası, en üst katı da kendi sahne aldığı yer olarak dizayn etmişti.
Kriz patladı, bir gecede borcu dört katına çıktı, on yıllarca biriktirdiği dostlarını yardıma çağırdı.
Bugünün 70 lirasını ödeyecek dostlarını diledikleri zaman bedava ağırlamayı vaat etti, ilk gün sadece dokuz dostu yardım etti. Yıkılmadı, ayakta durdu Zeki Abi, biliyordu ki gazino geleneğinin bittiği bir ülkede Türk sanat musikisi adına ayakta kalan son mekân onun mekânıydı.
Bir eseri seslendirirken, müşterisinin boşalan bardağını fark edip dolduracak kadar büyük işletmeciydi.
Cuma günü umarım aramıza döner diye çıktı bu köşede yazı, öğlen ölüm haberi geldi.
Zeki Abi hiç ihtiyar olmadı, 80. yaş gününde sahnede İnci Çayırlı başta olmak üzere dostlarıyla söyledi şarkılarını, 53 senelik meslek hayatında sahneye hiç veda etmedi.
Türkiye güzel bir insanı, önemli bir sanatçısını kaybetti yani...
Ailesi katledilen subaya gelme diyen Genelkurmay Başkanı
TRT 1’de ekrana gelen “Bir Zamanlar Kıbrıs”ın perşembe günü ekrana gelen bölümünde yer alan “Banyo Katliamı” sahnesi çok konuşuldu.
Kuzey Kıbrıs’a gidenlerin çoğu kumarhanelerden çıkamadığı için, banyo katliamının yaşandığı, şimdi Lefkoşa’da İrfan Bey Sokak, No: 2 adresinde Barbarlık Müzesi olarak duran o evi bilmezler.
Binbaşı Nihat İlhan’ın eşi ve çocuğunun katledildiği 1963 Noel Gecesi tarihe Kumsal Faciası olarak geçmiştir.
Kumsal semtinde o gece başka katliamlar da yaşanmıştır.
Binbaşı Nihat İlhan, eşinin ve çocuklarının katledildiği haberini hemen almadı ama olaydan üç gün sonra duydu.
Ne acı, o zamanın Genelkurmay Başkanı Cevdet Sunay, ailesinin katledildiğini öğrenen Binbaşı Nihat İlhan’a, telefonda “Ankara’da hava çok gergin, şimdi buraya gelirsen, 6-7 Eylül olaylarının bir benzeri yaşanabilir” diyor.
Ailesini o katliamda kaybeden Binbaşı Nihat İlhan, 1964 yılında memleketi Elazığ Askeri Hastanesi’ne tayin oldu.
O hastanede 14 yıl çalıştı, Tuğgeneral olarak 1982’de emekli oldu, 1984-89 yılları arasında Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürü olarak çalıştı. 2016’da vefat etti.
Gelelim Ankaralı karakterinin kim olduğuna.
Dizide elbette daha farklı rolde ama Ankaralı karakteri aslında Piyade Yarbay Ali Rıza Vuruşkan’ı hatırlatıyor.
İş Bankası Müfettişi Ali Conan kimliğiyle girdi Kıbrıs’a, Yarbay Ali Rıza Vuruşkan, Türk Mukavemet Teşkilatı’nın ilk Bayraktar’ı oldu, Bozkurt kod adıyla anıldı.
Az bilinen bir gerçeği daha yazayım, Ergenekon operasyonları sırasında gömülü silahların bulunduğu Zir Vadisi’ni hatırladınız mı?
Tarım Bakanlığı’na ait çiftlikte 12 Eylül 1958’den itibaren Kıbrıs’tan gelen mücahitlere askeri eğitim verildi.
İlk kafile 30 kişiydi, orada eğitim alanlar sonra Kıbrıs’a dönüp diğer TMT üyelerini eğittiler.
Genelkurmay’dan tamamen bağımsız Özel Harp Dairesi faaliyeti olarak yürütülen bu çalışmalarda yazılı metin hiç kullanılmadı, bir arşivi de yoktur tahminen.
Kıbrıs’ta yaşananları öğrenirken aslında en çok Türkiye’de olanları öğrenir insan.
Not: Fotoğrafta sağdaki kişi Ali Rıza Çalışkan’dır.
Kadınlara kibarlık yapılmayacak yer
Kadınlara kibar davranmanın da kendi içerisinde koşulları vardır.
Mesela, merdivenden yukarıya çıkılacağı zaman kadına öncelik vermez bir centilmen.
Doğru ve kadını rahatsız etmeyecek olan, erkeğin önden çıkmasıdır.
Buna karşılık, merdivenden inileceği zaman öncelik mutlaka kadının olmalıdır.
Bir centilmenin dikkat edeceği başka kurallar da vardır; mesela, kaldırımda yan yana yürürken, erkeğin görece daha tehlikeye açık yol tarafından yürümesinden bahsedebiliriz.
Hadi bunlar eskide kalan şeyler diyelim ama bir centilmen en azından bir kadınla iki kişilik yemeğe oturduğunda telefonunu sessize alır, zırt pırt mesajlarını kontrol etmez...
Serdar Ortaç’a anlamsız tepki
Bebek’teki bir mekândan çıkışında, gazetecilerin sorularını yanıtladığı sırada, bir vatandaş Serdar Ortaç’a “Ahmet Kaya’ya o hareketi yaptın ya, sen adam değilsin” diye bağırmış.
“Ben adam olmam” diye şarkı yapmış birine, “Sen adam değilsin” diye bağırmak anlamsız bir tepki.
“Vicdanın sızlıyor mu?” diye sormak daha doğru olurdu sanırım...