Yaşanan saldırı aslında hiç de şaşırtıcı değil. Türkiye’ye açıktan saldıramayacaklarından içeride karmaşa yaratmaya çalışmaktan başka çareleri yoktu.
Saldırıya fay hatlarımız yerine, bu ülkede yaşayan herkesin gurur duyduğu, Türkiye’nin savunmasının en önemli noktalarından birisinden başlamaları tesadüf değil, bize bir mesaj veriyorlar.
Üstelik bu mesajı tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’nin dünyadaki dolar hegemonyasını sona erdirme amacı olan Brics Zirvesi’ne katılmak için Kazan’a geldiği ve Rusya Devlet Başkanı’yla görüşme yaptığı günde vermeyi seçtiler.
Zamanlama manidar lafını kullanmayı çok sevmem ama hem zamanlama hem de hedef alınan yer manidar.
***
Sözde Kürdistan’ı denize çıkarmaya yarayacak ve aynı zamanda Irak ile İsrail arasında ekonomi ve güvenlik koridoru oluşturmayı amaçlayan Davud Koridoru meselesi ortaya yeni çıkmış bir bilgi değil.
Fakat ABD’de çizilmiş bu planın hayata geçirilmesi için gereken İsrail yayılmacılığı ve terör örgütünün Suriye kolunun taşeronluğu son dönemde iyice belirgin hale geldi. Tüm başkentler biliyor ki Türkiye bu plana karşı sessiz kalmaz.
O derinlikte yapılacak operasyonda en yoğun görev hava kuvvetlerine ve SİHA’lara düşecektir.
F-16’ların gövde yarı ömrünü uzatan, modernize eden yer de, SİHA üretimimizde yine görev alan yapı neresi, elbette TUSAŞ.
Terör örgütüne TUSAŞ’a saldırması emrini verenler için Kaan’ın geliştirilmesi de bir diğer rahatsızlık, çünkü ver siyasi tavizi, al savaş uçağı oyununu artık oynayamayacaklar.
Seçilen tarihin tesadüf olmadığı belliydi, bunlar da hedefi açıklamaya yarayan bilgiler.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir süredir ısrarla iç cepheyi kuvvetlendirmekten ve birlik olmaktan söz ediyor. Siyaset gereği söylenmiş cümleler değil aslında bunlar.
Çok fay hattımız var, 40 yıldır uğraştığımız terör, Suriye’den gelenlere yönelik provokasyon çabaları, mezhepsel kaşımalar hepsi bizim için riskli alanlar ama Türkiye’ye mesaj verme derdinde olanlar ilk TUSAŞ’ı hedef seçtiler.
Bu saldırıyla verilen mesaja karşı Ankara’nın da karşı mesajları mutlaka olacaktır.
Bir kısmı kısa vadeli bir kısmı zamana yayılacak bu mesajlarda muhatap elbette terör taşeronları ve onların iplerini elinde tutanlar olacak.
ABD’de kim Başkan seçilirse seçilsin kesintisiz devam eden devlet politikası olarak işleyen konuları var.
İsrail endeksli politikalar değişmeyeceğine göre Davud Koridoru politikası da değişmeyecektir ki bu da Türkiye’yi karşı mesajı verme konusunda daha kararlı hale getiriyor.
Gelişmelere bakarak karşı mesajın sadece siyasi ya da sadece askeri olmayacağını tahmin etmek zor değil.
Önümüz kış ama bunun ilkbaharı ve yazı da olduğunu unutmamak ve o zamana karşı iç cepheyi daha da sağlamlaştırmamız gerek...