Daha fazla Selçuk, daha fazla Bayraktar ihtiyacı

ABD bize yeni F-16 Block 70 uçaklarını satmayı ve envanterdeki uçakları modernize etmeyi kabul ederse, Türkiye’nin
tüm sorunları çözülecekmiş gibi bir hava var.

Oysa durum tam olarak öyle değil.

Yunanistan Fransa’dan Rafale uçaklarıyla beraber menzili 320 kilometre olan Meteor füzelerinden de aldı.

Bu havadan havaya füze, bizim kullandığımız AIM-120 füzesinden neredeyse üç kat uzun bir menzile sahip.

Rakamı böyle yazınca moral bozucu olabiliyor fakat havadan havaya füzelerde “No Escape Zone” denilen, yani ateşlenen bir füzeden kaçma imkânı olmayan bir mesafe hesabı daha var.

Bu hesaba baktığımızda, Meteor füzelerinin 100 km, bizim kullandığımız AIM tipi füzelerin 55 km’lik, kaçışı imkânsız mesafesi var.

Tek sıkıntı bu da değil, Rafale uçaklarının burnundaki ASEA radarı, bizim mevcut F-16’larımızın mekanik dönüşle çalışan radarlarından daha etkili, daha gelişmiş özelliklere sahip. Yani şu an bir Yunan Rafale uçağı bizim F-16’ımızı daha önceden tespit edip, füzesini ateşleme imkânına sahip.

Yazının başlığı da işte bu noktada devreye giriyor. ASELSAN, yerli ASEA radarının prototipini bu senenin sonuna kadar teslim edecek. Bitti mi derseniz, bitmedi, bu sene 5 Temmuz’da, Sinop’ta yerli havadan-havaya ve görüş ötesi füzemiz Gökdoğan’ın F-16’dan atışı başarıyla gerçekleştirildi. TÜBİTAK-SAGE’nin 2013 yılından beri uğraşarak aldığı önemli bir sonuç bu.

ABD’ye bir dünya para ödemeyi kabul edip, buna rağmen tedarik sürecinde sorun yaşadığımız bir yükten daha yerli imkânlarla kurtulmuş olduk.

Daha da önemlisi, 5. nesil yerli muharip uçağımız TF-X 2030’dan itibaren Silahlı Kuvvetler’in envanterine girecek. Bu arada Baykar’ın da insansız muharip uçak projesi Kızılelma tüm hızıyla devam ediyor. Görünmez özelliğe sahip, yapay zekâyla çalışan, insansız bir muharip uçak üzerinde şu an Türkiye dışında sadece ABD ve Çin firmaları çalışıyor.

Bir de içimizdeki yara F-35 meselemiz var. F-35’ler hava-hava çatışmalarında, ABD’nin ihraç etmediği F-22’lerden daha iyi uçaklar değil. F-16’larda en üst seviye Block 70-72 diyoruz ama sadece Birleşik Arap Emirlikleri için üretilen Block-60’ın radar menzili, kalkış ağırlığı gibi bir sürü artısından bahsedebiliriz. Bir de Hindistan ile ortak üretilecek F-16’nın en üst versiyonu var ki bu modele de F-21 adını verdi ABD’liler.

Sonuç olarak, uçak almak istiyoruz, uçacağı yere karışmaya kalkıyorlar. En iyisi kendi muharip uçağımızı yapmak. Havadan havaya füze almanın bile izin süreci ve çok ciddi maliyeti vardı, onu da kendimiz yapıyoruz. ABD’nin Ege’de koruyamadığı dengeyle bitireyim bu bölümü: Meteor füzeleri F-16’lardan ateşlenemiyor. Ya F-35, ya Rafale, ya Eurofighter ya da İsveç yapımı Gripen uçaklarından olması lazım. Yerli muharip uçağımız ve yerli füze sistemimiz devreye girdiğinde, yetişmiş eğitimli pilot gücümüzle böyle dertlerimiz kalmayacak. Milli Savunma Bakanı Akar’ın da dediği gibi, Yunanistan, ülkeyi savunmak için fazla, Türkiye’ye karşı az gelecek silahlara milyarlarca euro öderken biz ihracat da yapacağız. O yüzden, daha çok Selçuk, daha çok Bayraktar’a ihtiyacımız var.

Süvari alayı karşılaması,kovid maskeleri

Türkiye ve İsrail’in karşılıklı büyükelçi atama kararı Ortadoğu ve Akdeniz’de tüm hesapları değiştirecek.

Diplomasinin sorun çözme sanatında bizim pek hatırlamadığımız bir sürü ayrıntıyı İsrail hatırlıyor.

Mesela, Mayıs 2020’de, 10 yıl sonra bir İsrail uçağının Türkiye’ye inmesini sağlayan, koronavirüsün dünyayı
kasıp kavurduğu dönemde İsrail’e yapılan tıbbi malzeme yardımı.

Cumhurbaşkanı Herzog’u Ankara ziyaretinde süvari alayının karşılaması sırasında çekilen fotoğraflar İsrail
medyasında geniş yer bulmuştu, İsrail Cumhurbaşkanı da yeni dönemi bu kareyle duyurdu halkına.

İsrail gazının Avrupa’ya ulaşmasından, Türkiye-İsrail-Birleşik Arap Emirlikleri üçgeninin bambaşka bir Ortadoğu oluşturma
ihtimaline kadar çok şey yazıldı son iki günde.

Küçük jestler belki tek başına sorun çözemez ama sorunların çözümünükolaylaştırdığı da bir gerçek.