Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gazze’de ve Ukrayna’da çocuklar ölürken, savaşların uzağındaki coğrafyalarda çocuklar için bir başka savaş veriliyor.

Bu Türkiye’nin de çok kısa süre içerisinde katılması ve hızla ilerlemesi gereken bir savaş üstelik.

Sözünü ettiğim savaşın ateşleyicilerinden birisi ABD’nin en önemli sosyal psikoloji uzmanı Jonathan Haidt’in Kaygılı Nesil kitabı oldu.

Haidt kitabında çocukluk çağı ruh sağlığı krizini, vakalar üzerinden ele aldı ve ebeveynlerin çocuklarının akıllı telefon kullanımını sınırlamaları gerektiğini sonucuna vardı.

Haberin Devamı

Herkesin bildiği beylik cümleler yerine vakalar üzerinden yapılan çalışma çok ses getirdi.

ABD’de çocukların sosyal medya kullanım yaşını 13’ten 16’ya çıkaracak yasa tasarısı, Haidt’in kitabının ardından başka tartışmalar başlattı.

Mesela, Tennesse, Utah, Ohio, Florida, Teksas gibi eyaletlerde kullanıcılara kısıtlama getiren yasal düzenlemeler yapılırken, New York ve Colorado gibi eyaletlerde, kullanıcılar yerine şirketleri düzenleme yapmaya zorlayan yasalar çıkarıldı.

Tartışma sadece ABD ile sınırlı kalmadı. Fransa Cumhurbaşkanı, 11 yaş altı çocuklar için akıllı telefon yasağı ve 15 yaş altı çocuklar için de sosyal medya yasağı önerdi.

Çocukları sosyal medyadan korumak adına yapılan tüm bu çalışmalarda tespit edilen ortak tehlikeleri de yazmam lazım:

Birinci ve en büyük tehdit bağımlılık.

ABD’de erişkinlerin günlük ekran süresi beş saat, Z kuşağının ise günde 6 saatten fazla olarak belirlendi.

The Harris Poll’un yakın zamanda yaptığı bir ankete göre ABD’li yetişkinlerin %84’ü sosyal medyanın günümüz gençlerinin ruh sağlığı üzerindeki etkisinden endişe ediyor.

Ebeveynlerin %88’i gençlerin teknolojiye aşırı bağımlı olduğunu düşünüyor.

Yine ebeveynlerin yüzde %68’i de akıllı telefonların okulda kullanılmasına izin verilmemesi gerektiğine inanıyor.

Araştırmadaki en ilginç sonuçsa genç yetişkinlerin %76’sının kendi nesillerinin teknolojiye aşırı bağımlı olduğunu kabul etmesi.

Bağımlılık en büyük ama tek sorun değil.

Mesela yapay zeka yardımıyla yaratılan ünlülerin çocukları suça ve fuhuşa sürükleme riski en taze risklerden birisi.

Haberin Devamı

Sohbet kanallarında karşılaşılan tüm radikal akımlar, istismar ve zorbalıklar diye liste uzayıp gidiyor.

Çocuk obezitesinde dünya birincisi olduğumuz için risklere hareketsizliği de eklememiz gerekiyor.

Görece geç başladığımız bu savaşta Türkiye’nin hem şirketleri hem de kullanıcıları zorlayacak düzenlemeler ve yasal düzenlemeleri yaptıktan sonra gerçek bir denetim süreci başlatması şart.

Yasaları değiştirmenin dışında Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın, yerel yönetimlerin de çocuklara ekran başında değil sahada spor yapmanın daha zevkli olduğunu gösterecek turnuvalar düzenlemesi gibi önlemleri almamız lazım.

En önemlisi ailelerin çocukla ilgilenmek yerine dizi seyretmek ya da kendi akıllı telefonuna gömülmek adına çocuğun sonsuz erişim ve internet kullanımını durdurmaları gerekiyor.

Ekonomideki sıkıntı geçer, işsizlik azalır falan ama bir nesil daha kaybedersek onu toplamak imkansız hale gelir...

Çocukları için savaşan dünya

YAŞ kararlarında baktığımız yer...

Haberin Devamı

Yüksek Askerî Şura kararlarıyla ilgili çok sayıda haber ve yorum okudum.

Bazı kararların haber yapılış şekli bana çok garip geldi açıkçası.

Mesela Korgeneral olduğu dönemde Suriye’de yapılan Fırat Kalkanı, Zeytindalı ve Bahar Kalkanı operasyonlarını yöneten Metin Tokel’in Orgeneralliğe terfi ettiği haberini medya olarak Başbakan olduğu dönemde Binali Yıldırım’ı karşılama meselesi üzerinden verdik.

Askerlik hayatının büyük kısmını terörle mücadelede bölgesinde geçirmiş, Türkiye için hayati önemde olan sınır ötesi operasyonları yönetmiş bir komutanı, BBC Türkçe Servisi’nin karşılama üzerinden tanıtmasını anlarım ama bize ne oluyor?

Sadece bu değil bir başka garabet daha var.

Orgeneralliğe yükselen Levent Ergün, eski bir Balyoz davası sanığı, FETÖ’nün hakimleri tarafından 13 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

Terfi haberlerinde bu bilgiyi hatırlatmak doğru ama yazmadığımız kısım da önemli.

Levent Ergün, görevine döndükten sonra Mardin’deki Hendek Operasyonlarını yürüten isim olmuştu.

Yani terfi kararı sembol bir mağduriyetten değil sahada gösterdiği başarıdan geliyor.

İster başhekim olun ister teknik direktör ya da orgeneral fark etmez, insanların bir ömür verdikleri kariyerlerindeki gelişmeleri geçmişin bir anı üzerinden anlatmaya çalışmak büyük haksızlık.