Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi, Diaspora Kürtleri Federasyonu’nun, Kürt halkının kendi kaderini tayin hakkının uygulanmadığı iddiasıyla Lozan Antlaşması hakkında yaptığı başvuruyu kabul etti.

Terör örgütü ve örgüte yakın duranlar bu gelişmeyi Lozan Antlaşması sorgulanacak gibi duyurdular ama gerçekte olan Komite’nin başvuruyu usul yönünden incelemek adına bir başvuru numarası vermesinden ibaret.

Birleşmiş Milletler’in numara kararı ve Almanya’nın ırkçılığı…

Başvuruda bulunanlar da Komite’nin Lozan Antlaşması’nı değiştirmek gibi bir yetkisi olmadığını biliyorlar ama umutları, haklarının çiğnendiği iddialarının hazırlanacak bir rapora girmesi.

Haberin Devamı

Türkiye’de başlayan ve iç hukuk yolları tükendiği için Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’ne bireysel başvuru kapsamında götürülmüş bir dosya ve dediğim gibi alınan bir başvuru numarası hikayenin başı ve sonu.

Ancak bu noktada hem bu Diakurd’u hem de Almanya’nın Kürt ırkçılığını mutlaka konuşmamız gerekiyor.

★ ★ ★

DiaKurd, Ocak 2022’de, İsveç’in başkenti Stockholm’de kuruldu.

On yıllardır Danimarka’da yaşayan Adnan Ağacan ve Paris Kürt Enstitüsü Başkanı Kendal Nezan sürecin başını çeken iki isim oldular.

Bu yapılanma Şubat 2024’te İsrail’de karşımıza çıktı.

Gazze’de bebek, çoluk çocuk katliamının sürdüğü bir dönemde DiaKurd Başkanı Adnan Ağacan, yanına Almanya ve Avusturya’daki Kürt derneklerinden de isimler alarak İsrail’e dayanışma ziyaretinde bulundu.

O ziyarette el üstünde tutuldular, dünya çapındaki Kürtlerin desteğinin İsrail ile birlikte olduğunu söyledikten sonra 7 Ekim saldırısının yapıldığı yerleşim birimlerini gezdiler, kameralara dayanışma mesajlarını tekrar ettiler.

Bu beyler, İsrail’in Gazze’de vurduğu hastaneler, sivil, özellikle de çocukların ve kadınların katledilmesine dair tek kelime etmemeyi tercih ettiler.

Birleşmiş Milletler’in numara kararı ve Almanya’nın ırkçılığı…
Diakurd’un İsrail’e destek ziyareti.

★ ★ ★

Gelelim bu Almanya’nın Kürt ırkçılığı meselesine...

PKK; AB’nin terör örgütü listesinde olduğu için Almanya’da sözde yasak.

Almanya’nın en önemli kurumlarından Anayasa’yı Koruma Dairesi yıllık raporlarında terör örgütünün faaliyetlerinin sürdüğünü söylüyor ama Berlin, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın Almanya’nın ev sahipliği yaptığı PKK ve FETÖ üyelerine operasyon yapmasına engel olmaya çalışıyor.

Haberin Devamı

Daha da önemlisi bütçesini Almanya Dışişleri Bakanlığı’nın verdiği DW Türkçe Servisi, Kürt ırkçılığında tüm sınırları aşıyor.

Bu Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nin inceleme numarası vermesi işini Kürt medya organları dışında haber yapan tek kurum DW Türkçe Servisi. Daha önce Türkiye’deki doğalgaz fiyatlarıyla ilgili hazırladığı dosya haberi Youtube’a para ödeyerek reklam olarak yayınlatmış bir yapı var karşımızda ve DW Almanya’da yayında olmadığı için Alman vergi mükellefleri paralarının Youtube’a reklam olarak gittiğinden haberdar değiller.

★ ★ ★

Almanya’nın yeni Ankara Büyükelçisi Sibylle Katharina Sorg, tarih, siyaset bilimi ve gazetecilik üzerine yüksek lisans yapmış, son derece deneyimli bir diplomat.

Yeni Büyükelçi, son derece sıkıntılı bir dönemde göreve başladı.

Suudi Arabistan’a verilen Eurofighter’ların Türkiye’ye satışına Berlin’in çıkardığı engel, Yemen’deki savaşın tarafı olan ülkelere milyarlarca Euro silah satarken, Türkiye’ye uygulanan örtülü ambargo, FETÖ kumpaslarının sanıklarını Alman Gizli Servisi’nin koruması, PKK’ya gösterilen müsamaha ve döneri sahiplenme dahil sorunlu birçok dosya var önünde.

Haberin Devamı

Bunlardan bir kısmında hükümet politikasını değiştirmek mümkün olmayabilir ama en azından DW Türkçe’nin Türkiye aleyhine yaptığı haberleri Youtube’a reklam vermesi başta olmak üzere, ırkçılık kokan yayınlarıyla ilgili harekete geçebilir.

Bir medya kuruluşunun yaptığı dosya haberi para harcayarak bir başka medya kuruluşunda yayımlatmasının dünyada bir örneği yoktur.

DW Türkçe, Türkiye’yi, iktidarı eleştiren bir yayın politikasına sahip olabilir ancak haber yapmakla yetinmeyip bunu reklam olarak başka yerlerde yayınlattığınız an işin rengi değişir. Burada basın özgürlüğü değil, basın yoluyla operasyon çekme gündeme gelir.

Kendi adıma, Türkiye-Almanya ilişkilerinin çok önemli olduğuna inanıyorum ama önemli bir ilişki tek taraflı olarak yürümez.

Berlin ya müttefik gibi davranmaya başlayacak ya da Alman vergi mükelleflerinin parasıyla, Alman Dışişleri Bakanlığı bütçesinden yapılan ırkçılık başta olmak üzere sorunlar katlanarak büyüyecek.

Almanya, şimdilik ABD sayesinde gölgede kalıyor ama Türkiye’de sokağın düşman ülke nitelemesine en yaklaştığı zamanı yaşıyor.

Bu gerçeği ve müttefik olarak Eurofighterları beklediğimizi hiç unutmamalı...