Total, Fransa’nın enerji devi markalarından biri. Yunanistan'a çoğu kullanılmış, 24 Rafale savaş uçağı ve 3 fırkateyn satan Fransa'ya ait bir şirket.
ExxonMobil bir başka enerji devi.
Yunanistan'da Girit'te deniz, Dedeağaç'ta kara, değişik yerlerde üç hava üssü olan ve dört üs daha açmak için anlaşma imzalayan ABD'nin bir markası ExxonMobil. Trump, Başkan olduğunda, ABD Dışişleri Bakanlığı koltuğuna ExxonMobil'in CEO'su Rex Tillerson'u oturtmuştu.
Dikkat edin, enerji devinin CEO'su ABD'nin enerji değil Dışişleri Bakanı oldu.
Her neyse, Total-ExxonMobil ve Yunanistan Petrol Şirketi ELPE bir konsorsiyum kurup, Girit çevresinde sismik araştırmalar yapacak ve doğal gaz bulmaya çalışacaktı.
ExxonMobil 2020'de 22 milyar dolar zarar edince, 2025 yılına kadar sermaye harcamalarında kısıntıya gitti.
Buna karşılık, Fransız Total, geçen sene Girit çevresindeki kaynaklarda arama faaliyetlerine devam edeceğini açıklamıştı.
Aradan bir sene geçti, bu konsorsiyum Girit ve çevresindeki araştırma faaliyetlerini tamamen dondurdu.
Bu gelişme ABD'nin, EastMed Projesi'nden vazgeçilmesini isteyen resmi olmayan belgesinden sonra duyuldu, herkes kararı ABD Dışişleri'nin yazısına bağladı.
Enerji şirketlerinin siyaset üzerinde ne kadar etkili olduklarını geçmişte darbe sponsoru olmalarından savaş çıkarmaya kadar birçok alanda gördük.
Yani ExxonMobil'in projeye iştahı olsaydı ABD Dışişleri projeden vazgeçilsin mektubu yazmazdı.
Sonuç fark etmiyor, ikili anlaşmalarla milyarlarca euro borca giren, ülke toprakları ABD'ye peşkeş çekilen Yunanistan halkı bir kez daha yediği büyük bir kazıkla yüzleşiyor.
Yunanistan Başbakanı ya da 2025-2026 döneminde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Üyesi seçilebilmek için Afrika turunda koronavirüs aşısı rüşveti dağıtan Yunanistan Dışişleri Bakanı için hiç üzülmüyorum ama Yunanistan halkı için çok üzülüyorum.
Hiç mutlu musun diye sordun mu?
İntihar eden tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara’ya dair yapılan her açıklamayı okuyorum günlerdir.
“Enes, Fen dersleri yüzünden ateist oldu” diye yazabilen de, “Bir velet öldü diye cemaatleri mi kapatacağız?” diyen de midemi bulandırıyor.
Ama en çok babasının söylediklerine, özellikle de bir cümlede takılı kaldı zihnim. “İlk 3 bine girseydi ODTÜ bilgisayar mühendisliği istiyordu ama giremeyince garanti meslek diye tıp bölümünü yazdık.”
Dikkat ettiniz mi, başarısızlığı gösteren cümlede Enes’i yani oğlunu özne yapan, sonra herkesin isteyeceği tıp fakültesini seçme işinde özneye kendini de katan bir baba portresi var karşımızda.
Onun için “garanti meslek”, oğlunun yaparken mutlu olacağı meslekten daha önemli.
Oğlunu öteki dünya için cemaatlere yönlendirirken bu dünyadaki varlığını ıskalayan bir baba o.
Ateist ya da inançlı her baba çocuğuna “Paran var mı?” diye sorar, “Derslerin nasıl?” diye sorar, ateist baba “Şu kitabı okudun mu?” diye sorar, inançlı baba “İbadetini yerine getirdin mi?” diye sorar.
Oysa çocuklarımıza sormamız gereken ilk soru mutlu hissedip hissetmedikleri olmalı. İşin diğer kısmına gelince, aidiyetini bir cemaat ya da bir örgüte teslim etmiş insanların nelere mal olabildiğini, hendek eylemlerinde de gördük, 15 Temmuz’da da.
Sorunun cemaat ya da örgüt adlarında olmadığını fark etmek için çok zamanımız kalmadı.
Rusya Ermenistan diyaloğundan mutsuz galiba
Sputnik, Rusya’nın Anadolu Ajansı diyebileceğimiz resmi haber ajansına bağlı bir kurum. Bu hafta Ermenice yayınlarında üç ayrı haber yaptılar.
Pazartesi günü, Karabağ’daki bir köyde yapılan röportaj:
“Türklerle barış içinde yaşamayız” başlığıyla verilmiş.
Söyleyen sadece bir köy sakini.
İkinci haber, Ermeni Patriği’nin 9 Ocak’ta yaptığı, 2022 yılı konuşması.
Konuşmada 2022 yılı Diaspora senesi ilan ediliyor, metinde de Türkiye adı geçmiyor.
Sputnik, metne sarı harflerle “Türkiye neden Ermenistan ile diasporanın arasına açmaya çalışıyor?” sorusunu eklemiş.
Ortada bir röportaj yok ama başlıkta bir soru var, garip bir durum.
Ve çarşamba günü, Ermenistan ile müzakere için atanan Özel Temsilci Serdar Kılıç’ı tanıtan bir haber “Ermeni soykırımını reddetmek için uğraşan müzakereci” gibi bir başlıkla duyuruldu.
Akla iki ihtimal geliyor. Birincisi, Moskova Ankara-Erivan diyalogundan rahatsız. İkincisi, Ermenice Servisi çalışanları Sputnik’in yayın çizgisini kendine göre şekillendiriyor. Nereden bakarsanız bakın, ikisi de sıkıntılı bir tavır.