Şubat ayı Türkiye-ABD, Türkiye-İsrail ilişkileri açısından oldukça önemli bir ay olacak. ABD Dışişleri Bakanı Blinken şubatın son haftasında bir Doğu Akdeniz turuna çıkacak. Tur kapsamında ABD Dışişleri Bakanı Türkiye, İsrail ve Yunanistan’ı ziyaret edecek.
Tam program henüz netleşmedi ama bilinen Blinken’ın 20-21 Şubat tarihlerinde Atina’da olacağı.
Atina bu ziyarete çok önem veriyor zira aynı gün Yunanistan-İsrail-Güney Kıbrıs 3’lü toplantısına da ev sahipliği yapacaklar ve seçim öncesi hem ABD hem de İsrail Dışişleri bakanlarından Doğu Akdeniz ve Ege tezlerine güçlü destek mesajı almak istiyorlar.
ABD Dışişleri Bakanı Türkiye’ye günübirlik gelip Atina’da gece geçirerek ülkesinin tarafını diplomatik olarak belli edebilir, bu kimse için şaşırtıcı olmaz. Washington’ın Yunanistan’dan yana taraf olduğunu zaten biliyoruz.
Fakat Blinken Atina ziyareti sırasında Girit’in belirli kıyılarında kara sularının 12 mile çıkarılmasına yeşil ışık yakar, Doğu Akdeniz’de, KKTC’nin münhasır ekonomik alanında, Rum Kesimi’nden aldığı lisansla iş bitirmeye çalışan ExxonMobil’in CEO’su gibi davranmayı tercih ederse, Türkiye’yi görünür bir aksiyon almaya zorlamış olur.
Ankara’nın dikkatle takip edeceği diğer ülke de İsrail olacak.
Bugünlerde Suudi Arabistan-ABD ilişkilerini düzeltme görevini üstlenen Başbakanı Netanyahu, Türkiye ile başlayan yumuşama dönemini, Atina’nın propaganda çabasına alet olup çöpe atacak mı, atmayacak mı, göreceğiz.
Türkiye kimseden kendi tezlerini seslendirmesini ya da Doğu Akdeniz’in tüm enerji kaynaklarına tek başına sahip olmayı istemiyor. Tek istediğimiz, uluslararası anlaşmalara uyum, enerji kaynaklarının adil paylaşımı ve bir takımada devleti olmayan Yunanistan’ın, takımada ülkelerine tanınan deniz hukuku haklarını kullanmasına izin verilmemesi.
ABD ya da İsrail’in Türkiye’den değil uluslararası hukuktan yana durması barış için yeterli olacaktır.
Sibel Can’ın albümü, Pompeo’nun başkan adaylığı
Sibel Can iyi bir yorumcudur ama her yeni albümünden önce verdiği kiloların haberleri yapılır.
ABD eski Dışişleri Bakanı Pompeo da ABD başkan aday adaylığı öncesi onlarca kilo verdi.
Sibel Can’ın her albümünde, tüm albümlerde olduğu gibi, lokomotif bir şarkı vardır.
Pompeo da çıkardığı kitapta lokomotif konu olarak Türkiye’yi seçmiş.
Unutmayalım ki Pompeo veda ziyaretleri kapsamında her ülkenin başkentine gidip, mevkidaşlarıyla vedalaşırken, Türkiye’de İstanbul’a gelmiş, Fener Rum Patriği’ne veda etmiş, Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na da İstanbul’a gelirseniz görüşürüz mesajı yollamış ve hak ettiği cevabı alıp, Türkiye’den kimseye veda etmeden gitmişti.
Bu çakma Trump’ın öyle bir Türkiye takıntısı var ki daha Rusya-Ukrayna savaşı başlamadan öncesinde bile Yunanistan’ın hayali olan East-Med Projesi’ni iptal etmenin hata olduğundan ve tekrar düşünülmesi gerektiğinden söz ediyordu.
Her neyse, kitabında demiş ki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin DAEŞ’i yenme kapasitesi yoktu.
Çok iyi biliyorum ki ABD, DAEŞ’e karşı Türkiye ile birlikte çatışmaya girecekti, iş harekâtın planlama kısmına bile gelmişti ama son anda Washington yan çizdi, Türkiye operasyonu tek başına yaptı, NATO’da DAEŞ ile savaşan tek ordu oldu.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar röportajlarımızda son dakika sahadan kaçanlardan söz etmişti geçmişte.
Bu utanmaz Türkiye düşmanı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sahada neler yaptığını en iyi bilenlerden biri. Tahminen besledikleri terör gruplarının ABD’ye rağmen bu kadar çok tokat yemesinden dolayı Türkiye’ye öfke duyuyor.
ABD, Suriye’de sadece 900 askeri olan bir ülke, Suriye’den çıkma kararı alan da Pompeo’nun kılavuzu ve patronu Trump.
Kitabını satın almaya, Türkçeye çevirmeye gerek yok ama kuyruk acısına iyi gelen krem varsa yollayalım Pompeo’ya.
Batı ile Doğu’nun tank kapışması
Tanklar 2. Dünya Savaşı’nın kaderini belirleyen silahlar olmuştu, tarih şimdi Ukrayna’da tekerrür edecek.
Ukrayna, ABD’den uzun vadede 31 adet M1 Abrams tankı alacak.
Almanya 14 adet Leopard 2 tankı yolluyor ve Polonya başta olmak üzere Leopard kullanan ülkelere de ihracat izni veriyor. İngiltere Challenger 2 yollarken, Fransa da Leclerc tanklarını sahaya sürüyor.
Kiev yönetimi, 250-300 ağır tank alıp baharda büyük bir püskürtme harekâtı başlatmak istiyordu.
Fransa’nın tankları ağır tanklar değil, diğerlerinin toplam sayısı da 150 civarında kalacak gibi.
Moskova da bu duruma seyirci kalmayıp, yıllardır geliştirmeye çalıştığı T-14 tanklarını sahaya sürebilir.
İngiltere Savunma Bakanlığı T-14’lerde giderilemeyen sorunlar olduğundan söz ediyor ama Moskova’nın iddiası tüm sorunların giderildiği ve T-14’lerin Suriye’de işe yaradığı şeklinde. Eğer bu ihtimaller gerçekleşirse, Ukrayna son 75 yılın en önemli tank savaşına sahne olacak.
Böyle yazınca masum gözükebilir, aslında öldürmede kimin daha üstün olduğu mücadelesi yaşanacak.