VATANSEVERLİK TESTİ...

21 Temmuz 2019

Şimdi çıkıp, bir sivil toplum örgütü dese ki:

“ABD’nin S-400 konusundaki tavrı egemenlik hakkımıza saldırıdır.

Parasını ödediğin, akıllı telefonları kırıp, marketten aldığın asitli içecekleri sokağa dökerek komik duruma düşmeyelim.

Herkes ABD’li firmalara ait sosyal medya hesaplarını kapatsın ya da askıya alsın, ABD’lli firmalara internet reklamı vermesin, geliştirdikleri oyunları oynamasın.”

Sizce kaç kişi olumlu bir cevap verir bu çağrıya?

Çoğu kişi “Aman böyle protesto mu olur?” der, hatta sosyal medyada ABD’yi protesto edip, yine ABD firmalarına para kazandırır.

Facebook’ta 43 milyon, Instagram’da 38 milyon, Twitter’da 9 milyon, Linkedin’de de 7.3 milyon Türk üye var.

Tüm hesapların aynı gün kapatıldığını ve bunun tüm dünyaya duyurulduğunu düşünelim önce.

Yazının Devamı

BU FOTOĞRAFA İYİ BAK TÜRKİYE!

19 Temmuz 2019

Elazığ’da çekildi bu kare... ‘Survivor’ şampiyonu Yusuf Karakaya, memleketine gelişinde böyle coşkuyla karşılandı.
Sadece Elazığ’da değil, İstanbul ya da Ankara yahut İzmir’de de popüler kültür simaları hep bilim insanlarının önünde geliyor. O zaman bir hakkı teslim edelim bu fotoğrafa bakarak: Fırat Teknokent, yani Elazığ’ın önemli bir değeri, ABD’den, Suudi Arabistan’a kadar bir sürü ülkeye elektrospin ihraç etti seneler önce.
Üstelik bu teknokent, AB ülkelerinden Güney Kore’ye kadar, bilimde önümüzde olan ülkelere başka şeyler de ihraç etmeye devam ediyor. Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Murad Atmaca Hoca, Dünya Sağlık Örgütü tarafından hastalıkların tanımlandığı kılavuz için, alanında tercih edilen 10 bilim insanından biri seçilmişti geçtiğimiz sene. Tahminen çoğunuz ilk kez bu köşede duydunuz, bu başarı hikayesini.
Ama çoğumuz İstanbul’da çok pahalıya yapılan obezite ameliyatlarının, Elazığ’da bedava yapılıyor

Yazının Devamı

YİNE DENİZ AKKAYA, YİNE HAKSIZLIK...

17 Temmuz 2019

Deniz Akkaya ve kızının bir bikini markasının reklamları için kamera karşısına geçmesini konuşuyoruz 1-2 gündür.
Bu sadece Türkiye’de ve ilk kez yaşanan bir durum değil.
Anne-kız çocuklarının bir örnek kıyafet ya da bikini giymesi, dünyada çok uzun zamandır geçerli olan bir akım aslında...
Akım güçlendikçe, bu iş için ayrılan reklam bütçeleri de artıyor haliyle...
Önce “Çocuk çalıştırılır mı?” kısmından başlayalım: Dizilerde, filmlerde, bir çocuğun, yaşamına hiç de uygun olmayacak şartlarda, saatlerde, çalıştırıldığını düşününce, tek bir reklam çekiminin önemi kalmıyor.
Eğer mesele reklamı yapılan ürünün elbise değil de bikini olmasıysa, orada da söylenmesi gereken şeyler var:
Geçtiğimiz sene, 15 yaşında olan Derin Talu’nun, bikinili fotoğraflarını sayfalarına taşıyan medya kuruluşlarını eleştiren bir tek ben olmuştum! Burada dokuz yaşında bir çocuktan söz ediyoruz...

Yazının Devamı

İKİ 15 TEMMUZ’UN ORTAK NOKTALARI...

14 Temmuz 2019

Dünyada, 42 yıl arayla, aynı tarihte yapılan darbe girişimlerinin kaderini değiştirdiği tek bir ülke var, o da Türkiye.

Kıbrıs’ta, 15 Temmuz 1974’te yapılan darbe girişiminden söz ediyorum.

Sadece tarihleri ortak değil bu iki darbe girişiminin.

Arkasındaki güçler, darbe emrini verenler ve yapılacak darbelerin kime fayda sağlayacağı konusunda da benzerlikler var.

15 Temmuz 1974 darbesini yapan kişinin EOKA-B’nin kurucusu Nikos Sampson olduğunu biliyoruz da sonrasını hiç merak etmedik.

Mesela Yunanistan’ın Kıbrıs’taki 15 Temmuz darbesini araştırmak için 1980’lerde kurduğu bir komisyon vardı.

Fransa’da sürgünde yaşayan Nikos Sampson, komisyon için yüzlerce sayfa cevap yazdı ama o dönemin Yunanistan Başbakanı Papandreu ani bir kararla lağvetti komisyonu.

Yazının Devamı

ZORBALARDAN MAĞDUR ÇIKARMAK

12 Temmuz 2019

Eğer o video sosyal medyada çok konuşuluyor olmasa, sosyal medyanın ardından medya topa girmese, Kartal’da içinde hamile kadının olduğu aracın önünü kesip, zorbalık yapan adamlar tahminen tutuklanmazdı.
Eğer o tutuklama kararı bu kadar büyük alkışlarla karşılanmasa, tahminen, bir günde iddianame hazırlanmaz, istenen ceza da 20 yıl olmazdı.Bu ülkede şehir zorbalarına sadece bu vakada rastlamadık.
Mesela Halit Ergenç’e zorbalık yapanlar, tutuksuz yargılanıyor ya da zorbalığa uğrarken video çekmeyi akıl edemeyenler için de yargı sistemi bu kadar hızlı çalışmıyor.
Böyle o kadar çok örnek var ki, bu gidişle bu zorbalar bir süre sonra mağdur pozisyonuna düşecek.
O zaman da sistem, kimseyi mağdur etmeyelim diye benzeri zorbalıkları önemsemeyecek.
Bu kadar olmamalı, her olay ayrı bileşenlerden oluşur ama ortaya mağdur olmuş zorba görüntüsü çıkarmak, gelecekte hepimize zarar verir.

Yazının Devamı

SADECE BOŞANDILAR, SAVAŞ İLAN ETMEDİLER

10 Temmuz 2019

Özcan Deniz’in ayrıldığı eşi ve çocuğuyla aynı evde oturmasını büyük bir şaşkınlıkla haber yaptı medyamız.
Şaşıracak ne var acaba? Karı-koca sıfatları sona erdi ama anne-baba sıfatları devam ediyor ve üç aylık bir bebeği var bu çiftin...
Küçücük bir bebeği, hele ki kendi kanınız canınız bebeğinizi bırakıp, başka bir eve gitmek kolay olmaz kimse için.
Düşünsenize, sabahları kalkar kalkmaz bebeğinizin yüzünü değil, aynada kendi yüzünüzü görüyorsunuz.
Bebeğinizin ağlama sesi yerine koca bir sessizlik içinde yaşıyorsunuz...
Siz olsanız hangisini seçerdiniz?

Yazının Devamı

GÜVERCİNLER UÇUYOR NAZLICAN...

7 Temmuz 2019

Babasını ziyarete giderken, boyun kısmında beyaz güvercin süsleri olan bir elbise dikmişti Nazlıcan.

Silivri’ye girerken, battı gözlerine, istemediler, söktüler hepsini.

Çok ses çıkarmadı genç kız, daha 15 yaşında, cezaevi girişinde, cebinde şeker buldular diye çıplak aramaya maruz kalmıştı.

Üstelik alışmıştı, anlayışsızlığa...

Okulu, Avusturya Lisesi, “Baban ile okul arasında tercih yapmalısın” demişti, o da babasını seçmişti.

Ergenekon’u Nazi örgütüne benzeten, Nazlıcan’ın babasını ziyarete gittiği bir gün, sırasındaki kitapları camdan atan faşist öğretmene bir şey olmamış ama Nazlıcan’a tasdikname vermişti okulu.

Yine de diğer Ergenekon sanıklarının çocuklarına göre şanslı sayılır Nazlıcan, hiç değilse öksüz kalmadı, canlı aldı babasını cezaevinden.

Bu hafta açıklanan Ergenekon kararı sonrasında o diktiği elbiseye, güvercin süslerini yeniden takıp takmadığını merak ettim en çok Nazlıcan’ın...

Yazının Devamı

DOĞURMAK ANNE OLMAYA YETMEZ...

5 Temmuz 2019

Yıllar önce töre cinayetine kurban gidecek kızının çığlıklarını komşuları duymasın diye, televizyonun sesini açan bir ‘anne’ haberi okumuştum.
Bu hafta, kızını zorlayarak, kardeşinin oğluyla dini nikahla evlendiren, kız, kuzeniyle beraber olmak istemediği için kendini ikinci katın balkonundan aşağıya attıktan sonra, kanlar içindeki kızını içeri sokup, tekrar adamın koynuna sokan, kadına da “Anne o” diyoruz.
Fizyolojik olarak, bir bebeği dokuz ay karnında taşıyan herkese “Anne” diyebiliyoruz.
Aksi olsa, başkalarının yumurta ve sperminden oluşan bebekleri doğuran kadınlara da “Taşıyıcı anne” demezdik.
Her neyse gelelim asıl konumuza: Emre Aşık’ın ayrıldığı eşi, Yağmur Sarnıç’ın elinden çocuklarının zorla alınması, üstelik pedagog olduğu söylenen kişinin, çocuğu sertçe çekmesi içimizi dağladı. Baktım önceki gün televizyonda anne olmaktan, üzüntüsünden bahsediyordu bu genç kadın, yalan değildir, üzülmüştür mutlaka.
Ama o zaman fiziki şiddet uygulamayacaksın çocuklara.
Fiziki şiddete tanıklık eden okul müdiresi için, savcılıkta “Emre’den hoşlanıyor, o yüzden böyle yapıyor” demeyeceksin ya da bu iddiayı televizyonda da dile getireceksin.

Yazının Devamı