Üst üste gelen maçlar Galatasaraylı futbolcuları yıpratmış... Hiç bir oyuncu gücünü sahaya yansıtamıyor. Maçın skoru 2-0 ama Lasagna ve Mendes son vuruşlarda biraz daha dikkatli olsalar skor daha da artardı.
Benim anlayamadığım “Dünya Yıldızı Zaha” ne iş yapıyor? “Tete’yi 40 milyon dolara seneye satarız” diyorlardı, kusura bakmasınlar 3 milyon dolara da satamazlar. Takıma en ufak bir katkısı yok. Bir de pozisyona giriyor boş kaleye topu atamıyor. Okan hoca çaresizlikten rotasyon adı altında bu futbolculara görev veriyor. Santrfor Vinicius “golcü” diye alınmış, tesadüf olursa belki atar ama kesinlikle sarı-kırmızılı formayı giyemez...
Orta sahaya bakıyorsun Oliveira... Hocan sana güvenmiş. İlk 11’de sahaya sürüyor. Peki sen ne yapıyorsun? Koca bir sıfır. Berkan da çok etkisizdi. Barış Alper’in çok yorgun olduğunu biliyorum ama Okan hoca bir türlü oyundan almadı. Kerem Aktürkoğlu da etkisizdi. Sağ bekte Kaan Ayhan oynuyor ancak bu çocuğun mevki burası değil. Bakın ilk golde ağır kaldı. İkinci golde de aynı
Üst üste gelen maçlar, bir de bunun üstüne Avrupa’dan elenmek Galatasaray’ı hem fizik olarak hem mental olarak çok fazla yormuş... Futbolcular kaybedilen her puanın telafisinin zor olacağını bilmelerine rağmen belli bir kapasitesinin üzerine çıkamıyor. Sergen Yalçın benim hayran olduğum bir hocadır. Antalyaspor’a da elindeki kadro çok güçlü olmamasına rağmen iyi futbol oynatıyor. Ama ne yaparsan yap bir yerde kalite ön planda oluyor.
Galatasaray orta sahada rakibine üstünlük sağlayamıyor. Kerem ve Torreira maalesef o kadar çok pas hatası yapıyor ki bu da takımın dengelerini bozuyor, rakibine hücum şansı veriyor. Tete, ne ümitlerle alındı, şu anda ‘bu nasıl futbol’ diyoruz. Dün gece takımına bir penaltı kazandırdı (o pozisyon da çok ince bir pozisyon). Rakip kontrolsüz olarak Tete’nin ayağına vurmasa hakem penaltıyı vermezdi. Aynı Tete, boş kaleye de topu atamadı. Takımına fazla katkı sağlayamıyor.
Icardi’nin yokluğunda santrfor olarak sahaya çıkan Vinicius’un fiziği iyi. Koşuyor, baskı yapıyor, ama
Galatasaray’ın dün gece Avrupa Ligi’nden elenmesinin tek sebebi futbolcuların yaptıkları hatalardı. İlk golü yiyorsun, rakibin ayağına topu sen veriyorsun... Preciado da zaten süratli, Muslera’nın üzerinden rahatlıkla golü atıyor. İkinci golde Berkan biraz dikkatli olsa rakibe o topu vurdurmaz... Kaan Ayhan 75. dakika rakibe giriyorsun, biraz dikkatli ol. Neden adamın kaval kemiğine tabanla girip kırmızı kart görüyorsun? Üçüncü golde Sanchez ayağının altındaki topu kaçırdı. Bunun yanında Kerem Demirbay’ın Barış Alper’in rakibe yüzde yüzlük pasları var. Bu kadar hata yapılmaz.
Bu futbolcuların hepsi profesyonel... 70. dakikaya kadar elindeki skor sana tur atlattırıyor, sen son 20 dakika peş peşe bir sürü hatalar yapıp Avrupa’ya veda ediyorsun... Ben bunu kesinlikle kabul etmiyorum, içime de sindirmiyorum. İstanbul’daki maçta Sparta Prag da Galatasaray da daha iyi mücadele ettiler. Dün geceki Prag’ı Galatasaray’ın yenmesi lazımdı. Ama kusura bakmasınlar Kerem de Mertens de Barış Alper de çok koşup mücadele
Ankaragücü deplasmanı öncesinde, ‘Eryaman Stadı’nın zemini bozuk, Sparta Prag karşısında Galatasaray çok yoruldu’ gibi bir sürü şey söylendi. Bu konuşulanların hepsi de havada kaldı. Sen iyi takımsan, maçı kazanmak istiyorsan, hırsını, gücünü, her şeyini sahaya koyuyorsan zaten sorun da yaşamazsın.
Okan Buruk’un öğrencileri sezonun en iyi oyununu ortaya koyarken, hiç zorlanmadan Ankaragücü deplasmanında kazandılar. Maçın 3-0 olması sizi kandırmasın, bu mücadele Galatasaray’ın lehine çok daha farklı bitebilirdi. Icardi, kendine gelmiş, hızla eski günlerine dönüyor. Mertens, haftada iki maç oynamasına rağmen temposunu hiç düşürmeden her türlü güzelliği sahaya koyuyor. Kerem Demirbay son haftaların parlayan yıldızı, hem defansif hem de ofansif harika işler yapıyor. Sparta Prag maçında olduğu gibi dün de ilk golü kendisi attı.
Sparta Prag maçının sol beki Berkan, Ankaragücü karşısında orta sahadaydı. Hiç farketmiyor, hangi mevkiide oynarsa oynasın yüreğini
Galatasaray dün gece bir sürü hata yapmasına rağmen yine de kazandı. Icardi’nin gol şansı sıfırlanmış gibiydi. Bir topu direkten dönüyor, ikincisi kalenin üç parmak üzerinden gidiyor ama o meşin yuvarlak bir türlü filelerle buluşmuyordu. Neyse ki son anlarda Arjantinli yıldız, Barış’ın pasında yaptığı düzgün vuruşla en kritik anda golünü attı.
Mertens, Sparta Prag karşısında harika bir maç çıkardı, golünü de attı ama vurduğu toplar, bir türlü kalabalık rakip defansı geçerek kaleye yönelemedi. Cim-Bom şut çekince ya defanstan dönüyor ya da direğin dibinden auta çıkıyordu. Çek ekibi ise ev sahibi takımın hatalarından bulduğu pozisyonlarda golleri kaydetti.
Ne yalan söyleyeyim ben Sparta’nın bu kadar dişli, atletik bir takım olduğunu düşünmüyordum. Bitmez, tükenmez bir enerjileri varmış. Muslera gününde olmasa Sparta Prag maçı da kazanabilirdi. Deneyimli file bekçisi yüzde yüzlük dört gol pozisyonunu engelledi.
Galatasaray’da en
Galatasaray, kendi sahasında taraftarı ile bütünleştiği zaman zor maç kaybeder. Başakşehir karşısında 60 dakika öyle bir baskı yaptılarki rakibin Muslera ile buluşan bir topu olmadı. Evet, ilk yarı 2-0 bitti ama çok daha fazlası olabilirdi. Kaleci Volkan ve defans farkın artmasının önüne geçtiler.
Okan hocanın futbol felsefesindeki birinci öncelik hücum... Galatasaray gol atar veya atmaz onu bilemiyorum ama bütün futbolcular maçı biran önce koparmak için orta sahada rakibe baskı yapıyorlar.
Dün gece altın çocuk Barış Alper müthiş bir gol attı. Rakibinden kurtuluşu, kaleye topu vuruşu, her şeyiyle tek kelimeyle muhteşemdi. Bu gol takımının özgüvenini getirdi. Mertens büyük usta. Zaman zaman hatalar yapmasına rağmen oyunun genelinde o kadar akıllı işler yapıyorki, rakip kaleye attığı deparlar, takipçiliği tek kelime ile harika... Topa vuruyor, kaleci Volkan’dan geriye gelen topa bir daha vurup golü atıyor hem de o kalabalık defans içinde... Bunu her futbolcu yapamaz.
Orta sahada Kerem Demirbay, defansta Sanchez, Kaan Ayhan ve
Arjantinli futbolcunun hiçbir rakibine tekme attığını, omuz attığını, kötü söz söylediğini gördünüz mü? Veya yanlış karar veren hakemi gidip tartakladığına, hakkını ararken aşırıya kaçtığına şahit oldunuz mu?
Bu kadar medeni, pozitif bir futbolcunun uğradığı haksızlıklara bakın... Ghezzal, Beşiktaş derbisinde ayak bileğine ceza sahası içinde o kadar sert bir darbe vurdu ki 2,5 ay sahalardan uzak kaldı. Bu pozisyonda hakem ‘devam’ dedi. Fenerbahçe derbisinde Djiku ceza sahası içinde Icardi’nin yüzüne darbe vurarak elmacık kemiğini kırdı. Hakem Arda Kardeşler bu pozisyona da ‘devam’ dedi.
İstanbulspor maçında nizami golü ofsayt diye verilmedi, ceza sahası içinde kendisine yapılan yüzde yüz penaltı görmezlikten gelindi. Gaziantep maçında yine ceza sahasında Ertuğrul, yıldız golcünün sırtına öyle bir binerek düşürdü ki, bu pozisyona da VAR bakmadı bile. Daha sonra herkes penaltı olduğunu söyledi. Son olarak da Samsunspor maçında bir kez daha yüzde yüz penaltısı
Okan hoca bütün futbolcularını görmek istedi. Forvette yeni transfer Vinicius ile Halil ne yapacaklar? İşin doğrusu hepimiz bunu merak ediyorduk. Ne yaptılar diye sorarsınız, Brezilyalı oyuncu iki antrenmanla bu maça çıktı. Dün gece gördüğüm kadarıyla çok çalışıp kendini geliştirmesi lazım.
Halil Dervişoğlu ise çok koşuyor, iyi niyetle çalışıyor, arkadaşlarına pas veriyor ama son vuruşlarda başarı oranı sıfır. Bandırmaspor karşısında en az dört gollük pozisyonu harcadı. Vinicius ise son vuruşlarda çok ağır ama buna rağmen yine de golünü atmayı başardı. Şu an için Galatasaray'a ilaç olamaz. Belki ilerleyen haftalarda arkadaşlarına alışınca golcü hüviyetini gösterir. Sol bekte Kazımcan'ın oynamasını çok istedik fakat sarı-kırmızılılarda forma giyen bir futbolcunun mutlaka belli bir kalitesi olması gerekir. Genç futbolcunun oyunu geriye gidiyor.
Berkan sol bekte fena değildi ama stoperde dünkü maçta çok aksadı. Rakip gol atarken, Berkan resmen seyretti. Barış Alper'in yıldızı her hafta parlayarak yükseliyor.