Hamilelik döneminde bağışıklık sisteminde değişimler meydana gelebilir. Bu nedenle de hem gebelik planlayan hem de gebe olan kişilerin mutlaka sağlıklarına dikkat etmesi gerekmektedir.
Bağışıklık Sistemine Ne Oluyor?
Gebelikte bağışıklık sistemi oldukça savunmasızdır. Hamilelikte vücudun fetüsü hedef almaması için hamile kadınlarda bağışıklık sistemi geriler. Hormonların dengesizliği ve hCG hormonunun salgılanması da bağışıklık sistemini etkileyen durumlardan birisidir. Bazı durumlarda bağışıklık sisteminin embriyo ile savaşması mümkündür. Çocuk sahibi olmak isteyen çiftlerin bazılarında doğurganlığa zarar veren immünolojik uyuşmazlık görülebilir. Anneye aktarılan embriyo her iki ebeveynden genler aldığı için eğer anne ile uyum sağlayamazsa annenin bağışıklık sistemine bağlanamaz. Bu durumda da annenin vücudu embriyoyu yabancı bir oluşum olarak algılayarak savaşmaya başlar. Bu durumun sonucunda da bağışıklık sistemine bağlı olarak düşük yapılabilir.
Bağışık Sistemine Bağlı Düşüklerin Nedeni?
Sağlıklı bir hamilelik geçirmeye engel olacak bazı durumlar vardır. Anne adayının koruyucu hücre üretememesi, kanda anormal derecede inflamatuar sitokin üretilmesi, çölyak hastalığı, lupus,
Vajinismus hastaları yaşadıkları cinsel sorunlardan dolayı yıllarca çocuk sahibi olamıyor.
Cinsel ilişki sırasında endişe ve korku yaşama sonucunda vücutta ortaya çıkan istemsiz kasılmalar cinsel birlikteliğin tamamlanamamasına neden oluyor. Çiftler her ne kadar ön sevişme sürecinde haz alsa da birleşme anında yaşanan korku nedeniyle hastalar geri çekilmektedir. Bu da vajinismus hastalarının gebe kalmasını olanaksız hale getirmektedir. Bazı vajinismus hastalarında cinsel terapi bir çözüm olsa da bazı hastalar bu tedaviye cevap vermemektedir. Bu kısırlıkla çok karıştırılmaktadır ancak vajinismus herhangi bir şekilde kısırlığa yol açmamaktadır. Ancak hastaların istemesine rağmen cinsel ilişkiye girememesi durumunda genel olarak yardımcı üreme yöntemlerine başvurulmaktadır.
Vajinismus ve Tüp Bebek Tedavisi
Vajinismus hastalarında cinsel birliktelik gerçekleşmediği için doğal yolla gebelik de mümkün olmamaktadır. Ancak tüp bebek gibi yardımcı üreme yöntemleri vajinismus hastalarının da çocuk sahibi olabilmesini sağlamaktadır. Tüp bebek tedavisini engelleyici herhangi bir sağlık problemi olmayan vajinismus hastaları rutin tüp bebek uygulamaları ile başarılı bir şekilde gebe kalabilir ve
Sigara kullanımının vücuda büyük zararları bulunmaktadır. Gebelik sürecinde sigara tüketimi ise hem daha büyük riskleri beraberinde getirmekte hem de bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.
Anne adaylarının hamilelik süreçleri boyunca sigara tüketmemeleri ve sigara tüketilen ortamlarda bulunmamaları gerekmektedir. Çünkü aktif içicilik kadar pasif içicilik de vücuda büyük zararlar vermektedir. Sigara içeriğinde yer alan zift, nikotin, DDT, karbon monoksit ve diğer zehir içerikli maddeler başta üst solunum yolları olmak üzere vücudun birçok bölgesini etkilemektedir. Bu maddeler nefes yoluyla alındıktan sonra bronşlar aracılığı ile kana geçer ve böylelikle sadece tüm solunum sistemi değil aynı zamanda kalp ve damarlarda dahil olmak üzere vücudun tüm organlarına ulaşır.
Sigaranın Bebek Üzerindeki Etkileri
Sigaranın bebek üzerinde oldukça tehlikeli etkileri bulunmaktadır. Bunların başında ise erken doğum gelmektedir. Sigara kullanan anne adaylarında erken doğum riski kullanmayan annelere göre oldukça yüksektir. Ayrıca sigara kullanan annelerde doğum sırasında açılması gereken kese, çok daha erken açılabilmektedir. Bu da bebeğin daha gelişimini tamamlamadan doğum yoluna girmesine
Erkeklerde görülen kısırlığın en büyük nedenlerinden birisi de üreme kanallarında meydana gelmiş olan tıkanıklardır. Bu tıkanıklar çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilmektedir. Tıkanıklığın nedenlerine göre tedavi yöntemleri de değişiklik göstermektedir. Erkek üreme sisteminde spermler testislerde üretilmektedir ve epididimde hareket yeteneğini kazanır.
Olgunlaşmış olan spermler tohum kanalı aracılığı ile dışarı çıkmaktadır. Sperm hücreleri dışarı çıkarken seminal vezikül ve prostat sıvıları ile birleşerek meni içeriğini oluşturur. Kanalların tıkanık olduğu durumlarda ise menide hiç sperm hücresi bulunmamaktadır. Bazı durumlarda ise bu kanallar doğuştan oluşmamıştır. Menide hiç sperm hücresi bulunmaması durumuna obstrüktif azoospermi adı verilmektedir. Obstrüktif azoospermi durumlarında doğal yolla gebelik pek mümkün olmamaktadır.
Tıkanıklık Neden Meydana Gelir?
Erkek üreme sisteminde epididimde, vas deferens ve ejekulatuar kanallarında tıkanıklıklar meydana gelmektedir. Bazı durumlarda ise bu kanallar doğuştan oluşmamaktadır. Daha önce geçirilmiş olan tüberküloz, bel soğukluğu ya da gonore gibi enfeksiyonlar sonucunda bu tarz tıkanıklar meydana gelebilmektedir. Ayrıca bir
Embriyo transferinin gerçekleşmesi ile beraber tüp bebek tedavisi de sona ermektedir. Transfer işleminin tamamlanması aynı zamanda zorlu bir sürecin bitişi anlamına gelmektedir. Bundan sonraki süreçte ise tedavinin başarılı olup olmayacağı beklenmektedir. Ancak bu süreçte de annelerin yapmaları gereken bazı şeyler bulunmaktadır.
Transferden gebelik testine kadar olan süreç son derece önemlidir. Bu süreçte embriyo rahim içerisinde tutunmaya ve daha sonra da gelişmeye çalışır. Bunun için doğru ortamların oluşturulması gerekmektedir. Transfer işleminden sonraki ilk 12 gün oldukça önemlidir.
Tedavi başarılı olduğunda, 12. günden itibaren HCG düzeyleri gebeliği algılamak için yeterli seviyeye gelmektedir. Bu günde yapılacak kanda gebelik testi ile birlikte tedavinin başarılı olup olmadığı anlaşılabilmektedir.
Transfer Sonrası Yaşam
Yaygın kanının aksine transfer işleminde sonra 1 saatlik ya da 24 saatlik yatak istirahatlerinin başarıya arttırdığına dair bir kanıt bulunmamaktadır. Bu nedenle transfer işleminden sonra anne adayları hayatlarına kaldıkları yerden devam edebilmektedir. Transfer işleminden sonraki süreçte en çok merak edilen konulardan bir tanesi de cinsel ilişkidir.
Orgazmın
Asherman sendromu halk arasında rahim içi yapışıklıklar olarak bilinmektedir. Bu yapışıklıklar rahim boşluğunun bir kısmında ya da tamamında görülebilmektedir. Yapışıklıklar sonucu rahim boşluğu tıkanmaktadır. Bu yapışıklıklar genel olarak rahim içerisine uygulanan cerrahi müdahalelerden sonra ortaya çıkabilmektedir.
Asherman sendromuna neden olan cerrahi müdahalelerin başında ise kürtaj gelmektedir. Kürtaj sonrası enfeksiyon yaşanması ya da rahimde küçük bir parça kalması yapışıklık riskini bir hayli arttırmaktadır. Özensiz bir şekilde yapılan kürtaj işlemlerin büyük bir çoğunluğu Asherman Sendromu ile sonuçlanmaktadır. Kürtajın dışında myomektomi ve sezaryen operasyonlarında da yapışıklık görülme riski bulunmaktadır.
Ancak Asherman Sendromu herhangi bir operasyon geçirmemiş kişilerde de meydana gelebilmektedir. Özellikle şiddetli pelvik iltihabı geçiren hastaların büyük bir kısmında Asherman Sendromuna rastlanabilmektedir.
Hastalığın Belirtileri
Asherman Sendromu genellikle kürtaj sonrasında farklı şekillerde kendini göstermektedir. Daha önce böyle bir şikayeti olmayan kadınların kürtaj ya da diğer rahim içi cerrahi operasyon sonucunda bu belirtileri göstermesi durumunda vakit
Son yıllarda oldukça tercih edilen doğum kontrol yöntemlerinden birisi de vazektomidir. Bu yöntem erkeğin sperm hücrelerinin testise geçmesini engeller ve bu sayede %100 koruma sağlar. Kalıcı bir doğum kontrol yöntemi olarak bilinen vazektomi özellikle Avrupa ve Amerika’da sık tercih edilmektedir. Vazektomi ile ilgili pek çok şehir efsanesi olduğu için ülkemizde çok hızla yaygınlaşmayan bu doğum kontrol yöntemi ile ilgili mitler ortadan kalktıkça kişilerin bu yönteme ilgisi de artmaktadır.
Vazektomi Nasıl Yapılır?
Vazektomi lokal anestezi ile ayakta yapılabilen kolay bir işlemdir. İşlem sonrasında hastanede kalmaya gerek yoktur. Kişi günlük hayatına kısa sürede döner. Operasyon öncesinde testislerin üzerindeki deri uyuşturulur ve buradan kesi atılır. Atılan küçük kesiden içeri girilerek sperm kanalları bağlanır. Kanallar bağlandıktan sonra operasyon tamamlanmış olur. Vazektomi operasyonundan sonra yaklaşık olarak 3 ay boyunca sperm kanallarında sperm bulunabilir. Bu nedenle operasyondan hemen sonra korunma başlamaz. 3 ay sonunda kişinin sperm testi yaptırması gerekir. Eğer test sonucunda meni içerisinde sperm hücresi görülmezse doğum kontrol yöntemi işlevini yerine getirmiş
Aşılama ve tüp bebek tedavisi, erkeklerde sperm sayısı ve hareketliliğinin az olduğu durumlarda ya da açıklanamayan infertilite durumlarında tercih edilmektedir. Kadında herhangi bir sorun olmadığı durumlarda erkeğin hareketli sperm sayısı 5 milyonun üzerindeyse aşılama yöntemine başvurulmaktadır. Aşılama da hormon iğneleri aracılığıyla yumurtalıklar uyarılmakta ve bu uyarımdan sonra gözlem altına alınmaktadır.
Hormon iğnelerinden yaklaşık 10 gün sonra ise, yumurtanın çatlaması için ayrı bir iğne gerçekleştirilmektedir. Bu iğneden 36 saat sonra ise, spermler ince kanüller yardımı ile rahmin içerisine yerleştirilmektedir. Bu şekilde spermlerin en doğru zamanda yumurtaya ulaşması hedeflenmektedir. Bu aşamadan sonra spermlerin yumurtaya ulaşması konusunda herhangi bir müdahalede bulunulmamaktadır.
Aşılamadan Tüp Bebeğe Geçiş
İki defa aşılama işlemi gerçekleştirildikten sonra herhangi bir şekilde sonuç alınamadığında aşılama uygulamalarına devam etmek zaman kaybı olarak kabul ediliyor. Başarısızlık yaşandığı durumda bebek sahibi olmak isteyen çiftler aynı zamanda psikolojik olarak da hassas bir dönemden geçiyor. Bu nedenle iki denemeden sonra başarısız olan çiftlerin aşılama uygulaması