Birkaç kez uluslararası kongrelerde konuşmacı olarak bulunduğum Brezilya, dünyanın en güzel ve seksi kadınlarının bulunduğu ülkelerden birisi olarak kabul ediyor. Elbette güzellik göreceli bir kavram ama çoğunluğun onaylaması ve yaptığım gözlemler doğrultusunda evet, Brezilya kadını güzel ama daha önemlisi, Brezilya kadını kendine güveniyor ve bu da onları bir o kadar seksi yapıyor. Kendine güvenen, bedeniyle barışık bir kadın ister Brezilya’da yaşasın, ister Alaska’da, her zaman güzel ve seksi, işin sırrı kısaca özgüvende! Buraya kadar benim fikrimdi, şimdi işin aslına bakalım…
“Brezilya Poposu” olarak tabir edilen popo büyütme operasyonun, bu ülkenin adıyla anılması ise tesadüf değil. Brezilya ince bel, dolgun kalça, melez ırk, bakımlı ve kendinden emin kadınların ülkesi. Genetik mirası elbette yadsıyamayız ama bu güzelliğe erişmek ve korumak için çok fazla çaba sarf ediyorlar.
Spor, dans, beslenme
Geçtiğimiz günlerde bir hastam, “Keşke hep yaz olsa, kışın hep salıyorum kendimi, yaz mevsimi insanı disipline ediyor “ demişti. Çok doğru, kışın metabolizma da yavaşlıyor ve kalın kıyafetlerin içine saklanıveriyoruz. Bedeni şekillendirmek ancak havalar ısınmaya başlayınca akla geliyor.
Sıra geldi günümüze, 21.yüzyıla. Mantık ve düşünce olarak değişen hiçbir şey yok. Yine tüm dünyaca aynı konunun üzerine yoğunlaşıyor, aynı hevesi güdüyoruz. Genç kalmak, yaşlanmamak. Fakat geçmişten bir tık daha öteye geçtik, şimdi artık teknolojinin nimetlerinden faydalanıyoruz. Hemen her gün yeni teknikler geliştiriliyor ve insanoğlu çok daha genç kalabilmeyi başarmak bir yana dursun, artık ömürlerimiz bile uzun olmaya, yolun yarısı denilen 35’i, 45’lere çekmeye başladık.
Face Off gerçek oldu
2010 yılında tüm gözler İspanya’ya çevrildi çünkü dünyanın ilk tam yüz naklini yapmayı başardılar. Beyin ölümü gerçekleşmiş bir kadından alınan burun ve ağız, Isabelle Dinoire’a nakledildi, böylece Dinoire, bölgesel yüz nakli yapılan ilk insan olarak tarihe geçti. 1997 senesinde Jonh Travolta ve Nicholas Cage başrollerindeki Face Off- Yüz Yüze filmini hatırlayın. “Olsa nasıl olur?”, “Olur mu acaba?” diye düşündüğümüz bu filmin konusu, 2010 senesinde ilk defa yapılabildi ve bu konuda çalışan, kafa patlatan meslektaşlarımı ayakta alkışlıyorum.
Yaşlanmayı durdurmak
2010 senesinden sonra ise, artık insanlar, zamanın önüne geçmek, yaşlanmayı durdurmak ve yer çekiminin önüne geçebilmek için estetik
Geçen hafta, tarihi bilmeden geleceğe bakamayacağımızı söylemiştim ve bu sebeple geleceğe ışık tutan ufak bir tarihçeyle başladığım yazı dizisine devam etmek istiyorum. Bu hafta 20.yüzyıldayız. 20 yüzyılda da yine savaşlar yüzünden büyük deri yaralanmaları yaşayan askerlere, deformiteleri düzeltmek amacıyla sayısız plastik cerrahi uygulaması yapıldığını görüyoruz. 1916 yılında bilinen ilk estetik operasyon yapıldı. İngiliz denizci Walter Yeo 1.Dünya Savaşı sırasında gemiye silah taşırken yüzünde son derece ciddi yaralar oluştu. Denizci alt ve üst gözkapağını ne yazık ki kaybetti. Bunun sonrasında denizcinin zarar görmemiş bölgelerinden doku alındı ve ölen bir başka genç denizcinin göz kapakları kendisine nakledildi. 1.5 yıl sonra taburcu edilen asker 1917 yılında ise kayıtlara geçen ilk burun operasyonu, 1. Dünya savaşı sırasında burnundan silahla yaralanan M. Spreckley’e yapıldı. Asker yaklaşık 1,5 yıl sonra taburcu edildi. 1.5 yıl sonra taburcu ediliyor, düşünebiliyor musunuz? Bizler bugün ertesi gün hastalarımızı gülerek uğurluyor ve bol bol selfiler çekerek, ne kadar iyi hissettiklerini gözlemleyebiliyoruz.
Kangren olan talihsiz manken
1926 yılında ilk yağ aldırma operasyonu
İnsanoğlu dünyada yaşam ibareleri gösterdiği günden bu yana, hep doğayla iç içe yaşamış ve doğayı kendine örnek ve ilham alarak, bedenini geliştirme peşinde koşmuştur. İşte bu nedenle güzellik ve estetik, bireylerin vazgeçilmez uğraşıları olmuş, dünyanın en eski şifa sanatlarından birisi de plastik cerrahi olarak kabul edilmiştir. Bugün hastalarımızın bedenlerinde olabildiğince az iz bırakarak ya da hiç kesi yapmaksızın uyguladığımız cerrahi ve ameliyatsız tekniklerin atası sayılabilecek bir yazı dizisine başlıyoruz. Keyifli okumalar…
İlk Cerrahi uygulama
M.Ö 6.500 – Fransa’da yapılan kazılarda delik açılmış kafatasları bulundu. İlk sayılan bu ilkel cerrahi uygulamasına trepanasyon adı veriliyor. Bugün arkeolojik kazılarda, 4000 sene evveline ait, yüz yaralanmalarını düzeltmek için kullanılan araç ve gereçlerin kalıntılarını görüyoruz. Düşünsenize, ilk olarak Hindistan topraklarında karşılaşılan bu araç ve gereçler, batıdan çok daha evvel, doğu topraklarında estetik cerrahinin geliştiğini ve plastik cerrahi uygulamalarının primitif düzlemde yapıldığını bizlere kanıtlıyor.
İlk yarık dudak ameliyatı
Doğuda kullanılan tekniklerin batıya ulaşması ise, 1000 yıllık gibi bir süreç
Merhaba, bugüne kadar estetik cerrahi konusunda neler düşündünüz? İhtiyacım var ama yaptırmaktan korkuyorum, diyenlerden misiniz? Yoksa çıkan her yeniliğin takipçisiyim, yakından izliyorum diyenlerden misiniz? Bir başkasının sesini duyar gibi oldum, “estetiğe karşıyım!” diye haykırıyor. 6 yıldır bu mesleği ülkesinde yapan bir cerrah olarak, takdir edersiniz ki, en fazla bu son cümleyi işittim ve 16 yıldır yanlış giden bir şeyleri değiştirmeye çabaladım. Bugün geldiğimiz noktada, bir şeyleri değiştiriyor olmanın mutluluğu içerisindeyim. Evet, efendim, bir estetik cerrahın dünyasına hoş geldiniz.
Estetiğe karşıyım diyenler, lütfen okuyun…
Mesleğimiz güzellik, amacımız estetik, ideolojimiz gençleştirmek, arzumuz güzellik koruyucusu olmak. Estetiğe karşıyım diyenleri bu yazıyı okumaya davet ediyorum.
50 yaşındaki bir kadını 30’lu yaşlardaki haline döndürdüğünüz an suratında beliren gülümsemeyi…
Bir erkeğe yıllardır kullanmadığı tarağı hatırlattığınızda, ekilen saçlarına dokunmasını…
Kepçe kulakları yüzünden alay konusu olan 7 yaşındaki bir çocuğun, operasyon sonrası ilk defa okula gidişini…
Burun estetiği sonrasında artık horlamayacak olan bir erkeğin ve elbette karısının! sevincini…
Çarpık
2011 senesinde uzun süredir üzerinde çalıştığım bir tekniğe nasıl bir isim koymam gerektiğini düşünmeye başladım. Doğal olanı yansıtmalıydı, gücünü hissettirmeliydi, cilde ne denli fayda sağlayacağını hayal ettirmeliydi. Bir sabah penceremin kenarında gözüme ilişen kusursuz, ufacık bir örümcek ağı, tam da bu ayrıntıları barındırıyordu. İsmi bulmuştum! Dışarıdaki rüzgâra, güneşe direnç göstermiş, esnek ve kusursuz muhteşem doğa harikası yapısıyla, ameliyatsız iple cilt germe tekniğinin ismi oluverdi.
Özgüvene merhaba
Örümcek Ağı Estetiği, sayısız insana en başta özgüven verdi. Sarkma ve gevşemelere çözüm için lazer, kimyasal uygulamalar, mekanik soyma, yüz mezoterapisi ve ameliyat gibi yöntemlere başvuruyorlardı ancak, bu uygulamaların bazı noktalarda yetersiz kaldığını görüyorlardı. Örümcek ağı uygulamasında ise işlem sonrası yüzlerindeki toparlanma gün be gün fark ediliyordu. “Yaşlanmayı reddediyorum” felsefesine sahip olanlar, çekildikleri kabuklarından çıkmaya, hayata daha sıkı sarılmaya başladılar.
Ameliyattan korkanlar
Ameliyat olmaktan korkanlar fakat yüzlerinde ya da bedenlerinde herhangi bir form kaybı yaşayanlar, ameliyatsız bir yolla gençleşebileceklirini ögrenince çok mutlu