Onur Çakır

Onur Çakır

onurcakir67@gmail.com

Tüm Yazıları

Yakın çevrem, pandemi sürecinde ne kadar dikkatli davrandığımı iyi bilir. Geçen yıl Mart ayından itibaren belirtilen tedbirlere önemli ölçüde uyduğumu rahatlıkla söyleyebilirim. Öyle ki, bir gazeteci olarak normal rutinimde çok fazla kişiyle görüşür, gider gelirim. Ancak kış aylarıyla birlikte ne gittim ne geldim! Bir nevi karantina uyguladım.

Yaklaşık 15 gün önce Kovid-19 beni de buldu. Nasıl oldu, nerden geldi, hiçbir şekilde bilmiyorum. Birinden geçmediğini biliyorum. Geriye, sadece market alışverişi kalıyor.

Haberin Devamı

Bende ilk belirti ateş oldu, ama konduramadım. İki gün süren 37,5-38,0 derece ateş... “Değilimdir, ama ben bir test yaptırayım, ne olur ne olmaz!” dedim ve Gaziemir Devlet Hastanesi’nde test yaptırdım. Sıra çok azdı. Hızla ilerleyen bir sistem var. Ve orada sağlık çalışanlarının nasıl bir yükün altında olduğunu gözlerinizle görüyorsunuz.

Öğleden sonra telefonum çaldığında, “Testiniz pozitif çıktı. İlaçlarınızı filyasyon ekibi en yakın zamanda size ulaştıracak” denildi. Çok şaşırdım. Çünkü, kendime konduramıyordum ama Kovid-19’la tanışma zamanı gelmişti. Gelen telefondan yaklaşık 45 dakika sonra e-nabiz üzerinden test sonucuna ulaştım, ardından da ‘Hayat Eve Sığar’ uygulamasında ‘riskli’ olarak işaretlendim.

Bir telefon daha geldi. Bu sefer Gaziemir İlçe Sağlık Müdürlüğü’nden arıyorlardı. Durumumu sordular. Bu arada da arka arkaya bilgilendirme mesajları geldi. Hemen bahsedelim. Altın değerinde bir numara var. İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde, her türlü ve bilgi ve yardım için kurulan korona hattı. 0232 238 79 73! Bu numarayı bir kenara kaydetmenizi tavsiye ederim. Ben 2 kez arayarak sıkıntılarımla ilgili buradan bilgi aldım.

Aynı akşam filyasyon ekibi geldi. Temaslı olduğum eşim ve 5 yaşındaki oğlumu da sisteme dahil ettiler. İlaçları verip nasıl kullanacağımı anlattılar.

İlk iki gün koronavirüs benim açımdan ‘lay lay lom’ geçti. Onlarca kişi aradı, hepsini cevapladım. Dikkat etmeleri gerektiğini söyledim. Bu öyle bir hastalık ki, günler ilerledikçe kendisini daha fazla hissettiriyor. Üçüncü günden itibaren etkisi bende de daha fazla oldu. Ateşim sürekli 39,5’e çıktı. Düşürmek zor oldu. Dördüncü gün öksürük ve halsizlik başladı. Ağır grip geçiriyor gibi hissediyorsunuz. Telefonlara cevap verememeye başladım, çünkü konuşmayla öksürük krizi baş gösteriyordu. 8. gün rahatsızlıklarım en üst seviyedeydi. İçeri gitmek gelmek beni yoruyor ve nefes nefese kalıyordum. Bir ara bu hastalıktan kurtulamayacağım diye düşündüm. Psikolojik bir savaş da veriyordum aslında. 

Haberin Devamı

Yemeden içmeden kesildim. Hareket etmek artık zor geliyordu. Bu süreçte iki kez 112’yi aramayı düşündüm. Ancak hastanelerdeki durum ‘dişimi sıkmam’ gerektiğini bana hatırlattı. Öyle de yaptım...

Bu arada, eşim ve oğlum da belirti verdi. Ben bir odada, onlar başka odada... Özellikle oğlumun ateşinin çıkması ve öksürük bizi korkuttu. 8. gün akşamı rahatsızlıklarım azalmaya başladı. Ateşim düştü, öksürük seyrekleşti. Kendime tam gelmem 12 günü buldu. Eşim ve oğlum da çok şükür atlattı.

HAFİFE AL-MA-YIN!

Haberin Devamı

Gerçekten çok zor bir hastalık! Hafife alınacak hiçbir tarafı yok. Biz, hastaneye gitmeden, evde bu illeti yenmeyi başardık. “Bana bir şey olmaz” diyenlere çok da diyecek söz bulamıyorum. Özellikle sigara içenler! Sigarayı bırakmanın tam zamanı, geldi ve geçiyor. Çünkü, virüs özellikle ciğerleri vuruyor.

Aşının önemini bu zorlu süreçte daha iyi anladım. Tabii aşı olmak, virüs kapmaya ya da başkasına bulaştırmaya engel değil. Ama, sıra geldiğinde yaptırmak elzem!

Bundan sonra daha da dikkat edeceğim. Aynı şeyleri 10 gün boyunca yaşamak asla istemem. Virüs dolayısıyla hastanede yatan herkese acil şifalar diliyorum. Kahramanlarımız sağlık çalışanlarına kolaylıklar diliyorum.