Keşke bu yazıyı okurken, Van kahvaltısı yapıyor olsanız. CHP’nin arama toplantısı için geldiğimiz Van’da biz göl manzarası eşliğinde kahvaltımızı yaptık. Gerçi, artık İstanbul’da da Van kahvaltı salonları var ama Van’daki başka. Bu arada, görmediyseniz Van’a bir ara mutlaka gelin, sadece kahvaltısı için değil tabii.
Bu tür toplantılarda, dış dünya ile ilişkiniz büyük ölçüde kopuyor, o nedenle, bu konuda herhangi bir şey yazıldı mı bilemiyorum. Öncesinde, ‘CHP’nin Kürt açılımı’ tabiri kullanılmış, parti bu başlığa tedbirli yaklaşmıştı.
Oldukça cesur bir girişim
İzleyebildiğim kadarıyla, ‘Kürt açılımı’ bu toplantı için fazla iddialı olur, ancak CHP’nin bu konuda şimdiye kadar sergilediği tutumla karşılaştıracak olursak, oldukça ‘cesur’ bir girişim olmuş. Gerçi yerel katılım belli ki çok kısıtlı olmuş ve sınırlı bir çevrede olmuş. Ama bu sınır, bu kez bayağı esnek tutulmuş. O nedenle, bölgeden katılanlar ile, Batı’dan gelenler arasındaki algı farkını, bu platformda da ve bir kez daha izlemek çok ilginç oldu.
Sadece CHP’nin bölgeye ilişkin sıkıntılı dilinden ve tutumundan, bunun bölgede yarattığı hayal kırıklığı veya tepkiden bahsetmiyorum. Bu bölgede iktidar partisinin güçlü bir desteği olduğu halde, çok ciddi bir sorunu olduğunu birçok vesile ile vurgulamaya çalıştım. İktidar partisinin de, bölgedeki seçmeni ile diğer bölgelerdeki seçmeni arasında ciddi bir uçurum var. Erzurumlu AKP’li ile Diyarbakırlı AKP’li Kürt meselesine çok farklı bakıyor. Bölgeden artık neredeyse tamamen silinmiş olan CHP için de, çok sınırlı bir çevrede de olsa aynı sorun geçerli. Bu, partiler ötesinde, Kürt meselesinin çözümü açısından ciddiye alınması gereken çok önemli bir sorun.
CHP çevresinden olmayıp toplantıya davet edilenlerin bölgeye ilişkin söyledikleri, klasik CHP söylemi açısından fazlasıyla radikaldi. Ancak, partililer, normal şartlar altında çok yadırgayacakları yorumları büyük bir olgunluk ve ilgiyle dinlediler. Sadece bu bile hayırlı bir alamet sayılabilir.
Ben de, birçokları gibi, CHP’nin bu bölgeye kolay kolay geriye dönemeyeceğini düşünüyorum. Ancak, ana muhalefet partisinin Kürt meselesi konusunda takındığı veya takınacağı tutum, bölgeden oy alıp almama ihtimalinin ötesinde, Türkiye’de demokratikleşme açısından çok önemli. Ayrıca, partinin, CHP’ye yakın ancak demokratik kaygılarla oy vermekte tereddüt edenleri kazanması açısından da önemli.
Seçmen kaybettirebilir
Buna karşın, Kürt meselesi konusunda daha esnek tutumun partiye başka bazı seçmenlerini de kaybettireceği söylenebilir. Bu ihtimalin yüksek olduğunu ben de biliyorum. Ancak, CHP’nin artık bu türden sayısal bir hesap yerine, ilkesel bir siyasal çerçeveyi önemsemesinde sayısız fayda var. ‘Zaten iktidar olamıyoruz, sen de kalkmış ne diyorsun!’ demeyin. CHP’nin, bırakın iktidarı, muhalefette de olsa önemli bir siyasal güç haline gelememesinin temel nedeni, CHP’nin laiklik hassasiyeti dışında ne söylediği belirsiz olması, bazı toplumsal değişimleri görmemekte ısrarcı olmasıdır. Laiklik ve Kürt meselesi konusunda göze alması gereken değişim bu açıdan hayati önem taşıyor. Demokratik yönde değişime direnen seçmenini dönüştürme konusunda göstereceği başarı da Türkiye’nin demokratikleşmesi açısından çok önemli olacak. Umarım, Van’da başlattıklarını devam ettirmekte tereddüde düşmezler.