Muhyiddin Arabiye göre Dünyanın burcu Yengeç burcudur!
O bakımdan bu Yengeç Dolunayı Dünyamız için özel bir önem arz eder.
Atalarımız Ayın biyoenerjik dalgalarına önem vermiş ve günlük yaşantılarında ona göre davranmışlardır.
Dolunayda enerji potansiyeli en yüksek seviyededir ancak bu enerji zorlayıcı yöndedir. Ay’ın insan üzerindeki güçlü çekim kuvveti negatif yönde etkiler. Sular üzerindeki çekim gücü insanlar üzerinde vücuttaki sıvı miktarının çoğalmasına yol açar. Bu da ruhsal olarak gelgitler yaşamamıza neden olur..
Ani kararlar vermekten kaçının. Özellikle tutulma anı yaklaştıkça duygular yoğunlaşacaktır.
Geçmişten gelen bilinçaltınızın derinliklerindeki bazı olaylar depreşebilir. Bugüne değin hiç aklınıza gelmeyen bir şeye bugün kafanızı takabilirsiniz. Gerginlikler olabilir. Bu da insanlarla olan ilişkilerinize yansır.
Bilinçaltınızı şifalandırmak adına, İç dünyanızda yer etmiş geçmişe yönelik sizi rahatsız eden negatif olayları arındırma çalışmaları yapmak yada korkularınıza yönelik şifalandırma çalışmaları yapmak bugün için çok uygundur..
Şifalandırmak istediğiniz tüm rahatsızlıklara çalışmak ve ruhsal yaralarımızı iyileştirmek içinde çok uygun enerjiler var.
"İman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi SEVMEDİKÇE iman etmiş sayılmazsınız."
Sevgili Peygamberimiz bu sözüyle ne demek istiyor sizce?
Cennete girmenin ve dahi cennet gibi bir dünyada yaşamanın tek yolunun sevgiden yayılan enerjiden geçtiğini...
Benim anladığım bu...
Hayatta iki büyük kutup var POZİTİF VE NEGATİF.
Ve İki büyük enerji var SEVGİ ve NEFRET (korku ve endişede buna dahil)
Kalp her zaman sevginin sembolü sayılırdı. Ancak son zamanlarda yapılan araştırmalar kalple ilgili bir gerçeği daha ortaya çıkardı.
Kalbin manyetik alanının beyinden 5000 kat daha geniş olduğunu!
Dışarıya gönderdiğiniz her düşünce asla yok olmayan bir titreşimdir. O evrenin her parçacığını titreştirmeyi sürdürür.
Ve eğer düşünceleriniz asil, kutsal ve etkiliyse bütün duygusal zihinlere titreşim gönderir ve onları olumlu etkiler!
Swaami Sivananda
Her şey birbiri ile bağlantılı bu yüzden bir düşünce evrendeki tüm bağlantılı enerjileri çağırabilir.
Size ters gelen bir şey duyduğunuzda eleştirmeden önce hemen durun ve susun!
Neden, nasıl gibi sorular sormayın ya da "ben asla - katiyyen - kesinlikle böyle yapmazdım" gibi iddialı cümlelerle sisteme meydan okumayın.
Bu düşüncelerin aklınıza gelmesi normaldir, bırakın gelip geçsinler. Üstünde ısrarla durup dillendirmeyin. İnanmayı seçmediğiniz sürece bir güçleri olamaz.
Soruya çevirmeyin. Durduk yerde kendinize karma yaratmayın.
Yeni ay zamanları Enerji potansiyelinin pozitif olarak arttığı dönemlerdir. Her yönden kendimizi çok iyi hissederiz. Ve artık hepimiz çok iyi biliyoruz ki yeni ay dönemlerinin yeni başlangıçları hayatımıza çekmek gibi çok büyük bir manyetik çekim gücü var. Her yeni ay bulunduğu burca göre bazı konuların ön plana çıkmasına destek veriyor.. Ve buna göre başlatmak istediğimiz olaylar üzerinde çalışmamız gerekir. Çünkü bu süreçte başlanan işler iyi gider, verimli olur.
Bu yeniay OĞLAK burcunda gerçekleşiyor dedik.
Hayatımızda gerçekleştirmek istediğimiz hedeflerimize, kariyerimize, hayatımızda düzene koymak istediğimiz herhangi bir konu için çalışma çok yararlı olacaktır.
AY OĞLAK burcunda iken iskelet sistemi, dizler ve derideki her türlü rahatsızlıklara çalışmakta doğru enerji akışını sağlayacaktır.
Oğlak yeni ayında okunabilecek bazı esmalar
Mukit, Vasi, Mukaddim, Muahhir, Mani, Sabur, Kerim, Zül Celali vel İkram, Metin, Kadir, Kuddus, Hakim, Mürid, Alim.
Biri veya hepsiyle çalışabilirsiniz.
Ayrıca Fettah her yeni ayda okunan hani tabiri caizse joker tabir edebileceğimiz tüm kapıları açan bir esmadır. Ve birde hayatınızda olmasını istediğiniz ve düzene girmesini is
Bir süredir eşimin işi gereği başka bir şehirde geçici olarak ikamet ediyoruz. Giderken hiç bir eşya götürmedik. Burası bir lojman evi ve sadece gerekli olacak eşyalar alındı. İşte dolap, yatak, koltuk, çamaşır makinesi, buzdolabı, televizyon ve küçük bir ocakla mutfak gereçleri. Otel odasından hallice :)
Yerleşik bir düzene alışkın benim için farklı bir deneyim oldu açıkçası.. Bu süreçte bir şeyin farkına vardım ki, evlerimizi doldurduğumuz eşyaların hizmetçisiymişiz. Sade hayat oh ne rahatmış!
Aklıma yıllar evvel okuduğum bir makale geldi.
Her şey San Diego da yaşayan Dave Michael Brono'nun bir sabah kalktığında birçok insanın istediği çok şeye sahip olduğu halde ne kadar mutsuz olduğunu fark etmesiyle başlıyor. Ve diyor ki "hayatımda köklü bir değişim yapacağım!"
"Az Çoktur" felsefesenine dayanan "100 Thing Challenge" projesini hayata geçirmeye karar veriyor. Hedefi şuydu. 100 eşya ile bir sene yaşayıp yaşayamayacağını test edecekti, yani koltuktan, diş fırçasına, elbiseden, televizyona artık ne seçtiyseniz toplamı 100 olacak.
Yılsonuna doğru gördü ki 100 eşya bile bir insanın ihtiyacı için fazla! Ve onların bu girişimi birçok insana ilham verdi. Başta Amerika
Sanseveria diye bir çiçeğim var benim. Halk arasında Peygamber kılıcı & Paşa kılıcı da derler.
Ne zamandııı, kim hediye etmişti hiç hatırlamıyorum ama bi on sene olmuştur herhalde.
Sonradan duydum ki bu çiçeğin boyu bir metre olduğunda ev sahibi oluyormuşsun!
Ne alaka deme lütfen... Gülme de rica ederim:)
Neyse işte o gündür bugündür ben bu çiçeğin gözünün içine bakıyorum. Neymiş boyu bir metre olacakmış mış da bende o hayalini kurduğum bahçeli eve kavuşacakmışım. Ayyy meğer çiçeklerin Kraliçesiymiş haberim yok, ben hala bir metre olsun da bahçeli ev alacağımın derdindeyim!
Hanımlaaar, beyleeeer size bir iyi birde kötü haberim var!
Yaşadığınız alanlarda resmen zehir soluyorsunuz ve gözünüzü korkutmak gibi olmasın ama ayrıca da bakteri kaynıyor benden söylemesi. Evin içinde kullanılan temizlik malzemeleri, sigara dumanı, nem, küf, evcil hayvanlar, uzun zamandır filtreleri değiştirmeden kullanılan havalandırma, ısınma ve klima tesisatı sürekli soluduğumuz havayı sağlığımıza son derece zararlı toksik maddelerle dolduruyor.
Evlerimizdeki materyallerden yayılan kimyasal kirliliğin tüm hastalıklarla ilişkisini söylememe gerek bile yok galiba. Sadece şu kadarını söyleyebi
Aralık ayı geldiğinde herkes için farklı bir anlam taşıyor. Kimileri eski yıla veda etmenin bir yıl daha yaşlanma hüznünü yaşarken, kimilerini de yeni yılın, yeni başlangıçların heyecanı sarıyor!
Ben ikinci gruptanım!
Yepyeni bir yıl heycanıyla, hazırlığı daha Aralık ayına girdiğim ilk günden itibaren başlıyor.
İstiyorum ki Yeni yıla girerken son 3 gün kala eski yılın kirini pasını tortularını atıp arınarak tertemiz bir bilinç ve enerji ile girelim yeni yıla.
İlk aşama olarak kendimizle baş başa kalarak bu bir yılın değerlendirmesini yapalım bakalım.
Neler kazandık, neler kaybettik.
Ne öğretti bize 2016?
Ne yaptıkta pişman olduk. Bundan sonra nasıl davranmalı? Neyi söylemeseydik? Hangi adımı atmasaydık?
Sözcükler büyüdür...
Kullandığınız her sözcükle bir anlaşma imzalarsınız. Hem kendinizle hem karşınızdaki ile.. Hemde tüm evrenle! Bir insan gelecekte ne yaşayacağını merak ediyorsa bugün ne konuştuğuna baksın. Olasıdır ki bugün en çok konuştuğunuz şey yarının deneyimi olacak.
Peygamber efendimizin bir hadisi vardır der ki "Bela insanın diline bağlıdır!"
Bir rivayete göre Peygamber efendimiz hasta olan birisini ziyarete gittiğinde hangi duaları ettiğini sormuş o da Allahtan sabır dilediğini söylemiştir.
Bunun üzerine Peygamber efendimiz." Musibetimde bana sabır vermek yerine neden yerine "Rabbena atina... " (Ya Rabbi bana dünyada da Ahirette de iyilik ver ) duasını okumuyorsun" demiş..
Ayrıca Peygamber yanından geçerken " Ey Rabbim senden sabır istiyorum" diye dua eden bir kişiye "Sen Allahtan bela istemiş oldun. Bunun yerine O'ndan sağlık ve afiyet dile" buyurmuş.
Olmasını istemediğiniz şeyleri dualarınızda dileklerinizde de anmayın.
İstemediğiniz şeyleri sıralamayın.