Urfa’da pek çok atıl kalmış güzel eski yapı yeniden nefes alıp hayata kavuşturuluyor, kentin çehresi her geçen gün daha da güzelleşiyor
Baharın gelmesiyle bir senedir eve kapanıp kalmış turizmcilerden biri olarak turlarım başlamadan nerelere gönül rahatlığıyla gidebilir ve neler yapabilirsiniz anlatmak istedim. Geçtiğimiz haftalarda haritada mavi olan yerler hedefimdeydi, şu sıralar ise hemen hemen tüm mavi iller renk değiştirdi. Bu hafta Şanlıurfa notlarımı paylaşayım sizlerle. Normalde bu zamanlarda dolu olan şehir oldukça sakindi. Şehirde insanlar elbette normal hayatlarına devam ediyor ama turizmin bir yıldır olmaması her yeri olduğu gibi Şanlıurfa’yı da etkilemiş. Dükkânının tadilatını yapanlar, artık bir hareket umuduyla bekleyenler dikkatimi çekti.
Güneydoğu kentleri rengârenk çarşılarıyla ünlüdür. En renkli çarşılar da Urfa’dadır. Çarşıda az da olsa hareketlilik vardı. Normal zamanda mutlaka Urfalılar, köylerden ve diğer şehirlerden gelenler doldururdu çarşıyı. Urfa’da sarı şehirlerdeki kurallar birebir uygulanıyor. Gitmişken elbette mutlaka Balıklıgöl’e uğrayın, Türkiye’nin en büyük müzesi olan Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’ne ve Haleplibahçe Mozaik Müzesi’ne de gidin. Ulu Cami, Fırfırlı Kilise, Reji Kilisesi ve Klaus Schmidt Anı Evi gibi mekânları da mutlaka görün. Elbette oralara kadar gitmişken Göbeklitepe’ye gitmeden olmaz. Yemyeşil çimenler ve sarı sarı çiçeklerin çevrelediği Göbeklitepe’yi bahar aylarında yaşamanın keyfi bambaşka. Vakit kalırsa Harran, Soğmatar, Şuayipşehri de ziyaret edebileceğiniz yerler arasında olabilir.
Sokaklarında kaybolun
Aslında biraz da Urfa’da şehrin eski mahallelerinde yürümenizi tavsiye ederim. 58 Meydanı denen yerde Ulu Cami’nin karşısına düşen bölgede yürüyün, sokaklarında kaybolun! Çok hoşunuza gideceğine eminim. Urfa’nın en güzel mimari örneklerinin olduğu mahalleleri gezmeden dönmeyin. Bu arada Urfa’da çok sayıda butik otel açılıyor. Bazıları zaten pandemiden önce açılmıştı. Bazıları da bu süreçte restorasyon ve inşaat işlerini bitirdi. Bahsettiğim otellerin hepsi eski konaklar. Bu otellerin yapımıyla Urfa’nın çehresi daha da güzelleşmeye başladı.
Eski yapılardan butik otellere
Bunlardan biri Nahrin Otel, 2019’da açılmıştı. Eski bir Süryani Manastırı olan bu yapının 11 odası var. Eski bir Paşa Konağı olan Palmyra Otel de 9 odalı. ŞURKAV Eyyübiye Belediyesi Yerel Yönetimler Konağı olan bina da bugün La Riva adıyla ve 12 odasıyla hizmet veriyor. Eski bir Süryani evi olan 8 odalı Hanehan da konuklarını ağırlıyor. Müzepotamya adındaki restoran ve konaklama hizmeti veren bina da oldukça ilginç. Avlusunda Roma dönemi bir tapınağın kalıntıları ve mimari ögeler bulunan yapı pek hoşunuza gidecek eminim. Ek binalarıyla birlikte 24 odası olacak buranın da. Şu sıralar restorasyonu tamamlanmakta olan Tessera Otel de Katolik Kilisesi müştemilatına ait 3 yapıdan ve 15 odadan oluşan bir butik otel olarak nisan ayından itibaren hizmete girecek.
Urfa’da daha pek çok benzeri hareketlilik görebilirsiniz. Genel olarak sanat tarihçi ve restoratör İbrahim Sarısu ve ekibi tarafından restorasyon, projelendirme ve proje uygulama işlemleri sürdürülen bu yapılar birer birer özel sektöre kazandırılıyor. Bu şekilde devam ederlerse Urfa’da pek çok atıl kalmış güzel eski yapı yeniden nefes alıp hayata kavuşacak, Urfa’nın çehresi her geçen gün daha da güzelleşecek ve yatak kapasitesi açısından da şehir doyuma ulaşacak.
Bu güzel yapılarda gönül rahatlığıyla izole bir tatilin ve konaklamanın keyfini çıkarmanızı öneririm.