Sadun Boro, 56 yıl önce bugün dünya yolculuğu için “Kısmet”in yelkenlerini açmıştı enginliklere. Dönüşünde yazdığı “Pupa Yelken” kitabıyla biz de okyanustaydık; korsanlarla yaşadıkları macerayla heyecanlandık, belki hayatta hiç gidip göremeyeceğimiz yerlere gittik
Bundan tam 56 yıl önce, 22 Ağustos 1965’te Sadun Boro kendi özel yelkenlisiyle 2 yıl 10 ay sürecek dünya seyahatine yelken açmıştı. Bu heyecan verici bir haberdi. Çünkü ilk defa bir Türk denizcisi bir yelkenliyle okyanusları aşacak ve dünya seyahati yapacaktı. Sadun Boro’nun kaleme aldığı seyir günlükleri gazetede yayımlanıyordu.
Ben çok küçüktüm ama bu yolculuğun herkeste heyecan uyandırdığını hatırlıyorum. Babam bana bu müthiş yolculuğu gazeteden okuyor, kendi yorumlarıyla bazı şeyler anlatıyor ve bu olay beni hayallere daldırıyordu.
Sadun Boro, Alman asıllı eşi Oda ile çıkmıştı yola, yolda buldukları ve “Miço” adını taktıkları siyah beyaz bir kedi ile seyahate devam etmişlerdi. Çocuk aklımla bile bu seyahatin nasıl bir macera olduğunu algılayabiliyor ve çok heyecanlanıyordum. İletişim ve teknoloji konusunda bugünle kıyaslarsak bu dünya seyahatinin ne kadar zor bir süreç ve büyük bir başarı olduğunu anlayabiliriz.
Doğum günü hediyesi
15 Haziran 1968’de İstanbul’da coşkulu bir kalabalık, “Kısmet” teknesini ve mürettebatını karşıladı. İnsanlara hayalden öte bir şey değil gibi görünen bir maceranın gerçekleşebileceğini gösteren insanlar vardı o teknede. Kısa bir süre sonra Sadun Boro’nun bu herkesin merakla izlediği dünya gezisi, “Pupa Yelken” adıyla kitap olmuştu. Babam, “Doğum gününde ne istersin?” diye sorduğunda, “Sadun Boro’nun kitabını” demiştim. Doğum günümde uyandığımda başucumda pırıl pırıl bir kitap duruyordu. Kapağında “Kısmet” teknesinin fotoğrafı olan “Pupa Yelken” kitabını heyecanla elime aldım. Dakikalarca o fotoğrafa baktığımı hatırlıyorum. Bugün düşünüyorum da, belki de içimdeki macera tutkusunu, seyahat etme isteğini uyandıran, rehber olmama giden yola beni yönlendiren insanlardan biri de Sadun Boro’ydu.
Kitabı heyecanla ve keşke hiç bitmese diye yutarcasına okudum. Nasıl zorluklar, ne güzel anılar! Sadun Boro aynı zamanda anlatımıyla, ifadeleriyle çok iyi bir yazardı. İçinizdeki maceraperesti uyandırmakla kalmıyor, sizi yazmaya da heveslendiriyordu.
Siz de onlarla birlikte “Kısmet” yelkenlisinde okyanustaydınız işte. Korsanlarla ilgili yaşadıkları olay ve başka pek çok ilginç olay, belki hayatta hiç gidip göremeyeceğimiz bazı yerlere bizi götürüşü, harika fotoğrafları ile müthiş bir kitaptı.
“Kısmet” Rahmi Koç Müzesi’nde
Sadun Boro’nun ikinci büyük seyahati 1977-1979 yıllarında yaptığı ve “Fora Yelken” kitabında anlattığı Amerika seyahatiydi. Boro ailesine bu seyahatte daha sonraları tanışacağım ve çok sevgili bir meslektaşım olan kızları Deniz de eşlik ediyordu. 1980 yılında ailece Bodrum’a yerleştiler. Sadun Boro hayatı boyunca Gökova, Göcek gibi güney Ege koylarının korunması için büyük çaba sarf etti.
“Kısmet’in Dümen Suyunda” adlı kitabında Türkiye ve komşu kıyılara yaptığı gezileri anlatır. “Vira Demir” ise kıyılarımıza ait bir seyir rehberidir. Sadun Boro, “Kısmet” yelkenlisini 2010 yılında Rahmi Koç Müzesi’ne bağışladı. “Kısmet” restore edildikten sonra 2011 yılından beri müzede sergilenmektedir.
Sadun Boro kendi deyimiyle “Yıllarca ‘Kısmet’i ve onun garip yolcusunu en güzel koylarında misafir edip ağırlayan” Gökova’ya, Okluk Koyu’nun girişindeki kayanın üzerinde oturup denizi seyreden heykeltraş Tankut Öktem’in ellerinden çıkan “Denizkızı” heykelini armağan etti.
2015 yılında kaybettiğimiz Sadun Boro’yu ve geçtiğimiz mayısta kaybettiğimiz Oda Boro’yu minnetle anıyoruz. Sadun Boro’nun teşvikiyle amatör Türk denizciliği çok gelişmiş ve yeni yeni denizciler dünyaya yelken açmıştır. Sadun Boro’nun içinizdeki gezgini, maceraperesti uyandıracak olan kitaplarını mutlaka okuyun. Onun doğaya duyduğu saygıyla yapacağınız nice güzel gezilere.