Nil Kural

Nil Kural

nil.kural@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

En İyi Film dahil altı dalda Oscar adayı “Tavşan Jojo / Jojo Rabbit”, geniş kitlelerin beğenisini kazansa da durduğu etik zeminde naiflikten sorumsuzluğa kayıyor

“Tavşan Jojo / Jojo RabbIt”

Yön.: Taika Waititi
Sen.: Taika Waititi (Christine Leunens’ın romanından uyarlama)
Oyn.: Roman Griffin Davis (Jojo), Thomasin McKenzie (Elsa), Scarlett Johansson (Rosie), Taika Waititi (Adolf), Sam Rockwell (Kaptan Klenzendorf), Rebel Wilson (Fraulein Rahm) Gör.: Mihai Malaimare Jr. Müz.: Michael Giacchino

Tavşan peşinde Nazi Almanyası



Hayali arkadaşı olarak Adolf Hitler’i seçen, fanatik Nazi küçük bir çocuk. Duvarların arasında saklanan Yahudi bir genç kız. İkinci Dünya Savaşı’nın sonları.

Konusunun özetlendiği şu birkaç cümle bile Yeni Zelandalı yönetmen Taika Waititi’nin yeni filmi “Tavşan Jojo / Jojo Rabbit”in ne kadar ince bir çizgide yürüdüğüne kanıt. Bir de buna filmin birkaç trajedi dışında komedi tonunu tutturduğunu, filmdeki Nazilerin (hayali olmayanlar dışında da) çoğunlukla sempatik şekilde karikatürleştirildiğini ekleyin. Scarlett Johansson için En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ve En İyi Film de dahil altı dalda Oscar adayı olması filmin geniş kitleleri bu tehlikeli konuda ikna edebildiğini gösteriyor. Ama herkesin sindirmesi kolay bir mizahtan söz etmiyoruz.

Waititi, küçük bir çocuğun fanatiklikten anlayışa giden Nazizm ideolojisinden kurtulma sürecini fazla şekerli bir deneyimle sunuyor. Ancak her konunun mizahı olur mu ve olursa film buna gereken özeni gösteriyor mu sorusunun yanıtı olumsuz. Hitler’le alay eden bir sahneyle açılan ve bir tiyatro grubu üzerinden Nazizm’i tiye alan 1942 tarihli Ernst Lubitsch filmi “To Be or Not to Be” veya Charlie Chaplin’in klasiği “The Great Dictator”gibi 1940’lardan örnekler, bir kötülüğü tam gaz alay ederek yenilebilir kılma denemeleri olarak sinema tarihinde yerlerini aldılar. Ancak araya ciddi trajediler koyup bir sonraki sahneyle bunun da üzerini kapatan “Jojo Rabbit”, etik açıdan kaygan bir zeminde duran, naifliğin sorumsuzluğa kaçtığı bir film. Özellikle de Neonazizm’in böylesine yükseldiği bir dönemde.

Hatice üzerinden ekolojik kriz

Tavşan peşinde Nazi Almanyası

Haberin Devamı

Hem belgesel hem uluslararası film dallarında Oscar adayı olarak benzersiz bir başarı elde eden Makedonya yapımı belgesel “Honeyland”, dünyanın ekolojik krizi hakkında tek bir karakterin hikayesiyle söz söyleyebiliyor. Tamara Kotevska ve Ljubomir Stefanov’un imzasını taşıyan film, Makedonya’nın köyünde annesiyle tek başına arıcılık yapan Hatice’yi merkeze alıyor. Burada adil ve şefkatli bir şekilde etrafındaki tüm canlılarla yaşayıp giden Hatice’nin gösterdiği yol, dokunaklı ve çok etkileyici bir sinema diliyle karşımıza çıkıyor.