Türkiye bir seçimini daha yaptı. Sonuçlardan herkes ders çıkaracaktır. HDP ve PKK da dahil. 7 Haziran seçimine Soğuk Savaş döneminin “faşizme karşı birleşik cephe” stratejisiyle giden HDP, tüm hikâyesini Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlığı üzerine kurmuştu. Muhalifleri bir şemsiye altında toplamayı başardı. Sonuçta 6 milyon oy aldı ve 80 milletvekili çıkardı.
Pazar günü yapılan seçimde ise 1 milyon oy kaybetti. Milletvekili sayısı 60’ta kaldı. Seçmen sayısındaki azalmanın ve “cephede” açılan gediğin nedenleri öğretici olabilir.
PKK gibi terör örgütleri, otorite olmak için devletle yarış halindedirler. Öncelikle devleti işlemez hale getirip, ardından da kendi “değerleri” çerçevesinde vaatlerde bulunurlar. Stratejinin işlemesi, mesajlarının alınması için şiddet ve terör uygulamak zorunda olduklarına inanırlar. PKK da 7 Haziran sonrası aynı yolu takip etti. Terör ve şiddet aracılığıyla sadece hükümete değil topluma da mesajlar verdi. Ancak eski yöntemlerin değişen toplumsal dokuda, özellikle de orta sınıf Kürt seçmeni üzerindeki farklı etkisini göz ardı etti.
Seçim nedeniyle zaten durgun olan ekonomi, PKK saldırılarıyla çöküşün eşiğine geldi. Ticaret, hizmet sektörü, turizm terörden olumsuz etkilendi. Güvenlik nedeniyle kamu hizmetleri aksadı. Bölgeyi terk eden doktorlardan sermaye sahiplerine, eğitime, havaya uçurulan köprülerden, kapanan yollara ve hava alanlarına kadar geniş bir yelpazeden söz ediyoruz.
Öte yandan, PKK’nın baskıları kasaba ve şehirlerde gündelik hayatı zorlaştırdı. “Şehir eylemleri”, işgaller halkı bıktırdı. PKK’nın haraç toplaması, mahkeme kurması işi çığırından çıkardı.
Dağdakiler dünyayı “ulusal kurtuluş mücadelesi” penceresinden okurken, bölge halkının en azından bir kısmı gündelik hayatın pratikleriyle okudu. Anlaşılan, aradaki makas onları yeniden düşünmeye sevk etti.
Ayrıca Erdoğan’ın Kürt muhafazakârları kazanma stratejisinin işe yaradığı açık. Özellikle “kanaat önerlerinin” kalbini ve beynini kazanma çabaları bölgede gözle görülür sonuç verdi. Hükümetin PKK’ya karşı operasyonları artırması, geçmişte hata yaptığını açıklaması, bölge halkında “güven” duygusunun oluştuğunu gösteriyor.
PKK’nın 7 Haziran sonrası yeniden sınırlı çatışma ortamına dönmesi “Kürt olmayan” seçmenler üzerinde de olumsuz etki yaptı. HDP’nin bir “Türkiye partisi” fikrini satın alıp oy verenlerin bir kısmının eski partilerine geri döndükleri görünüyor. Bu dönüşler, HDP’nin “konvansiyonel” etnik bir parti olduğu gerçeğini tahkim ederken, PKK’nın ise kitlesel desteğini konsolide ve konsantre ettiğini gösteriyor.