Rusya ile Türkiye’nin çıkarlarının çatıştığı ilginç bir dönemden geçiyoruz. Gittikçe gerilen rekabet yeni bir aşamaya varmak üzere. Bunu tarafların yaklaşımları ve politika yapma araçlarının çeşitlenmesinden anlayabiliyoruz.
Putin, bir yandan Esad’ı desteklerken, bir yandan da Türkiye’yi Suriye konusunda provoke ediyor. Özellikle Türkiye’ye askeri yönden bedel ödetecek bir fırsat yaratmaya çalışıyor. Şüphesiz bunda Putin’in incinen gururunu tamir arzusu da etkili.
Bu amaçla ekonomik, askeri ve örtülü operasyon kapasitesini seferber etmiş durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhine propagandadan ekonomik ambargoya, Suriye’deki askeri hareketlilikten PKK faaliyetlerine kadar bir dizi hamleden söz ediyoruz.
Gözden kaçırılmaması gereken husus, Rusya’nın örtülü operasyon faaliyetlerini her geçen gün yoğunlaştırması. Türkiye’nin boğuştuğu tüm sorunlar Rusya’ya elverişli fırsatlar sunuyor.
Rusya Türkiye’yi tek başına Suriye’de askeri harekâta mecbur bıraktığında amacına yaklaşmış olacak. Nitekim Rus Hava Kuvvetleri Suriye’deki harekâtını yoğunlaştırarak binlerce mülteciyi Türkiye sınırına doğru sürerken bunu hesaplıyor olmalı. Öte yandan, Türkiye’nin desteklediği silahlı grupları yok olmanın eşiğine getirerek, Türkiye’yi fiili müdahaleye mecbur edebileceğini düşünüyor.
Rusya, propaganda makinesini de çalıştırmaya devam ediyor. Türkiye’nin Suriye’ye askeri harekâta girişeceği yönünde haberler üretiyor. Bunu destekleyecek biçimde, Suudi Arabistan’ın Türkiye üzerinden Suriye’ye asker göndereceğini yayıyor.
Örtülü operasyonların şiddetle yüklü olanı, düşman ülkeye yönelik paramiliter yapıların desteklenmesidir. Bu nedenle olup bitenlerin PKK ile ilişkilendirilmesi hiç de fantezi gibi durmuyor. Üstelik Türkiye’nin Batılı müttefikleriyle ayrışan Suriye ve PKK/PYD politikası Rusya’nın örtülü operasyon kapasitesini artırıyor.
PKK terör örgütünün liderlerinden Duran Kalkan’ın cumartesi günü yaptığı açıklama dikkat çekiciydi. Kalkan, “43 yıldır ilk defa kışın ve şehirlerde üslendik” dedi. Ardından, önümüzdeki haftalarda, aylarda eylemleri yayacaklarını, yoğunlaştıracaklarını, hükümete ağır bir ders vereceklerini ilan etti.
PKK, 1992 sonbaharında Kuzey Irak’ta TSK ile mevzi savaşına tutuştu. Öcalan, örgütü eleştirirken, Engels’in deyimi ile “köylü savaşına” giriştikleri için militanları yerden yere vurdu. Eylemler, askeri gereklilikten çok Soğuk Savaş sonrası Rus ve İran siparişiydi. Bu gün çocukların eline silah verip, “lümpen şehir savaşı” sürdürenler aslında aldıkları bir ihaleyi yerine getiriyorlar. Rusya için Türkiye’yi içeride meşgul etmek gibi.
Rusya, tüm politika yapma araçlarıyla Türkiye’ye yüklenmeye devam ediyor. Eksik kalan konvansiyonel karşılaşma için de adeta Türkiye’yi Suriye topraklarına çağırıyor.