Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye, “rüşvet ve yolsuzluk” operasyonlarını ve olası sonuçlarını tartışıyor. Tecrübelerimiz yargılamanın medyatik olacağını ve uzun zaman gündemde kalacağını söylüyor. Çünkü olay kadar açık ve gizli kahramanlar da önemli.
Operasyon “gizemli” öğeler taşımamış olsa idi, tartışmalar sınırlı bir alanda kalabilirdi. Özellikle hukuki, iç politika ve ahlaki çerçevede. Suçu olan varsa bedelini hukuki ve siyasi olarak öder, konu tarihteki benzerleri gibi tozlu raflardaki yerini alırdı. Ne var ki, operasyon iç ve dış politik gelişmelerle birlikte ele alındığında sonuçlarının bir hayli ilginç olacağı görülüyor.

Uzun ve zorlu yıl: 2014
Türkiye üzerine çalışan uzmanlar, akademisyenler ve gazeteciler operasyon öncesinde, 2014’ün uzun ve zorlu bir yıl olacağını söylüyorlardı. Operasyon sonrasında bu “en uzun yıl” tezi daha da güçlenmiş gibi görünüyor.
Masada PKK gibi, Mart 2014 sonuna kadar “ötelenmiş” can sıkıcı ve müzmin bir sorun var. Arka arkaya yapılacak seçimler ise derin bir rekabet ve ilginç siyasi sonuçlar yaratma kapasitesine sahip.
Yine Ortadoğu’daki siyasi gelişmeler ciddi belirsizlikler içeriyor, Suriye yine gündemde olacak. ABD’nin açıktan, bazı Batılı petrol şirketlerinin ise perde arkasından itiraz ettikleri, Irak Kürt Bölgesel yönetimi ile “petrol-doğalgaz” anlaşması önemli bir dönemece girecek. Elbette bütün bunları İran-ABD ilişkileri ile ele almak gerekiyor. Gözden kaçmayan gerçek, PKK sorununun yukarıdaki listenin ortak paydası olmasıdır.
Böylesine karmaşık bir tabloda ülkenin doğru yolunu bulması enerji, dikkat, zaman ve özen ister. “Rüşvet ve yolsuzluk” operasyonu ise iktidar partisinin dikkatlerini dağıtacak, enerjisini alacak boyut ve derinlikte görünüyor. Bu nedenle de sorunu sadece hukuki, ahlaki ve iç politik sonuçları ile ele alamayız.
İhtiyat mevzuu “Kürt sorunu”
Operasyonun nihai çıktılarından birisi de Başbakan Erdoğan’ın politik kariyeri üzerinden 2014’ü şekillendirmesi olacaktır. “Kürt sorununu çözmek” gibi iddialı bir hedefi önüne koymuş olan Başbakan Erdoğan, gelişmeler karşısında planını ertelemek ve önceliklerini değiştirmek zorunda kalabilir.
Gelişmeler Öcalan’ın da kararlarını ve stratejisini etkileyecektir. Başbakan Erdoğan’ın siyasi ve stratejik önceliklerinin değişmesi PKK tarafından fırsat, zayıflık veya kandırılmışlık olarak algılanacaktır. Bunu avantaja çevirmek isteyecektir. Başbakan Erdoğan’ı daha fazla taviz vermeye zorlamak, seçimlerde köşeye sıkıştırmak ve siyasi tabloyu etkilemek için aklına gelen ise şiddete dönüş olabilir. Ya da birileri bunun zamanı geldiğini “iletebilir.”
Devam eden “rüşvet ve yolsuzluk” operasyonu istenen politik sonucu doğurmaz ise, elbette geleneksel araçlar devreye girecektir. “Kazanın altına biraz daha odun atarak” politik ortamı değiştirme kapasitesine sahip olanların listesi bir hayli uzun.
PKK yeni yıla, yeni fırsatlarla giriyor. Öcalan için içerideki tartışmaların referans noktası çok da önemli değil. O ve diğerleri, Mao’nun dediği gibi davranacaktır:
“Siz kendi yolunuzda savaşın, biz kendi yolumuzda...”