Nihat Ali Özcan

Nihat Ali Özcan

naozcan@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

ABD Genel-kurmay Başkanı Joe Dunford geçen perşembe Senato’da bir soruya verdiği cevapta, Washington’un Rakka’yı DAEŞ’ten geri almak için SDG, Suriye Demokratik Güçleri’ni (siz onu PKK/PYD olarak okuyun) silahlandırmayı değerlendirdiğini söyledi. ABD’nin PKK/PYD’ye hafif silahlar verdiği biliniyor. Bu sefer tartışılan ise ağır ve sofistike silahların tedariki.
Askeri planlamacılar DAEŞ’e yönelik harekâtta Suriye ve Irak’ı askeri nedenlerle birlikte ele almak zorundalar. Bu bağlamda Irak için Musul, Suriye için Rakka öncelikli askeri hedef. Rakka operasyonunun amacı DAEŞ’in Musul harekâtına Suriye’den kuvvet kaydırmasına mani olmak ve bu arada olası fırsatları da değerlendirmek olduğu açık. Bu sebeple ABD yerdeki postalı PKK/PYD’nin hazırlıklarını tamamlaması, ateş ve manevra kapasitesini artırması için gayret sarf ediyor.
Bu bağlamda ABD’nin sağlayacağı silahların miktar ve özelliklerini Rakka operasyonun karakter ve ölçüsü belirleyecek. Rakka ölçeğinde bir şehrin DEAŞ’ın elinden alınması ciddi riskler içerdiğinden işin şansa bırakılmaması gerekmektedir Özellikle hibrit taktiklerin kullanıldığı şehir savaşının ihtiyaç duyduğu silah, araç ve lojistikten söz ediyoruz.
Patlayıcı yüklü araçları imha etmek, tankları etkisizleştirmek, binaları havaya uçurmak ağır silahlar, toplar, tanklar ve tanksavar füzeleri gerektirir. PKK/PYD örneğinde olduğu gibi, asker sayısı sınırlı ise başarı için silah ve teknoloji üstünlüğü elzemdir. Tüm bu faktörler tedarikin mahiyet ve miktarını belirleyecektir.
Paramiliter güçlere silah tedariki, sadece silah sandıklarının teslim edilmesi değildir. Mürettebatla kullanılacaklar dahil, personelin eğitilmesi gerekir. Farklı silahlı unsurların eşgüdüm içinde çalışması, planlama, koordinasyon ve icra kapasitesinin inşası bunun bir parçasıdır.
ABD Genelkurmay Başkanı henüz değerlendiriyoruz dese de, PKK/PYD’nin ağır ve sofistike silahlar alacağı açık. Öte yandan, DAEŞ’ten ele geçen silahlar da PKK’nın envanterine girecektir. Bu sayede örgüt, ateş gücüne, manevra yeteneğine ve tecrübeli insan sermayesine sahip olacak, askeri ve siyasi kapasite inşa edecektir.
PKK/PYD’yi silahlandırmak, ABD’nin DAEŞ’le mücadelesinin Suriye cephesinde “taktik” bir kazanım olacaktır. Bu hamle “müttefiki” Türkiye için ise “beka” sorunudur. Çünkü “devlet kurmaya odaklı silahlı etnik hareketler” askeri kapasite elde ettikçe, bunun cazibesine kapılacak ve stratejilerini bu alana kuracaklardır.
Aynı oturumda Genelkurmay Başkanı Dunford, Rakka operasyonunun ABD için yönetilmesi zor bir tablo oluşturduğunu söyleyerek, müttefikleri Türkiye’yi “yatıştırmaya” çalıştıklarını ifade etti. Türkiye nasıl yatışır bilinmez. Ancak Türkiye’nin gelişmeler ışığında yeni bir stratejiye ihtiyacı olduğu da açık.
ABD’nin PKK/PYD’ye, Arap şehirlerine girerek yaptığı askeri fedakârlıkları karşılığında siyaseten ne vaat ettiğini bilmiyoruz. Ancak Rakka operasyonunun yerdeki postal PKK/PYD’ye de hatırı sayılır bir maliyeti olacağı açık. Bu maliyet sadece askeri olmakla kalmayacak, aynı zamanda yüzyıllık düşmanlıkları da tetikleyecek.
ABD’nin yapacağı hamleyle PKK’ya kapasite kazandırması bir süre sonra Türkiye’nin “beka sorununu” derinleştirecektir. Bu durumda Türkiye’nin zaman geçmeden kendi politik hedefini belirlemesi, stratejilerini üretmesi ve uygulamaya koyması gerekir. Rakka operasyonu hükümet için aynı zamanda bir fırsattır. Suriye’ye daha fazla güç tahsis etmeden, sınır güvenliğine odaklanmalı. En az bir yıl boyunca dikkat ve gücünü Rakka’ya teksif edecek olan PKK’nın kapasite artışını diğer alanlarda baskılamalı. Güneydoğu’da sosyal yardım ve imar çalışmaları hızlandırılmalı.