ABD liderliğinde kurulacak koalisyon, El Kaide saldırısından 13 yıl sonra yeni bir operasyon için yola çıkıyor. Obama’nın IŞİD’le mücadele stratejisinin satır aralarında katılımcıların görevlerini bulmak mümkün. Bazıları parasıyla, bazıları hava kuvvetleriyle, bazıları eğitim, bazıları coğrafyası, bazıları da dualarıyla katkı sunacak.
Stratejinin parçaları
Kabaca strateji iki ana bölümden oluşuyor. Sahada yapılacak işler; havadan müdahale ve karada yerel unsurların kapasite inşası. Dışarıda, IŞİD’in mali kaynaklarının kurutulması ve insani yardımlar.
Zaman boyutu
Obama, mücadelenin uzun zaman alacağını belirtti. Haklı, çünkü zayıf taraf, mücadeleyi bilerek zamana yayar ve baş etmek iktidarların ömründen uzun olur.
Melez strateji
Stratejinin dikkat çeken bir diğer yönü ise melez ve eklektik olmasıdır. Bir yanda, 2001 Afganistan, 2003 Irak işgaliyle çokça tartışılan “ayaklanmayı bastırma”, öte yanda, “terörle mücadele” stratejilerinden esintiler var.
Ayaklanmayı bastırma stratejisi “militanların temizlenmesi, temizlenen yerlerin elde tutulması ve meşru bir yönetimin inşasını esas alır.” Harekât alanında temizliği yaparak elde tutacak askeri güce ihtiyaç duyar. Asker bulmak, eğitmek, para, zaman, sabır ve planlama anlamına gelir.
En zoru ise güvenlik sağlandıktan sonra IŞİD’in yerini alacak, halkın “meşru” görebileceği bir yönetimin kurulmasıdır. Çünkü strateji meseleye bir “hükümet etme” sorunu olarak yaklaşır.
Melez stratejinin diğer ayağını “terörle mücadele” oluşturuyor. Terörle mücadele, bazı alanlarda örtüşse de “ayaklanmayı bastırma” mücadelesinden farklı mantığa sahiptir. Terörle mücadele, teröristi merkeze koyar ve teker teker olaylarla ilgilenir. Terörle mücadele bir yasa uygulama, polisiye bir iştir. Teröristi yakalamayı, etkisiz hale getirmeyi, yargı önüne çıkartmayı esas alır. Obama’nın planı ikisinin birlikte uygulanacağı algısı yaratıyor.
Cephedeki teknoloji
Strateji, ağırlıklı olarak teknolojiye yaslanmış görünüyor. Özellikle havadan bombalama, insansız hava araçları kullanımı ve istihbarat üretmek gibi konularda.
Asker kayıplarının aşırı politik baskılara neden olduğu ülkelerde siyasiler ve generaller teknolojiye gerçeklerin ötesinde rol biçerler. Bir süre sonra kamuoyunda da bu yönlü algı yerleşmeye başlar. Öyle ki teknolojinin kolay, hızlı ve kayıpsız “zafer” getireceğine iman edilir.
‘Koloniden’ yerli asker toplamak
Obama, askerlerini doğrudan çatışmaya sokmayacağını baştan ilan etti. Yinede kayıp olacaktır. Ancak sahada asıl işi yapacak olanlar “yerli” askerler olacak. Harekât planlarını ABD subayları, sahadaki uygulamayı ise yerel askerler yapacak. Bütün bunların politik ve psikolojik yansımaları olacak.
Tek ölçü tüm kafalara uyar mı?
Suriye ve Irak’ta uygulanacak stratejinin sıklet merkezinin belirlenmemiş olması, iki ülkenin aynı biçimde ele alınması, mozaik karakterinin göz ardı edilmesi stratejinin zayıflıklarından biri. Özellikle de güvenlik, sosyal doku, jeopolitik konum, hukuki statü açısından.
Obama’nın dediği gibi, bu savaş Irak ve Afganistan’daki gibi olmayacak. Yemen ve Somali’deki gibi olacak.
Böyle giderse, Irak, her gün bombaların patladığı Yemen’e, Suriye ise asla merkezi otoritenin kurulamadığı Somali’ye dönecek.