Haziran başında ani bir saldırıyla Musul’u ele geçiren IŞİD, ardından kuzeye yönelerek Kürt bölgesinde büyük bir paniğe neden oldu. Binlerce sivil evlerini terk ederek yollara düştüler. Peşmerge ricat ederken, PKK askeri olmaktan ziyade propaganda ağırlıklı bir direniş ve kılavuzluk hareketi başlattı.
Neyse ki ABD liderliğindeki ülkeler özel kuvvetlerini ve hava unsurlarını seferber ederek IŞİD’i gerilettiler ve bazı yerleri geri aldılar. Bu günlerde Irak’ta hava saldırıları devam ediyor. Şehirlerde bombalar patlıyor, Bağdat yönetimi ile IŞİD arasındaki çatışmalar düşük düzeyde de olsa sürüyor.
IŞİD, temmuz ayının sonuna doğru saldırıların sıklet merkezini Suriye’ye kaydırdı. Esad rejimi için stratejik öneme sahip Rakka’yı ve buradaki garnizonları ele geçirdi.
Geçen hafta da manevrasını kuzeye kaydırarak PKK kontrolündeki Kobane’de ilerledi. AFAD saldırıdan kaçan ve Türkiye’ye sığınan Kürtlerin sayısının yüz bini bulduğunu açıkladı.
Irak’taki mesaja Suriye’de cevap
IŞİD harekâtının sıklet merkezini Irak’tan Suriye’ye kaydırarak ABD desteğindeki Kürtlere Suriye’nin kuzeyinde cevap vermeyi tercih etmiş görünüyor.
IŞİD, bu hareketiyle hasımlarından farklı bir “harita okuma biçimine” sahip olduğunu gösterdi. Siyasi, ideolojik, sosyal ve askeri açıdan Irak ve Suriye’yi bir bütün olarak ele aldığını, sınırların anlamsızlığını ortaya koydu.
ABD ve müttefikleri, Suriye’de IŞİD’e hava saldırısı yapılıp yapılmayacağını tartışadursun, o, bu boşluktan faydalanmaya girişti. Irak’ta hava saldırılarına maruz kalmaktansa Suriye’de “havadan korumasız” Kürtlere saldırmayı tercih etti.
IŞİD ve insansızlaştırma taktiği
IŞİD, muharebe sahasını kendi çıkarlarına göre yeniden şekillendirirken, PKK’nın olmazsa olmazı, halk desteğini yok etmeye girişti. Bir yandan propaganda yaparak, PKK’yı Marksist ve “dinsizlikle” suçlayarak saldırılarına “dini” bir meşruiyet sağlamaya çalışıyor.
Öte yandan, uyguladığı insanlık dışı şiddet, terör ve korkuyla Kürtleri yıldırarak kuzeye, Türkiye’ye, “sürüyor”. Söz konusu korkunun giderilmesinin ve taşların yerine oturmasının da uzun yıllar alacağını biliyor.
IŞİD, insansızlaştırma taktiğini, genel stratejisinin önemli bir parçası olarak uygulanıyor. Sahadaki rakibi PKK’nın halka dayalı “kanton” projesini çökertmeyi ve onu “gerilla” olarak açıkta bırakmayı amaçlıyor. Bir anlamda PKK balığını, suyu oluşturan “halktan” ayırmayı deniyor. Öte yandan, Kürtlerle sorunlu olan ve Suriye ayaklanmasıyla gücü zayıflayan bölgedeki Sünni Arap aşiretlere de yeniden etkin olma fırsatı veriyor. Kendi küresel çıkarlarını yerel sorunların fırsat alanlarıyla ustaca birleştiriyor.
İtibar mücadelesi
Son tahlilde IŞİD’in manevrası, PKK için bir itibar mücadelesine dönüştü. IŞİD, Irak’ın kuzeyinde ki çatışmaları, ustalıkla propaganda malzemesi haline getiren PKK’nın itibarını çökertmek için de operasyonunu sürdürüyor. Gelişmeler, Kürtler arası anlaşmazlığın da derinleştiğini gösteriyor. Öyle ki peşmergenin ricatından sonra, PKK’nın itibarının artmasının Barzani’yi öfkelendirdiğini biliyoruz. Belki de Barzani olanları sessizce izleyip, rakibi PKK’nın itibar kaybına uğramasını umut ediyordur.
Not
Türkiye, IŞİD’in elindeki rehinelerini kurtarmayı başardı. Elbette bu başarı öyküsünün arka planı herkes tarafından merak edilecektir. Ancak önemli olan, rehinelerin sağ salim sevdiklerine kavuşmuş olmalarıdır.