Ortadoğu’da vuku bulan gelişmeler baş döndürücü bir hızla sürüyor. Bugünlerde bol bol IŞİD, Suriye, sığınmacılar konuşuyoruz. Öyle ki geleneksel Arap-İsrail çatışması gündemdeki yerini kaybetti. Hatta çok sayıda insanın öldüğü Gazze bile gündemden düştü.
Oysa sorun devam ediyor. Altyapının yok olduğu, evlerin, okulların yıkıldığı Gazze’de hayat çok zor. Savaşın verdiği zararın 8-10 milyar dolar olduğu söyleniyor.
Sonuçta “güvenliğin” sağlandığını söylemek de mümkün değil. Bunu anlamak ve nasıl bir hava oluştuğunu görmek için İsrail ve Filistin’de kısa bir tur yapmak yeter. Benim gibi saatlerinizi “güvenlik noktalarında” harcamanız garanti.
Filistin’in öteki parçası Batı Şeria’da da hayat son derece zor. Yinede umut verici işler yok değil. Geçen hafta, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun öncülüğünde yürütülen Cenin Sanayi Bölgesi çalışmalarına katıldım. İlginç bir deneyimdi.
Dededen toruna miras: Cenin
Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı ordularına lojistik merkezi ve havaalanı olarak hizmet vermiş geniş bir düzlükten söz ediyorum. Alman General Otto Liman van Sanders’in komuta ettiği ve daha sonra Mustafa Kemal Paşa’nın devraldığı Yıldırım Ordular Grubu’nun karargâhının bulunduğu bölge burası. İngilizler bölgeyi ve kasabayı Eylül 1918’de ele geçirdiler. Bütün bunlar bir dönemin kapandığı, yeni bir dönemin başladığının kanıtı idi. Nitekim bu gün tüm bölgede etkilerini görebiliyoruz.
Geçen hafta gördüğüm tablo etkileyici idi. Yüz yıl sonra, bir avuç Türk, ellerinde harita, asker dedelerinin terk etmek zorunda kaldığı Cenin’e bir yatırımcı gözüyle bakıyorlardı. Bu sefer Yıldırım Orduları Grubu’nun Cenin’de tertiplenmesini değil, Cenin’de “sanayi bölgesi”nin tertiplenmesini tartışıyorlardı. Bu işi üstlenen, oldukça tecrübeli, Konya Sanayi Odası eski başkanı Ahmet Şekeroğlu “Cenin sanayi cephesinde” savaşı sevk ve idare eder gibiydi.
Cenin’de sanayi bölgesi kurma fikri 2010’da başladı. Zorlu bir aşamadan geçerek sonunda arazi 100 yıllığına kiralandı. Her yerde bunu bir yardım projesi değil bir “balık tutmayı öğretme” projesi olduğuna sıklıkla vurgu yapılıyor. Çünkü Filistin proje çöplüğüne dönmüş durumda. Oysa bu işin sonunda beş bin Filistinli balık iş bulacak.
Politika yapmanın farklı araçları
Proje, sadece dünyayı farklı okuyan, farklı kültür ve öncelikleri olan üç devletin (Türkiye-Filistin-İsrail) bürokrasi anlayışını, kurum kurallarını ve beklentilerini bir çizgide buluşturmayı değil, çok sayıda şirketi de buraya çekmeyi hedefliyor.
Bir yanda ekonomik durumunu iyileştirmek isteyen Filistin, öte yanda güvenlik ve politik nedenlerle projeye kuşkuyla yaklaşan, ama sosyal ve ekonomik ekosistemin değiştirmeden hiçbir şey olamayacağını bilen bir İsrail’den söz ediyoruz. Türk tarafı ise projenin politik tartışmaların gölgesinde kalmasını, emeklerin boşa gitmesini istemiyor. Hırslı, ısrarcı ve hassas davranıyor.
Dedelerinden yıllar sonra, TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu liderliğinde bir avuç insanın Cenin’de mücadelelerini farklı araçlarla sürdürmelerine, ticari ve ekonomik zekâlarını, tecrübelerini, oldukça karmaşık, duygusal ve risklerle dolu bir sorunla başa çıkma çabalarını görmek etkileyici idi.