Bu aralar Suriye ile çok meşgulüz. Ancak öte yandan, Irak’ta, İran’da, Afganistan’da, Pakistan’da, Hindistan’da ve Yemen’de de ilginç gelişmeler yaşanıyor. Bağdat yakınlarında bulunan, İran destekli Haşdi Şabi’ye ait mühimmat deposunda yaşanan patlama Irak için sıradan gibi görünse de olağan şüphelinin ABD ya da İsrail olması, sonrası için hiç de hayra alamet değil. Öte yandan, Keşmir sorunu içten içe ısınmaya devam ediyor. Pakistan ve Hindistan dikkat kesilmiş durumda. Bu arada ABD’nin Afganistan’dan çekilme görüşmeleri de Katar’da sürüyor.
ABD’nin 18 yıllık uzatılmış savaşı bitirme arzusu Trump’ın gündeminden hiç düşmedi. Trump, kendisinden önceki başkanlar gibi, ABD’nin küresel polis rolü oynamasından rahatsız olduğunu dile getirmeye devam ediyor. Nitekim 11 Eylül terör saldırısının ardından başlayan savaş uzadıkça uzadı. Savaşa 60’tan fazla ülke çeşitli şekillerde destek verdi. NATO üyesi ülkeler, ittifakın 5. maddesini işleterek savaşta aktif olarak yer aldılar. Halen NATO liderliğinde 38 ülkeden 8 bin 600 asker görevde.
Obama yönetimi, sonuç alabilmek gidişatı değiştirmek için 2011 yılında Afganistan’daki askeri varlığını 140 bin kişiye çıkardı. Ancak istenen başarı sağlanamadı. Bu gün ABD’nin Afganistan da 14 bin askeri var. Trump 2020’de bu sayıyı iyice azaltmanın peşinde. Nitekim harekâtın başladığı 2001’den bu güne ABD 2425 kayıp verdi, bunun 1902’si askeri personel. Savaşta ölen Afgan ve Pakistanlı sivillerin sayısı ise tartışmalı; 31 bin ile 140 bin arasında telaffuz ediliyor.
Maliyete gelince. Afganistan harekâtının ABD vergi mükelleflerine maliyetinin yıllık 45 milyar dolar olduğunu Pentagon yetkilileri açıkladı. Bu çerçevede savaşın toplam maliyetinin 1 trilyon dolara yaklaştığı düşünülebilir. Mukayese için, Türkiye’nin 2019 savunma bütçesinin 18 milyar dolar olduğu göz önüne alınırsa, işin büyüklüğü daha iyi anlaşılabilir. Kabaca, ABD’nin bugüne kadar “Afganistan’ın yeniden inşası için” harcadığı para 132 milyar dolar. Sonuçta ülkenin üçte birini Taliban kontrole devam ediyor. El Kaide’nin etkisi azalsa da DAEŞ kendisine uygun alanları ve hedefleri Afganistan’da bulmuş durumda.
Trump geçen günlerde yaptığı bir konuşmada, ”Afganistan’da kesin sonuç alabiliriz ancak bunun için 10 milyon insanı öldürmek istemiyorum!” dedi. Ne var ki dünya askeri harcamasının %46’sını, yani yılda 670 milyar doları sarf eden ABD, Afganistan’da önüne koyduğu politik hedefi elde etmekte başarısız oldu.
Bu gün ABD, Taliban’la Afganistan’ın geleceğini konuşuyor. Taliban’dan El Kaide ve DAEŞ gibi radikal örgütlere güvenli bölgeler sağlamaması, ABD’nin istihbarat faaliyetlerine izin vermesi karşılığında askerlerini çekmeyi öneriyor. Bu tablo tarihi bilenler için çok da yabancı değil. Tıpkı Vietnam Savaşı ve sonrasında olanlar gibi. Yerel müttefikleri kaderine terk eden ABD’den söz ediyoruz. Dışişleri Bakanı Kissinger, Vietnam’da ABD’nin pozisyonunu açıklarken, “Gerilla savaşı kazanamaz, devletler kaybetmeye razı olur” demişti. Bu gün Trump çekilme kararını Taliban ile konuşurken, gelecekte büyük güçlerin küçük savaşları kaybetme nedenlerini çokça konuşuyor olacağız. Özellikle de Pakistan’dan Afganistan’a, İran’dan Irak’a, Suriye’den Libya’ya, Yemen’e kadar.