Milli maç araları problemli takımlar için bir fırsattır. Formsuzluk, yorgunluk ve sakatlık gibi problemlerin çözülmesi bu dönemde mümkündür. Galatasaray yara saramadığı gibi sorunlar dağ gibi büyüdü... 1 Ekim’deki PSG maçında sakatlanan ve salonda çalışan Falcao’nun aşil tendon problemi can sıkıyor. Kolombiyalı riske girmek istemiyor. Bugün Sivas maçında yer alamayacak. Luyindama ve Lemina gibi sakatların durumu da rahatsız ediciydi. Ama sahaya çıkmaları imkansız değildi. Fatih Terim takımlarında “Ben hazırım, oynarım” diyen futbolcu sahaya sürülür. Hoca da sever böyle futbolcuları. Bugün de böyle bir gün! Luyindama misal o riski aldı. Falcao ve Lemina ise olmayacaklar.
Milli Takımlara giden isimlerden Nagatomo (180), Babel (67), Andone (92), Feghouli (90), Muslera (90) dakika forma giydi. Luyindama sakatlık gerekçesiyle erken döndü ve tedavi oldu. Ömer Bayram ise hiç oynamadı. Feghouli, Nagatomo ve Andone sadece dün akşamki son çalışmaya katılabildi. Sivas maçı öncesi
Bir tarafta kupa takımı Galatasaray... İlk maçı zaten 2-0 kazanmış. Dünkü maçın 53. dakikasını da deplasmanda 2-0 öne geçmişti. Ne var ki son dakikalarda az kalsın turdan oluyordu. 1. Lig takımı Hatayspor muhteşem bir geri dönüşe imza attı ve 4-2 öne geçti. Biraz daha süre olsa kolay kolay unutulmayacak bir zafere imza atabilirlerdi.
Dünkü maç gösterdi ki, Galatasaray’ın bir görünen bir de görünmeyen yüzü var. O görünmeyen yüzünün kalitesini de Hatay karşısında gördük! Bu ne hakem kararlarına ne kötü zemine ne de ciddiyetsizliğe bağlanabilir. Kalite maalesef bu kadar...
Şimdi Fatih Terim ve ekibi yatıp kalkıp Luyindama’ya, Marcao’ya bir şey olmasın diye dua edecekler. İkisinden birine bir şey olursa yerine koyacakları adam yok. Olanları dün gördük!
2 asist yapan Emre Taşdemir dışında Galatasaray’da övebileceğimiz bir performans izlemedik. Kaledeki İsmail Çipe’den en uçtaki Muğdat’a, Sinan’a kadar...
Medeniyetler şehrine yakışır bir maç ve ağırlama oldu. Hatayspor resmen ders verdi herkese... Teslim olmadılar. İlhan Palut ve öğrencileri az kalsın bir mucizeye imza atacaktı. Yine de dünkü galibiyetle tarihe geçtiler bile.
Fatih Terim’in maçtan sonra 42 yaşındaki meslektaşına
Hatayspor’u tebrik ederek başlamak lazım. Uzatmada yedikleri gol olmasa belki tur için umutlu döneceklerdi memleketlerine. Üstelik bunu neredeyse 1 saat 10 kişi oynanarak başardılar. İyi mücadele edip, farkın açılmasına izin vermediler. Başakşehir’e yaptıklarından sonra asla turu garanti görmemek gerekir.
Galatasaray’da gereksiz bir gerginlik var. Bu tribünlerde başlıyor ve takımı da olumsuz etkiliyor. Sinan Gümüş’ün yuhalanması belli ki Eren’den sonraki hedefin genç forvet olduğunu gösteriyor. Kalecinin kafasına atılan su şişesi ise büyük sorumsuzluk idi. VAR incelemesinden sonra kırmızı kart gören kaleci kötü niyetli olsa ayağa kalkmayabilirdi!
Tek idmanda çıktığı Alanya maçı elbette ölçü olamazdı ama vasat bir görüntü çizince kafaları karıştırmıştı Luyindama... Birkaç gün sonra ikinci maçını oynadı Hatayspor karşısında Kongolu stoper. Bu kez etkili gözüktü. Attığı gol zaten geçmişinde forvet oynayan bir stoper için sürpriz değil. Daha da önemlisi bir lider gibi hareket etmesi. Teknik kadro Trabzon maçını düşenerek Marcao ile alışmaları için yine birlikte oynattı. Ancak iki maç iki kart. Üstelik dün kırmızı da görebilirdi! Bu konuda dikkatli olması gerekiyor. Yoksa
İsmailler’den biri kurtardı, biri kaçırdı. Galatasaray’ın kalecisi İsmail Çipe kritik bir zamanda Muslera’nın bile kurtarıp kurtarmayacağı belirsiz olan bir pozisyonda sağına iyi uzandı ve mutlak golü önledi. Maç boyunca İsmail Çipe kalesinde önemli işler yaptı. Üstelik son yarım saat sakat sakat oynamasına rağmen. Maça damgasını vuran bir diğer isim ise Boluspor’un forveti İsmail Haktan Odabaşı’ydı. 27 yaşındaki futbolcuya kendi taraftarı kaçırdığı pozisyonlar yüzünden tepki gösterdi. Bunu biraz da abarttılar. Galatasaray için önemli olan kazasız belasız İstanbul’a dönmekti.
Hem avantajla döndüler hem de sakat vermeden. Gecenin şanssızı Muğdat’tı yine. Attığı gol Keçiörengücü maçında olduğu gibi ofsayta takıldı. Ankaragücü maçından sadece Linnes, Sinan ve kart cezalısı Belhanda 11’deydi. Yine Gökay ve Yunus gibi potansiyeli olan gençler sahadaydı. Gökay yeni bir Ozan olur mu bilinmez ama en azından bu deneniyor. Yunus fiziksel olarak biraz daha güçlenmiş görünüyor. Göztepe ve Alanya deplasmanlarının ardından Trabzonspor’u ağırlayıp daha sonra Kasımpaşa’ya konuk olacak Galatasaray’ın fikstürüne bakınca kupada rotasyondan başka çaresi görünmüyordu.
Sonuçta Galatasaray 1-0’ın
Sonuç ve mücadele Leipzig gibi bir takımla üstelik Almanya’da oynuyorsanız iyi.. Ne var ki varolan sorunları göstermesi açısından da yine ders niteliğindeydi!
Golü stopere devşirilen Donk’un hatasından yedi sarı-kırmızılılar. Beraberliği ise solbek olarak başlayan ve sağbek olarak maçı bitiren Linnes’in ayağından yakaladı.
Sorunları göstermesi açısından dünkü maça gerek bile yoktu ama yine de mesaj alınmıştır birkez daha!
Savunma zaafı ve forvet eksikliği bas bas bağırıyor. Üstelik hücumdaki görüntü öyle 1-2 takviye ile çözülecek gibi de durmuyor.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi yapılacak takviyelerle devre arasında kurulacak yeni takımın uyumu ve adaptasyonu da soru işareti. Şunun şurasında Benfica maçına 1 ay kaldı. Lig ise 1 hafta sonra başlıyor. Yine de zaaflarını mücadeleleriyle örtmeye çalışan bir takım vardı dün sahada. Bu da zaten ikinci yarıdaki Galatasaray için bazı ipuçları veriyor.
Terim belki de kamp döneminde futbolcularına ilk planda bu ruhu aşıladı. Fiziksel olarak da yeni kondisyonerin etkisi de kendini gösteriyor.
Galatasaray’ın geçen sene belki sınırlı bir kadrosu vardı ama en iyi 11’e de sahipti... Şampiyon kadrodan Gomis satıldı, Denayer ise gitti... Yapılması gereken bu kadroyu muhafaza edip kulübeye kaliteli isimler almaktı. Ne var ki Cim-Bom ne yaptı? Zam isteyen Gomis’i sattı.. Akhisar’dan Ömer ile Muğdat’ı aldı. Her ikisi Beşiktaş maçında kurtarıcı olarak sahaya sürüldü! Dün de görüldü ki bu futbolcular Galatasaray seviyesinde futbolcular değil. Keşke onlara verilen para Gomis’e zam olarak verilseydi de bugün yaşanan forvet sıkıntısı olmasaydı...
Bazı futbolcuları hazır tutmak için dün sahaya sürmek mantıklı olabilir. Ancak Maicon fişi çekmiş çoktan... Selçuk’la yeni sözleşme meselesi ise iyi düşünülmeli. Sıcak para için Mariano satılacak ama Linnes’le sezon biter mi? Ahmet Çalık hangi şansı kullanabilecek? Gençlerin enerjisi ve coşkusu dışında dün gece olumlu birşey yoktu. Yunus’un gol atması gecenin en güzel notuydu. Galatasaray kazanma kültürünü, Aslantepe ise büyüsünü kaybetmiş durumda.
2. Lig ekibi Keçiörengücü net fırsatları bulan taraftı. İlk maçtaki 2-1’lik handikap nedeniyle işleri zordu. Yine de 1-0 geriye düştükten sonra eşitliği yakaladılar. Konuk ekibin üzerinde dün gece
Bazen bir futbolcu hakkında fikir sahibi olmak için 6 ay yetmez! Örneğin Yunus Akgün... Aylardır A takımla beraber antrenmana çıkıyor ama şans bulamadı.
Bazen de 65 dakika yetebilir! Atalay Babacan da dün 1 saatte bunu gösterdi. Aynen Ozan Kabak gibi ilk oynadığı maçta net bir mesaj verdi: “Ben büyük futbolcu olacağım.”
2000 doğumlu Atalay, Keçiörengücü karşısında attığı klas gol bir yana, oyun görüşü ve pas kalitesi ile kendini hissettirdi.
En önemlisi sorumluluk aldı. Belhanda’nın yokluğunda Galatasaray’ın en ciddi sorunlarının başında top tutmak geliyordu. Pekala Atalay, Belhanda rolünü üstlenebileceğini gösterdi.
Oyundan erken alınışı (65. dakika) teknik kadronun hafta sonu için Donk, Ndiaye, Belhanda ve Fernando’nun yokluğunda Atalay’ı bir kenara yazdığının işareti oldu. Özetle Atalay da Ozan’ın izinde... Diğer gençlerin de verilen şansları iyi kullanması ve fark yaratması gerekiyor.
Galatasaray yeni futbol düzenini iyi okuyabilirse krizi fırsata çevirip rakiplerinden bir adım öne çıkabilir. Çünkü ne Fenerbahçe, ne de Beşiktaş, halihazırda Galatasaray’ın sahip olduğu gençlere sahip değiller.
Şampiyonlar Ligi’nde de zirvenin tek hakimi olmak isteyen Cim-Bom, Portekiz’de destan yazacaktı, İspanyol kaleciye takıldı. 49’da savunmanın bir anlık gafleti Marega’ya gol şansı tanıdı. Porto bu golle sahadan üç puanla ayrıldı, Aslan’ın altından koltuğunu aldı.
Galatasaray oynadı, Porto kazandı. Şampiyonlar Ligi’ndeki temsilcimiz Porto deplasmanında pozisyon üstüne pozisyon kaçırdı. Porto ikinci yarının başında Marega ile golü buldu ve kazandı. Futbolun adaletinin olmadığı dün gece bir kez daha tescillendi.
İlk yarı öyle bir Galatasaray vardı ki sahada, Liverpool ya da Manchester City sanırdınız. Şampiyonlar Ligi gibi bir seviyede böylesine zorlu bir deplasmanda bundan daha fazla pozisyon bulunamazdı. Casillas’ın gününde olması, şanssızlık ve kısmen beceriksizlik... Soyunma odasına 2-3 farklı gidilebilirken tebalada 0-0 yazıyordu.
Deplasman fobisi ister istemez endişe yaratıyordu. Ancak Fatih Terim’in doğru planı iyi futbolu getirdi. 13’te Sinan’ın dokunuşunda Maxi Pereira çok kritik bir müdahalede bulunarak golü önledi.
26’da Brahimi’nin volesinde Muslera muhteşem kurtardı. 38’de Belhanda ile başlayan atakta Rodrigues, Nagatomo’yu çok ince gördü. Japon futbolcu yakın mesafeden