Göz çevresi cildimize ne kadar iyi bakıyoruz?
Gözlerimiz tüm duygularımızı iç dünyamızı yansıtır. Neşemizi, sevincimizi, memnuniyetimizi ve iyi bir uykuyla dinlenmiş gözlerimizin içi parlar, ışıldar. Göz çevresi cildimiz de yaşımızı ele verir. Bilgisayar ekranında uzun saatler çalıçtığımızda gözlerde kanlanma, derisinde ise mor halkalar oluşur. Uykusuz kalmanın, yatmadan evvel fazla sıvı tüketmenin bedelini ertesi gün gözlerimizdeki şişlik ve morluklarla karşılaşırız. Yorgunluk, stres ve üzüntü gibi etkenler de göz kapaklarını etkiler göz derisinde düşmeler görülür. Bu nedenle gözlerimiz en hassas ve önemli organlarımızdır. Onlara çok iyi bakarak özen göstermeliyiz.
Hem gözlerimizin sağlığını korumak hem de göz çevresi cildini genç tutmak için alacağımız tedbirler nasıl olmalıdır.
1) En önemli alacağımız tedbir bilinçli beslenmeden geçer. Hem sağlıklı görünmemizi sağlar hem de göz çevresi cildinin erken yaşlanmasını önler. Belli yaştan itibaren görme özelliği zayıfleyan herkesin, belli miktarda B2 vitamini alması önemlidir. Onun için, yoğurt, bira mayası ve süt ürünleri tüketilmelidir. Bunun yanı sıra C vitamini içeren narinciye alınmalıdır ve ayrıca gözlerimizin sağlığı
Gençlik kaynağı oksijen ile gelen güzellik!
İnsanın kendini mutlu hissetmesi ve yaşlanmak yerine yaş alması için aynalarla barışık olması, aynaya baktığında kendini iyi bulması yatıyor. Aynaya ilk yansıyan yüz oluyor, yani cilt için en etkili yöntemlerden biri de cilt yaşlanmasına karşı yeni bir enerji olan oxy lift energy bir anlamda cildin yaşam iksiri.
Oksijen kanımızda alyuvarlar vasıtasıyla dokulara taşımakta ve dokularda görevini yürütmekte. Kanımızda dolaşan oksijen yaşımızın ilerlemesiyle stres, sigara kullanımı, şişmanlık, ilaç kullanımları ve bilinçsiz yapılan diyetlerle, teknolojik iş ortamları veya diğer sebeplere bağlı olarak belirgin ölçüde azalabilmekte. Oksijen azalması beden ve doku sağlığımızın azalmasına neden olmakta, yaşam enerjimizi azaltmakta, yaşlanmamızı sağlamakta. Yaşlandığımızda tüm dokularımızda olduğu gibi cildimizde de oksijen seviyesi azalır ve bu eksiklikle cildimiz gençliğini, sağlığını estetiğini sürdürmekte güçlük çeker ki, bu an yaşlanmanın belirtilerini fark etmeye başladığımız andır.
Atmosferdedeki havadan elde edilen natürel oksijen, yaşlanmış bedenlerde, ergenlik dönemi akne sivilce problemlerinde, sigaranın bedenimizde oluşturduğu
Deniz yosunu cildimize sağladığı faydaları saymakla bitmez. Her şeyden evvel doğal şifadır. Deniz yosunun içeriğinde, A - B - B 2 - B - 6 ve C vitaminleri yoğunluktadır ve ayrıca iyot, potasyum, demir, magnezyum, kalsiyum gibi tabii mineraller bulunur. Yosun maskelerini denizden gelen güzellik olarak tanımlayabiliriz..
Bu doğal şifanın cildimize sağladığı faydaları sıralarsak
1) Güneş sonrası kaybolan nemi tekrar geri kazandırır ve cildi serinletir
2 ) Cildi canlandırır
3 ) Cildin rengini açar
4 ) Ciltteki kızarık ve tahrişleri giderir sakinleştirir
Güneş ve deniz suyunun, akne ve sivilcelere etkileri
Güneş ve deniz suyun cildimize olumlu etkileri
Güneşin sivilce ve aknelere iyi geldldiği doğru bir kanıdır. Güneşin yaydığı UVB ışınları iltihap önliyici, iyotlu deniz suyun da kurutucu etkisi vardır.. Tuzlu suyun etkileri cildin üstündeki gözenekleri açar ve sivilceler kaybolur, düzenli ve bilinçli deniz, güneş banyosu ciltte hücre yenilenmesini hızlandırarak sivilceleri iyileştiriyor. Deniz suyundaki mineral tuzlar dolaşımı hızlandırıyor ve cildi sıkılaştırarak ışıltılı bir görünüm kazandırıyor.
Deniz suyun bazı hastalıklara da faydası vardır, fakat havuz suyun cilde etkileri olumsuzdur. Klorlu havuz suyu kuruluğu artırır ve suya girmekle birlikte cildin koruma mekanızması azalır. Bu nedenle deniz ve havuzdan çıktıktan sonra mutlaka klorsuz suyla cildinizi durulayın ve ardından güneş koruyucularınızı tekrar sürmelisınız.
Güneşin cildimize olumsuz etkileri
Günümüzde bronz bir tene sahip olmak güzellik kavramına dahil olmuştur. Ancak güneşin ultra- viyole ışınları cildimize zarar vermektedir. Güneşin altında hepimiz eşitiz. İster sarışın, kumral, kızıl veya esmer tenli olalım. Tüm cilt tipleri ve ten renkleri güneş ışığından etkilenir. Bu yüzden güneşin yararları olduğu kadar, cildimize ne kadar zarar verdiğini de bilmeliyiz.
Güneş ışınlarının etkisinden korunma
UV ışınları, UVA, UVC olmak üzere üçe ayrılır. En tehlikelisi UVC ışınlarıdır, fakat ozon tabakası tarafından durdurulurlar. Diğer ikisi bu tabakayı geçiyorlar UVB ışınları ciltte kızarıklıklara yol açabilir. Epidermis tabakasına kadar iner ve burada bir reaksiyon meydana getirir. İnce kılcal damarlar genişler ve kızarıklık oluşur. UVA ışınları daha derine iner, bunlar kahverengi bir pigment salgılayan melanosit hücrelerini uyarır ve tenin bronzlaşmasını sağlar. Ayni zamanda güneş lekelerine sebep olur. Fakat en kötü etkileri serbest kökler, cildin biyolojik yapısına zarar verir ve cildin yaşlanmasına sebep olurlar. Demek ki cildimize zarar vermeden bronzlaşmak için, UVB ışınlarını durdurmalı ve cildi UVB ışınları tarafından meydana gelen serbest köklerin etkisinden
İşte yeniden sıcaklar başladı yaz geldi ve kış giysilerin altında saklanan selülitler yeniden hatırlandı. Artık gündem selülit olayı. Kadınların çoğu selülit problemini genellikle kışın tamamen unuturlar. O dönemde selülit düşmanları kahve, hareketsizlik, yağlı, şekerli, tuzlu, unlu yiyecekler ve asitli içecekler alışkanlık haline dönüşür. Ama yazın gelmesi ve güneşin kedini göstermesiyle, yapılanlardan bin pişman olunur. Yani hemen tahmin edileceği gibi güzellik merkezlerine koşmaya başlanır. Lakin selülit oluştuktan sonra vücuttan atmak hiç de kolay değildir. Hele kişinin kendi başına atmaya çalışması çok zordur. Bu nedenle güzellik, estetik merkezlerinde bulunan çeşitli cihazlar ve doğal etkili yöntemler yardımıyla selülitler vücudu terk edebiliyor. Bu soruna yönelik sürekli yeni yöntemler çıkıyor.
Selülitin giderilmesini sağlayan yeni yöntemlerden biri de biyolojik ısınan mask. Özelliği doğal olarak 42 dereceye kadar ısınan ve tekrar sıfır dereceye inerek soğuyan bir yöntem. En büyük selülite etkisi, ısınma ve soğuması ile kan dolaşımını düzenlemesi, toksinleri atmasıyla selülitleri gidermesi ve cildi sıkılaştırmasıdır.
Selülit nasıl oluşur?
Yağlı yiyecekler ve asitli
Yağlı ciltlere yaz bakımı ve güneş kremleri nasıl olmalı?
Yağlı cilt yapısına sahip olanların hem avantajlı yanı, hem de dezavantajlı yanları vardır. Cildin yağ tabakası cilde yumuşaklık sağlar ve kırışıklıkların oluşumunu geciktirir. Tabii ki bu bir avantajdır. Ama diğer taraftan cildin fazla yağ üretmesi, gözeneklerin tıkanması ve komedonların çoğalmasına neden olur. Eğer komedon temizliği yapılmazsa bu yağlar oksitlenerek kabarır ve hatta iltihaplı sivilce, akne'ye dönüşür problemli cilt olur. Özellikle yaz aylarında terle birleşince komedonlar tahriş olur ve güneş lekeleri çoğalır. Dolayısıyla yağlı cilt yapısına sahip olanların güneşe çıkmadan evvel yaz bakımıyla ciltlerini hazırlamaları komedon temizliği yaptırmaları önemli ve doğru karardır.
Günümüzde, yani son yıllarda yağlı cilt yapıları çoğaldı ve problem ciltlere dönüştü. Bunun nedeni genetik etken, içsel etken ve dışsal etkenlerden dolayı yağlı cilt yapılarında artış gösteriyor.
Yağlı cilt yapıları daha fazla artış göstermesi nedenine gelince, ciltler genetik etkenlerin yanı sıra en çok içsel etkenlerden dolayı çoğalma gösteriyor. Hormonel sorunlar, stres, yanış ve katkı maddeli gıdalarla beslenme, fazla ilaç
Yaz aylarında cildimiz daha fazla, özenli ve dikkatli bakım ister. Kış aylarında cildimize uyguladığımız bakım ritmini değiştirerek. Yaz mevsimine uyum sağlayan bakım ritmini uygulamanız gerekir. Çünkü, sıcak nemli hava terlemeyi ter de tahrişleri arttrır. Güneş ışınları pigmenttasyonu yükseltir ve cilt lekeleri oluşur. Tuzlu deniz suyu ve klorlu havuz suyu ise cildi çok kurutur, deri kalınlaşır ve cilt erken kırışır. Yaz aylarında bu saydığım cilt problemlerini cildinizde görmek istemiyorsanız. Yapmanız gereken, yaz mevsimine uyum sağlayan bakımları uygulamanız kafidir. Böylece cilt problemleri yaşamadan, güneş , deniz ve havuz keyfini doya, doya yaşarsınız.
Yaz mevsimine uyum sağlayan bakım ritmi
1) Güneş banyolarına, deniz ve havuza girme seanslarına başlamadan evvel, mutlaka profesyonel uzman tarafından cildinize yoğun bakım uygulatın. Cildiniz komedonlardan, ölü tabakadan arınır, gözenekler sıkışır cilt nefes alarak canlılık kazanır. Ardından kullandığınız ürünler cilde daha iyi nüfuz eder.
2) Cildiniz günlük ev bakımında, düzenli şekilde temizlenmesi, nemlendirilmesi ve güneşten korunması gerekir.
3) Günlük bakım ritmi, cildi temizleme köpüğü ile temizleyerek toz,