Nagehan Alçı

Nagehan Alçı

nagehan.alci@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Türkiye medya tarihinde son beş yıldır tartışmasız bir “Taraf Olayı” var. Nasıl Emin Karaca “Milliyet Olayı”nı yazdıysa muhakkak birileri de eğrisiyle doğrusuyla Taraf’ı yazacak. Taraf’ta çok ilginç gelişmeler oluyor. Geçtiğimiz hafta toplu istifalar oldu, bu istifalar çok konuşuldu. Gazetede neler oluyor, neler yaşanıyordu? Yaşananları salt ‘bir gazetenin iç meselesi’ olarak görmek mümkün müydü?
Oral Çalışlar ve Neşe Düzel de dahil olmak üzere Taraf’ın bu süreçteki aktörlerinin birçoğuyla konuştum. Bugün size o konuşmalardan ortaya çıkardığım tabloyu aktaracağım...

Haberin Devamı

Taraf’ta darbe mi yapıldı?
Olay nasıl başladı, bir hatırlayalım: Gazetenin yayın yönetmeni Oral Çalışlar Akil İnsanlar heyeti ile Karadeniz’de iken gazetenin patronu Başar Aslan yazı işleri müdürü Kurtuluş Tayiz’i Çalışlar’a haber vermeden görevden almaya kalktı. Aslan bunu duyan Çalışlar’ın telefonlarına dahi çıkmadı. Sonrası çorap söküğü gibi geldi. Oral Çalışlar istifa etti, çözüm sürecinde Taraf’ın çizgisini oluşturan kadro tasfiye edildi ve yazarların tamamına yakını istifa etti.
Bunlar neden yaşandı? Oral Çalışlar’a göre, Başar Aslan’ın tavrı birkaç gün içinde tamamen değişti. Çözüm sürecini destekleyen ve Çalışlar’ı da bu nedenle yayın yönetmenliği koltuğuna oturtan patron, anlaşılmaz bir sebeple başka bir çizgiye kaydı.
İstifa eden Taraf yazarlarının ortak kanaati ise şu:
“Elinde finans gücü olan ve savaşın devamını isteyen bir dış kuvvet Taraf’ta darbe yaptı. Editoryal bağımsızlık ayaklar altına alındı. Yönetimde olan barıştan yana arkadaşlarımız sorgusuz sualsiz kovuldu. Başar Aslan’ın tavrı birkaç gün içinde 180 derece değişti. Bu değişikliğin nedenini sorduğumuzda hiçbir tatmin edici yanıt alamadık. Bizler de buna ahlaklı bir insanın vermesi gereken tepkileri verdik. Garip olan, bu kadar gazeteciyi işsiz bırakan ve barışa karşı olan bir darbenin büyük medyada hiç kınanmaması. Maalesef medyanın çoğunluğu, işsiz bırakılan gazeteciler konusunda ikiyüzlü.”
Buna karşılık Neşe Düzel ve ekibi de şöyle diyor:
“Kesinlikle barıştan yanayız. Ama demokrasisiz barış olmaz diyoruz. Barış sürecini dinamitleyecek yayınlar yapmayacağız, öte yandan demokrasiyi de sonuna kadar savunacağız. Hükümetle ilgili elimize ne belge gelse yayınlarız. Barış süreci var diye hükümeti hiç eleştirmeyelim tavrına giremeyiz. Oral Çalışlar döneminde bu tavra girildi. Taraf yine her zaman olduğu gibi hem demokrasi hem barış çizgisinde olacak.”

Haberin Devamı

“Taraf, Ergenekon zihniyetiyle aynı noktaya geldi”
Gazeteden ayrılan bir Taraf yazarı ise mevcut ekibin “Demokrasisiz barış olmaz” tavrının tamamen yalan ve yanılsama olduğunu söylüyor ve çok çarpıcı bir iddia ortaya atıyor:
“Barış ve çözüm süreci desteklenirken de hükümet başka konularda gazetemizde sert eleştirilmeye devam ediyordu. Sadece barış konusunda hassastık. Savaştan ve kandan yana satırları basmak istemiyorduk. Unutmayın, geçmişte Ahmet Altan ve Yasemin Çongar, bir yazar Öcalan’ın katledilmesini savunduğu için o kişiyi gazeteden kovdu. Şu an bize saldıran arkadaşlar da bu kovulmayı destekledi. Çünkü Taraf’ın çizgisine aykırıydı bu tavır. ‘Demokrasisiz barış olmaz’ söylemi yalandır. Bilakis bu arkadaşlar demokratik değil bürokratik bir cumhuriyetten yana tavırlarını koydular. Şu an savaşın devamından ve hükümetin düşürülmesinden yana olan bürokratik güçlerle ittifak halindeler. Nasıl demokrasi savunmasıymış bu? Ulusalcı bir kalem bize saldıran Namık Çınar’a övgüler yağdırdı dün. Hür ve adil seçimlerle, demokratik yöntemlerle iktidara gelmiş siyasi partiyi devirmek isteyen bürokratik ve yargısal güçlerden yana tavır koyanlar demokrat değil vesayetçidir. Bu zihniyetin Ergenekon’dan ne farkı var? Biz bu gazeteyi her türlü demokrasi-dışı darbeci güçlerle mücadele etmek için kurduk, şimdi eski rejimin Ergenekoncu bürokratlarının bıraktığı boşluğu doldurmak isteyen yeni Ergenekoncu bürokratların yönettiği ve yönlendirdiği bir gazete oluyor Taraf. Bunun Tuncay Özkan’ın, Ergenekoncu askerlerin yönettiği kanalından ne farkı var? Böyle bir yapıda hala yazmaya devam edemezdik.”

Haberin Devamı

Altınok’un iddiaları
Geçtiğimiz günlerde gazetesinden istifa eden Taraf yazarlarından Melih Altınok da yukarıdaki değerlendirmeyi destekliyor.
Hatta daha da ileri giderek bu yaşananların arkasında Pensilvanya’nın olduğunu söylüyor:
“Barış ve çözüm sürecine destek veren bizleri tasfiye planının arkasında Fethullah Gülen ve cemaat var. Gülen çözüm sürecine karşı çok mesafeli. Yaşananlardan memnun değil. PKK’ya karşı mücadeleye devam edilmesinden yana. İşin tuhafı Sabah gazetesinde sürekli Başbakan’ı öven yazılar yazan Neşe Düzel’in eşi Süleyman Yaşar da bu operasyonun içinde. Başar Arslan’la çok samimi ve bizlerin kovulma kararı alınırken de Arslan’ın odasındaydı...”

Fethullah Gülen’in endişeleri
Taraf ve Pensilvanya iddialarını sormak için muhatapları aradım. Süleyman Yaşar “Başar Aslan’la eskiden gelen bir hukukumuz olduğu sır değil. Zaman zaman yanına giderim, konuşuruz. Ama bu yaşananlarla ne ilgim olabilir? Zaten benim bunlara vaktim yok. Üstelik Neşe’nin işlerine de karışmam” dedi.
Gülen Hareketi ile ilgili iddialar için de hareketin ileri gelenlerinden birine sordum. Şu yorumu yaptı:
“Bunlar spekülasyon. Taraf’ta yaşananlarla hiç alakamız yok. Hocaefendi ‘Sulhta hayır vardır’ düşüncesiyle barış ve çözüm sürecine destek vermişti, hatırlarsanız. Hala o desteğin arkasında. Ancak bazı endişeleri var. Burada endişe kelimesinin altını çizmek istiyorum... Hocaefendi geçtiğimiz hafta bazı gazetecilerle görüştü. Mehmet Altan da oradaydı. Ben de bu görüşmenin tanığıyım. Asla Taraf’a dair bir şey konuşulmadı. Biz Oral Çalışlar’ı severiz, Taraf’ta yaşananlara çok üzüldük. Neşe Düzel, Çalışlar’dan daha iyidir demeyiz. İkisi de ayrı ayrı önemlidir. İddialar ‘Her Taşın Altında Cemaat Var’ paranoyasının bir ürünü.”