Mikdat Kadıoğlu

Mikdat Kadıoğlu

kadioglu@itu.edu.tr

Tüm Yazıları

Suriye sınırında, Esad’ın kimyasal silahlarının tehdidi altında yaşayanlara ya da evinde, ofisinde otururken polisin kullandığı gaz bombasından etkilenebilecek herkese lazım bir prosedür!

Ne zamandır Suriye sınırındaki vatandaşlarımızın çaresizliğini ve hâlâ adı olup ama hiçbir icraatı olmayan sivil savunma planlarının işe yaramazlığını yazmak istiyordum. ODTÜ’de kullanılan göz yaşartıcı gaz bombalarından sonra benzeri bir olay “Burada da olur”, “Bize de bir şeyler olur” diyerek gaz bombasından korunmayı ele almak istedim. Lütfen “Burada olmaz”, “Olsa da bana bir şey olmaz”, “Hele bir olsun hallederiz abi” filan demeyip bu yazının devamını okuyun ve okutun!
Kimyasal gazlardan ya da göz yaşartıcı gaz bombasından etkilenmek için illa da Suriye sınırında yaşamak ya da nümayişlere katılmak zorunda değilsiniz. Siz zahmet etmeyin, hiç beklemediğiniz bir yerde ve anda o sizi havadan gelip bulur. Bir anda göz, burun, ağız ve akciğerlerinizdeki mukoz zarlarını uyaran gazla ağlamaya, hapşırmaya, öksürmeye, nefes almada zorlanmaya başlayabilir, gözlerinizde yanma gibi bir durumla karşılaşabilir ve ne yapacağınızı şaşırabilirsiniz!
1914’ten yani I. Dünya Savaşı’ndan beri aralarında göz yaşartıcı gaz bombasının da olduğu kimyasal gazlar çoğunlukla isyan kontrolü ve kimyasal savaşta kullanılıyordu. Gazın askeri kullanımı çeşitli uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış olsa da polis tarafından toplumsal olayları dağıtmak, kendini korumak veya kişileri saklandıkları yerden çıkarmak amacıyla hâlâ kullanılıyor. ODTÜ’de kullanılan gaz bombalarının lojman, anaokulu, sınıf ve ofisleri de etkilediği gibi çevrenizde de bu tür bir olay olduğunda sizi de evinizde veya ofisinizde etkileyebilir.
Açık alanlarda gazdan korunmak istiyorsanız öncelikle toplumsal olayların olduğu yerlerden uzak durun. (Yani merak gazlandırır!) Evinizin veya ofisinizin çevresinde böyle bir şey olursa yapacağınız tek şey temel afet bilincinin dört davranış şeklinden biri olan yerinde-sığınak (Shelter In Place) prosedürünü uygulamak.
Maalesef uzmanlığını enkaz altından insan çıkartmakla sınırlayan sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte Sivil Savunma vb. uzmanlar bu konuya ilgi göstermemekte. Tüm afetlere hâlâ “doğal afet” diyen, üçgen, beşgenden cenin pozisyonuna kadar uyduruk yöntemler üretip yanlış yunluş bilgileri böbürlenerek herkese anlatıp öğreten çok. Bu kişi ve kurumların maalesef dünyanın ortak aklı olan bilimsel literatürü; çök-kapan-tutun, kilitlen-yat, yerinde-sığınak gibi modern dünyanın kullandığı prosedürleri öğrenmesi ve öğretmesi mümkün değil.
Özellikle Sivil Savunmacılar, şu an Suriye sınırı boyunca halkı yerinde-sığınak konusunda gerekli hazırlıkları yapmalıydı. Yine maalesef bilimsel düşünceye sahip olmayan bürokrasiye söz anlatmak mümkün değil. En iyisi birey ve aile olarak siz yerinde-sığınak prosedürünü öğrenip tuvalet ve banyo gibi penceresiz ya da küçük penceresi olan ama dışarıya açılan kapısı olmayan yerleri bunun için önceden belirleyip hazırlayın.

Tehlikeli gaz riski oluştuğunda...
Yerinde-sığınak; gaz, tehlikeli madde (kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer) sızıntısı veya serpintisi, duman vb. tehlikesinde uygulanır. Özetle, çevrenizde bir tehlikeli madde veya gaz riski oluştuğunda:
l Dışarı çıkmanız söylenene kadar önceden belirlediğiniz bina içindeki küçük mekanlara sığının.
l Her türlü hava girişini kesmek için koli bantlarıyla pencere ve kapı aralıklarını bantlayın.
l Kapı altlarından girebilecek havayı kesmek için banyo havlusu benzeri şeyleri ıslatıp yere serin.
l Afet çantanızdaki pilli radyodan dışarıya ne zaman çıkabileceğinize dair haberleri takip edin.
Böylece ülkemizde “Başkalarına olabilir ama bana bir şey olmaz”, “Benim olduğum yerde olmaz”, “Olursa bile bana bir şey olmaz” şeklindeki yaygın ve yanlış varsayımlara kapılmadan güvenli yaşam kültürünüzü bilimin ışığında geliştirin.
Unutmayın: “Eğitim; refah anında bir süs, felaket sırasında bir sığınaktır.” (Aristotales) n