Mikdat Kadıoğlu

Mikdat Kadıoğlu

kadioglu@itu.edu.tr

Tüm Yazıları

Farkında mısınız; “kötü bilim” diye bir problemimiz var. Ders kitaplarındakiler yetmezmiş gibi bir de onları öykülerle gelecek nesillere aktarıp duruyoruz

Çocuklarımızı La Fontaine’den korumalıyız

Bilimsel kavramların öğretilmesinde yanlış bilgi, örnek ve çizimlerin kullanılması, fiziksel olguları insanlaştırma artık günümüzde önemle üzerinde durulan bir eğitim-öğretim konusu. Fakat dünyada kötü bilim örnekleri ders kitaplarından tek tek çıkartılırken biz onları farkında olmadan öykülerle de çocuklarımıza öğretiyoruz.
Örneğin “Karga ile Tilki” öyküsü, La Fontaine’nin felsefesini anlatan en karakteristik öyküdür. Kurnaz tilki ormanda dolaşırken bir ağacın üzerinde kara kargayı görür. Karganın ağzında koca bir peynir vardır. Tilkinin ağzının suları akar. Kurnazca bir fikir aklına gelir ve uygulamaya başlar. Soluğu ağacın dibinde alan tilki kargaya seslenir; “Günaydın karga kardeş. Bugün ne güzel bir gün. Sen de çok güzel görünüyorsun. Ayrıca o güzel sesinle bir de şarkı söylersen günümüze mutlu başlarız.” Tilkinin bu övgü dolu sözlerine kanan karga daha gururlanır ve tam tilkiye cevap vermek için ağzını açınca koca peynir ağızından düşer. Yere düşen peyniri kapan tilki hemen oradan uzaklaşır.

Yağmur damlası da bulut da yanlış
Hikayenin bize verdiği izlenim tilkinin kurnaz, karganın ise aptal bir hayvan olduğudur ama gerçek hiç de öyle değil. Karga da en az tilki kadar akıllı ve hatta daha sosyal bir hayvandır. Hikayenin esas rahatsız edici konusu ise hikayeyi okuyan çocukların bilinçaltına yerleştirdiği felsefe... Çocuklara tilki gibi olmayı yani rakibini kurnazca aldatıp onlardan bir şeyler kapmayı öğretiyor. Yani çocukların bilinçaltına birbirimizi nasıl kandırırız felsefesi yerleştiriyor. La Fontaine felsefesinden etkilenen o kadar çok insan var ki günümüzde...
Ben “kötü bilim” de denilen bu tür yanlış bilgi ve örneklerin birçoğuna coğrafya kitaplarında da rastlıyorum. Örneğin karikatüristler tarafından gözyaşı damlası şeklinde çizilen yağmur damlası, birçok kitap, çizgi film ile birlikte çocuklara yönelik yayınlarda yanlış bir şekilde kullanılmakta. Halbuki gerçekte yağmur damlalarının yok denecek kadar çok azı bu popüler şekildedir. Bulutların pamuk yumağı gibi çizilmesi, havanın nem taşıması da yanlış. Ayrıca lavabo ve küvetlerdeki suyun dönüş yönünün dünya üzerinde hangi yarım kürede bulunduğumuza göre değiştiği veya buna dünyanın dönüşünden dolayı ortaya çıkan Coriolis kuvvetinin neden olduğu gibi açıklamalar da “kötü bilim” ya da “kötü meteoroloji bilgisi”dir...

Özen, hayvanları konuşturmuş ama insanlaştırmamış
Halbuki gerçek anlamda bir bilgi toplumu olabilmemiz için hiçbir şeyi asla yanlış açıklamalarla çocuklarımıza öğretmemeliyiz. Havyanlar hakkında doğru bilgi içeren öyküler için Hüseyin Avni Özen’in Alfa Yayınlarından çıkan ‘’Doğadan Yaşam Öyküleri’’ adlı kitap serisini mutlaka okumalısınız.
Özen değerli bir biyolog yani yaşam bilimcisi. Bu seride birçok hayvanın hikayelerini yazmış. Hayvanları konuşturmuş ama asla insanlaştırmamış. Hayvanın direkt kendi ırksal özelliklerini ve sosyal yaşantısını anlatıyor. Yazar bununla da yetinmemiş belki de dünyada ilk defa yazdığı hayvanın doğaya, ekolojiye katkısını da anlatmış. Yine hikayeler içerisinde çevre sorunları, biyo-çeşitlilik gibi önemli konulara yer vermiş.
Özen’in verdiği felsefede doğruluk, sevgi, dostluk ve bilgi paylaşımı üzerine! Yazarın sekiz adet kitabı çıktı, ayrıca İngilizcelerinin de ayrı kitaplar olarak çıkması projeye ayrı bir önem kazandırmış. Kitapları sadece çocuklara değil, La Fontaine’nin kötü öyküleriyle büyümüş anne-babalara da özellikle tavsiye ediyorum. Lütfen, artık yanlış felsefeleri kötü hikayelerle genç beyinlere sokmayalım. Çünkü, Thomas Cardinal Wolsey’e göre (1471-1530) “Kafalara neler koyduğunuz konusunda çok ama çok dikkatli olun çünkü onları bir daha asla değiştiremezsiniz”. n