Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) halka açık şirketleri, üst düzey yönetici maaşlarını doğru açıklama konusunda sıkıştıracak.
Bunu kurum başkanı Turan Erol’un Anadolu Ajansı’na verdiği demeçten öğreniyoruz.
Batı’da, şirketlerin mali tablolarında, üst düzey yöneticilerin bütün kazançları kalem kalem deklare ediliyor.
Türkiye’de kural SPK’ya tabi şirketlerin üst düzey yöneticilerinin aldıkları prim, maaş vesairenin toplamının açıklanmasıdır. Ama (1) bunu bile yapmayan şirketler var, (2) üst düzey yönetici maaş, prim vesaireyi hâlâ doğru açıklamayan şirketler var.
“Eczacıbaşı, Koç, Sabancı gibi sütten beyaz şirketler olduğu gibi üst düzey yöneticilere hâlâ zarf içinde para veren şirketler var” dedi konuştuğum bir uzman.
Maaşları eksik açıklamanın Türkçesi, “vergi ve sosyal sigorta primi kaçırmak”tır.
Zarf alışkanlığı var
Üst düzey yöneticilerin kazandığı her yüz liranın 36’sı devlete gittiğine göre, kaçırılan meblağ oldukça yüksektir. Bu hem Maliye’yi rahatsız eder. Hem maaş ve yan ödemeleri yasalara uygun bir şekilde yapan şirketlere haksız avantaj sağlar.
Suçlular arasında cirosu beş milyar doları aştığı halde zarf alışkanlığını bırakmayan şirketler var. Markaları televizyon ekranlarından eksik olmayan şirketler var. Vatanperverlik mangalında toz bırakmayan patronlar var. Özelleştirmeden yüz milyonlarca dolarlık devlet malı satın alanlar var.
Halka açık olmayan ve KOBİ diye bilinen küçük ve orta boy işletmelerde bu norm haline gelmiş vaziyette.
Bu adıma hoş geldin demeli
Bu kanunsuzluğun, halka açık şirketlerden başlayarak, sona ermesi lazım. Bu nedenle, SPK’nın atmayı planladığı adımı, şeffaflık ve rekabet adına, sıcak bir “hoş geldin”le karşılamak lazım.
“Batı’da halka açık şirketleri yönetenlerin gelirleri en ince ayrıntısına kadar görülebilir de neye yaradı” diyebilirsiniz.
Dünyanın, sözüm ona, en iyi regüle edilen pazarlarında, en yüksek maaşları kazanan yöneticilerin elinde birçok finansal şirket battı veya devasa zararlar yazdı.
Einstein, kâinatta sonsuz olan tek şey insanın aptallığı, demişti. Bence, sadece o değil. İnsanın açgözlülüğü de sonsuzdur.
Finansal kriz açgözlülüğün tetiklediği kişilik çöküntüsünden kaynaklandı.
Ama ahlaksızlar nasıl olsa bildiklerini yapacaklar diye ahlak kurallarından vazgeçmek Einstein’ın iddiasını doğrulamaktan başka işe yaramaz.