Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Çevre Bakanı Veysel Eroğlu’nun, Ilısu fiyaskosunun siyasi sorumluluğundan sıyrılmak için yaptığı açıklamaların gerçek dışı olduğu ortaya çıktı.
İki hafta kadar önce, Almanya, Avusturya ve İsviçre ile üç Avrupa bankası, Çevre Bakanlığı baraj yapımıyla ilgili yükümlülüklerini zamanında yerine getirmediği için Ilısu’ya sağladıkları finansmanı geri çektiler.
Eroğlu, bakanlığının yükümlülükleri yerine getirmemiş olduğunu yalanladı ve kararın “siyasi” olduğunu ileri sürdü. Proje, “Türkiye’nin bölgesel güç olmasını istemeyen devletler” tarafından engelleniyordu.
Bunların doğru olmadığını yazdığımda Eroğlu, Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği aracılığıyla11 Temmuz’da bir mektup yollayarak iddialarını yeniledi.
“Çevrenin, tarihi ve kültürel varlıkların korunması ve yeniden yerleşim konularında gerekli bütün çalışmalar yerine getirilmiş olup, kredi sözleşmesinin iptal kararının ilmi, teknik hiçbir yönü bulunmamaktadır” dedi; “Bu kesinlikle siyasi bir karardır.”
“DSİ (Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü) bu çerçevede inşaat öncesi yapılması gereken bütün görev tanımlarını başarıyla yerine getirmiştir. Bu husus söz konusu faaliyetlerin takibiyle görevlendirilen Uzmanlar Komitesi tarafından da raporlanmıştır.”

Haberin Devamı

Raporlar yalanlıyor
Geçen salı, projeyle ilgili devletlerin ve şirketlerin internet sitelerinde yayımlanan raporlar* bunu kesinlikle yalanlıyor.
Üç devlet tarafından üstlenilen 534 milyon euro’luk kredi, inşaatta OECD prensiplerine ve Dünya Bankası standartlarına uyulması halinde serbest bırakılacaktı.
Baraj gölü dolduğunda Batman, Diyarbakır, Siirt, Şırnak ve Mardin’e ait toprakların bir bölümü ve 185 köy sular altında kalacaktı. Bunun, çevrede yaşayan halk, doğa ve arkeolojik eserler üzerindeki olumsuzluklarını asgariye indirmek için 150 küsur standart tespit edildi. Yarısı inşaat başlamadan önce tamamlanacaktı.
Ekim 2006’da Türkiye kreditörlerle anlaşma imzaladı. (Başbakan Erdoğan bu tarihten iki ay önce barajın temelini atmıştı bile, ama o ayrı bir konu.)
Çevre Bakanlığı’nın taahhütlerine sadık kalmasını temin etmek üzere, Türkiye dahil değişik ülkelerden üç Uzmanlar Komitesi kuruldu. Uzmanlar, Çevre Bakanlığı’na yeniden yerleşim, kültürel miras ve çevre konularında destek ve tavsiye verecek kreditör devletlere belirli aralıklarla rapor yollayacaktı.
Kredinin işlerlik kazanması için, taahhüt edilen inşaat öncesi önlemlerin tümünün tamamlanması gerekiyordu.
Projeyi yürütmekle görevli olan DSİ, işleri söz verdiği zamanda tamamlayamadı ve üç defa ek süre istendi. Almanya, Avusturya ve İsviçre ümidi kesip şubatta krediyi askıya aldı ve Eroğlu’na altı aylık son bir mühlet verdi.
Son Uzmanlar Komitesi raporları bu sürede de işlerin tamamlanmadığını gösteriyor.
Arkeoloji ve Çevre komiteleri, mesafe kat edildiğini ama taahhütlerin tamamının yerine getirilmediğini raporladı.
Yeniden Yerleşim Komitesi de bütün işlerin tamamlanmadığını yazdı. Ama büyük ivme kazanıldığı ve ilerleme kat edildiği için devletlere krediyi askıdan almalarını tavsiye etti.
Son aylarda DSİ işleri gerçekten hızlandırmıştı ama kreditörlere bu yetmedi. Çünkü, Çevre Bakanlığı’nın uluslararası standartlara sonuna kadar uyacağına dair inançlarını kaybetmişlerdi. Krediyi iptal ettiler. İş suya düştü.
İşin doğrusu budur, Sayın Eroğlu.
*http://www.agaportal.de/en/aga/nachhaltigkeit/umwelt/projekt/ilisu/monitoring.html