Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Nature, dünyanın belki de en saygın bilim dergisidir. İki yıl önce bu dergide bir yazı yayımlandı ve bazı Türk fizikçilerinin bilim hırsızlığı yaptığı iddia edildi. Ancak Türkiye’nin sistemi içinde iddia bir türlü doğrulanmadı ve gereği yapılmadı. Bilim hırsızlığıyla suçlananlar mahkeme kararıyla ya eski üniversitelerine döndüler ya da başka öğretim kurumlarında çalışmalarını sürdürüyorlar.
“Usturayı tıraş etmesini bilen silgiyi silmeyi de bilir” derler.
Başkalarının çalışmasından çalıp tez yayımladığı iddia edilen birçok başka öğretim üyesi de cezalandırılmadı.
Bilim hırsızlığı, yani intihal, tam gaz devam ediyor.
Bu rezaletin nedenlerinden biri Yükseköğretim Kurulu’dur (YÖK). YÖK, üniversitelerdeki bilimsel ahlak çıtasını yüksek tutmaktan sorumludur. Ama bu sorumluluğunu yerine getiremiyor. İntihal skandalının patlak verdiği Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nden gelen dosyaları iki yıldır “inceliyor”. Sonuç yok.
İyimserliğe de yer yok. Yeni Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Profesör Yusuf  Ziya Özcan, üniversite sisteminin canhıraş feryatlarla talep ettiği reformcu biri değil.
“Sistemle uzlaştı” diyor, onu iyi tanıyan bir bilim adamı.
Özcan, Aksiyon dergisinin son sayısında yayımlanan bir söyleşide giderek artan intihal olaylarının üniversitelerdeki huzursuzluktan kaynaklandığını iddia etti.
“Üniversitede huzur olmaz, insanlar birbirleri ile kavga ederse sonunda birbiri hakkında intihal suçlamaları başlıyor. İntihalin arttığından emin değilim. Bence artan, üniversitedeki huzursuzluk.”

Haberin Devamı

Yorum değil karar gerekli
Bu beyandaki tutarsızlığı görmek için profesör olmaya gerek yok.
Huzursuz üniversitelerde intihal suçlaması başlayabilir ama intihal başlamaz. İntihali yaratan suçlama değil, bilimsel ahlaksızlık ve denetim eksikliğidir. Ortadan kaldıracak olan da huzurlu akademik yaşam değildir.
Özcan, suçu üniversitelerdeki “huzursuzluğa” yükleyerek intihalin arttığı konusunda şüphe uyandırıyor. Oysa kuruma ulaşan belgelere ve bilirkişi raporlarına bakarak, üniversitelerde bilimsel hırsızlığın çoğaldığını şüphe götürmez biçimde biliyor olmalı.
Aksiyon soruyor: Üniversite ve hocaların performansından memnun musunuz?
“Makale sayısını baz alırsanız performanstan memnunum” diye cevap veriyor Özcan. “Burada geçen yıl on dokuzuncu sıradan on sekizinci sıraya yükseldik.”
Aynı Özcan, üniversitelerde dil konusunda “büyük sıkıntılar” olduğunu itiraf ediyor. Cumhuriyet tarihi boyunca yapılamayan veya başarısız olunan bir konu varsa bu da dil öğretimi imiş.
“Son zamanlarda Suudi Arabistan’a gittim. Her gittiğimiz üniversitede neredeyse bütün öğretim üyeleri mükemmel İngilizce konuşuyordu. Ben şimdi merak ediyorum. Bizim üniversitelerimizde kaç hoca kalkıp kendi bölümünü bir yabancı dille anlatabilir?” diyor.
E peki Yusuf Ziya Bey, hiç merak etmediniz mi? Yabancı dil bilmeyen bu hocalarınız nasıl oluyor da binlerce, mükemmel İngilizce ile yazılmış makale yayımlıyor yabancı dilde dergilerde?
Kamuoyu sizden yorum değil karar bekliyor. Neden intihal dosyaları rafa kaldırıldı? Neden sonuçlandırılmıyor?