Metin Münir

Metin Münir

mmunir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Birkaç ay önce bir romanda okuduğum şu bilgi aklıma takıldı: Titanic’in birinci mevki yolcularının yüzde altmışı kazadan sağ kurtuldu. İkinci mevki yolcuların yüzde yirmisi sağ kurtuldu. Üçüncü mevki yolcuların hiçbiri.
O zamanlar dünyanın hali öyle idi, diye düşünmüştü romanın kahramanı bu sayıları aklından geçirirken.
Dünya, özellikle sınıf sistemi üzerine kurulu İngiliz dünyası, zenginlerin dünyası idi. Gemi batarken bile en köklü ailelerden gelen, çok parası olan, en iyi servisi alıyordu.
Şimdi değişik mi?
1912’de, İngiltere’nin Southampton limanından New York’a ilk yolculuğunu yaparken batan ve 1517 kişinin ölümüne neden olan Titanic bugün sulara gömülse hangi mevkiden kaç kişi ölürdü? Üçüncü mevkiden kurtulan olur muydu?
Muhtemelen.
Para hayatı uzatan bir şeydir. Sanırım romanın kahramanının aklından geçen bu idi.
Afrika’nın, Asya’nın korkunç ülkelerinden Avrupa’ya kaçmaya çalışan yoksulları taşıyan külüstür teknelerde bütün sınıflar üçüncü. Mürettebat dışında kimseye cankurtaran filikası yok. Gemi battı mı, şanslı veya güçlü birkaç kişi dışında herkes boğuluyor.
Dünya bir gemi ise, üzerindeki yedi milyar insanın kaçı üçüncü mevki seyahat ediyor? Beş milyar? Altı milyar?
Türkiye Titanic olsa, 72 milyon insanının kaçı üçüncü mevkide yolculuk yapıyor olurdu?
Her iktidar kendi zenginini yaratır. Yakınlarını ve yandaşlarını en üst kata, rahat kamaraların, kaptan masasının, orkestranın, dekolteli kadınların, bar ve havuzların bulunduğu, ölmenin daha zor, yaşamanın daha keyifli olduğu kata taşır.
“Her iktidar kendi zenginini yaratır,” lafını çok duydum. “Her iktidar kendi orta hallisini yaratır,” lafını hiç duymadım. “Her iktidar kendi fakirini kendi azaltır,” lafını da.
Bu da ilginç bir konu.
Güney Doğu’da şehit olanların milli gelirden aldıkları pay hesaplansa kaçının zengin, kaçının orta halli, kaçının yoksul çocuğu olduğu bulunurdu? Buradaki oran Titanic’tekinden daha da bozuktur, eminim.
Orhan Veli diyor ki:
Bedava yaşıyoruz, bedava;
Hava bedava, bulut bedava;
Dere tepe bedava;
Yağmur çamur bedava;
Otomobillerin dışı,
Sinemaların kapısı,
Camekanlar bedava...
Acı su bedava...
Esirlik bedava;
Bedava yaşıyoruz, bedava.
Yanlış Orhan Veli. Bedava olan yaşam değil ölüm.
Romanda bir de bir de kötümser Alman feylesof Schopenhauer’in ölmekte olan bir arkadaşına söylediği “teselli” sözleri hoşuma gitti: “Hiç olmasaydın daha iyi olacak olan bir şey olmaktan kurtuluyorsun.”
Ezberleyip, boğulmakta olan bir üçüncü dünyalı görürsem kulağına fısıldamalıyım.